Zeynep TOKER
zeynep.toker@yellowbos.com
Türkçe rap dünyasının önemli iki ismi Kayra ve Da Poet ile 28 Eylül akşamı Babylon‘da verecekleri konser öncesinde bir araya gelmek üzere yola koyuldum. Babylon’a vardığımda ekip soundcheck’teydi. Biraz bekledikten sonra kulise geçtiğimde Kayra ve Da Poet arkadaşlarıyla kuliste oturuyordu. Röportaja başlamadan önce Kayra’nın o gün boş günü olduğunu öğrendim. “Nasıl yani?” diyenler ve bilmeyenler için söyleyeyim; Kayra aynı zamanda İngilizce öğretmeni. Yani konser günü dersi yokmuş ve bu durum onun için avantaj olmuş. Doğrusunu söylemek gerekirse benim de her zaman merak ettiğim bir şeydi; hafta içi olan konserler sonrasında ertesi gün okula nasıl gidiyor, dersleri sabahtan mı oluyor diye. Bu sorulara yanıt almış oldum. Müzik aşkı, sahne aşkı ve aslında yılların getirmiş olduğu alışkanlık, tecrübe diyebiliriz. Kuliste aynı zamanda o gece ikiliye sahnede eşlik edecek müzisyen arkadaşları Barış Demirel‘de vardı. Yapmış olduğu Ferdi Tayfur taklidine ağzım yırtılana kadar güldüm dersem yeridir.
Eğlenceli ve keyifli kulis anılarına eşlik etmemin yanı sıra Kayra’nın Meçhul Bir Yalnızlığa Dair albümünü yayınlamaya nasıl karar verdiğini, Da Poet’in Nuhado Records serüvenini ve ikilinin yeni parçası Manifest‘in hazırlık sürecini konuştuk. Dilerseniz daha fazla beklemeden sizi röportajımıza alalım!
ο Meçhul Bir Yalnızlığa Dair albümünden başlamak istiyorum. Dinlerken aynı anda üç duyguyu hissediyorum. Hem yalnız olmadığımı hissediyorum, hem gaza geliyorum hem de içimi hüzün kaplıyor. Aslında her zaman parçalarınızda bir hikayeye ortak oluyoruz ama bu albümün özelinde çok daha özel hikayeleri dinliyor gibi hissediyorum. Tüm bunları dinleyicilerinizle paylaşmaya nasıl karar verdiniz? Bir noktada günlüğünüzü ortaya bırakmak gibi. Ne hissettiniz?
Kayra: Şöyle oldu; yazdığım şeylere uzaktan baktıktan sonra onlarda hiçbir problem hissetmedim. Oradaki şeffaflıkta, samimiyette sömüren bir şey yoktu. Gerçekten hissedilmiş şeyler vardı. Herhangi bir yere çekip çok samimiyim ve bu çok önemli gibi bir şey yaratmamışım. Normal bir insan, sıradan bir insan olarak olup biteni anlatmışım. O samimiyette hiçbir pürüz görmedim yani. Şu anda böyle hissediyorum yıllar önce de durum aynıydı. O zaman içimden geçeni yazmışım şimdi de bunda bir sorun görmüyorum. O yüzden bunu rahat bir şekilde anlatabilirim, yayınlayabilirim ve bunda da bir sürü kişi ortak nokta bulacak diye hissetmiştim, o da beni rahatlattı. Ben de onu yayınlarken yalnız olmayacağımı hissetmiştim. Birçok kişinin orayla bağ kurabileceğini hissetmiştim. Her şey tahmin ettiğim gibi hissettiğim gibi ortaya çıktı.
ο Albüm lansmanına geldiğimde harika bir kitle ile karşılaştım. Bu arada genel olarak tüm konserleriniz böyle. Bu kadar sadık, sizi gerçekten anlayan, dinleyen, takip eden insanların olması sizin açınızdan nasıl bir duygu? Bence çok kıymetli bir şey olsa gerek.
Kayra: Ben her konser öncesinde bu yalnızlık hissiyle boğuşuyorum. Ne olacak bitecek diye. Bugün de olduğu gibi… Ama çıktığımız anda hakikaten tuhaf bir güç geliyor, tuhaf bir enerjisi var oranın. Geçen Cuma Ankara’da öyleydi. Ekstra normal bir şekilde gittim oraya ama dinleyici çok büyülü hale getirdi. Her seferinde dinleyici sahnede seni çok önemli ve özel hissettiriyor, bu apayrı bir şey. Ben kendi adıma sahnede fazla çekingenim ama unutuyorum onu bir yerden sonra, onu orası sağlıyor ve hiçbir zamanda yalnız hissettirmiyor. Ayrıca konserde şunu da görüyoruz birazcık, artık bu sayıların çok suratımıza suratımıza çarptığı bir zamandayız. Bizi kaç kişinin dinlediğinden ziyade bir kişinin gerçekten ne kadar dinlediği önemli. Benim için bunun çok önemli olduğunu görüyorum en azından. Öyle çok fazla sayılardan ziyade bir kişinin ne kadar bağ kurup ne kadar çok önemli olduğunu orada görüyorum.
Da Poet: Senin o gözleminin gerçek olmasının sebebi, bağ kuran insan sayısının fazlalıyla ilgili. Aslında bakarsan, bizden çok daha fazla dinlenen insanlar var ama ortada bir konser, bir şey yok. Bizde bir şekilde olabiliyor olmasının sebebi dediğim gibi karşılıklı bi’ bağ kurmayla alakalı. Bu 90BPM döneminde de böyleydi, şimdi de böyle. Umarım o bağ böyle baki kalır, daha da yükselir.
Kayra: İşin ilginç yanı şu, yeni jenerasyonlara ulaştığımı görüyorum ben. Sound’un, içeriğin buna evrildiği, bu kadar marketing bu kadar sayılar devrinde bizim yeni bir jenerasyonu yakalayabilmemiz çok acayip, çok kıymetli geliyor. Yeni yeni gelenlerin bizi daha da sahiplendiğini hissediyorum Konserlerde.
Da Poet: Bir müzisyen için konser kadar kamçılayıcı bir şey yok. Zihin olarak, beden olarak yorucu ama eve gittiğinde hemen aklına yeni bir şarkı yazmak geliyor. O bağı hiçbir şekilde dijital ortamda kuramıyorsun. Konser kadar besleyici ve o arkandaki rüzgarı hissedebileceğin ikinci bir şey yok, o yüzden çok önemli. Ben şu an manen konuşuyorum, manen gerçekten böyle. Günümüz şartlarında müziğin devam edebilmesi için konser maddi olarak da şart. Müzisyenlerin devam edebilmeleri için, o da ayrı upuzun bir parantez.
“Kendi tecrübelerimi başka insanlara aktarabilmek benim hep hedefimdi”
ο Müzikal üretiminizin yanında bir de label kurdunuz: Nuhado Records! Bağımsız bir müzisyen olarak, böyle bir alan oluşturmak, kendinize ve diğer müzisyenlere alan açmak çok daha önceden beri aklınızda mıydı? Her şey nasıl gerçekleşti?
Da Poet: Bu fikir kafamda hep vardı. 90 BPM’i kurarken bile aslında kafamdaki bir label’a dönüşmesi, bir kolektifti. Sonra başka yerlere evrildi, bir band’e evrildi. İstemediğimiz bir noktaya gitti ama hep kafamda olan bir şeydi. Çünkü müzik zevki olan biri olduğumu düşünüyorum ve benimle, bizimle paralel dünyada buluşabilecek, ilk amacı müzik olan ya da bağımsız bir şey üretmek, bir platform sunabilmek, kendi tecrübelerimi başka insanlara aktarabilmek benim hep hedefimdi. Bağımsız bir müzik platformu, şirketi kurmak delilik gibi bir şey. Önce bunu tabii ki müzik için ve bundan keyif aldığın için yapıyorsun. Sonrasında tabii ki uzun vadeli planlarımız var bununla ilgili. Hem ekonomik olarak hem müzikal olarak zor bir şey ama dediğim gibi burada kalmaya çalışacağız. Hep kafamızda olan bir şeydi. Destek vermeye, destek almaya, bir şekilde kendi tecrübelerimizi paylaşmaya devam etmek istiyoruz. Ama dediğim gibi çok zor bir şey, Nuhado’yu kurarken özellikle amacım model oluşturabilmekti. Spotify var, streaming platformları var ama streaming platformlarının müzisyenlere hak ettiğini vermediğini düşünüyorum. Türkiye’de de maalesef Bandcamp’i kullanamıyoruz, burada bir boşluk var ve bu boşluğu bir şeyle doldurmak gerekiyor. Dinleyiciyle sanatçının direkt alışveriş yapabileceği bir model oluşturmak gerekiyor. Çözümün bu olduğunu düşünüyorum, ben bu kafayla başladım.
ο Çok uzun yıllardır bu sektöre emek vermiş biri olarak. Rap müzik dışında farklı tarzlarda müzik yapan isimlerle de çalışıyorsunuz. Aynı zamanda film müzikleri de yapıyorsunuz. Siz tam olarak ‘müzik adamı’ diyebilir miyiz? Siz kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
Da Poet: Müzik adamı güzelmiş ya, kulağa güzel geliyor (gülüyor). Öyle nitelendirilebiliyorsa bundan rahatsız olmam, güzel bir title. Ama ben müzisyen olduğumu düşünüyorum. Rapçiyim aslında, rap dünyasından geliyorum. Bildiğim şey bu, janra bu. Hip hop’tan geliyorum, hip hop’un break dans hariç her şeyini yapabiliyorum (gülüyor). Ama yani bir ‘müzik adamı’na evrilebilmişsem bu benim için başarıdır. Öyle olsun isterim, vizyonum o şekilde. Sadece tek bir janra değil, hem günün gelişmelerini takip ederek hem de farklı disiplinlerle birleşerek büyümesini istediğim bir şey müzik.
ο 30 Eylül’de yeni parçanız Manifest‘i yayınlayacaksınız. Bugün burada ilk kez dinleyeceğiz. Peki nasıl bir parça bizi bekliyor? Hazırlık sürecini sizden dinleyebilir miyiz?
Da Poet: Şu an bir solo albüm yapıyorum. Bir yandan da konserleri hep birlikte yaptığımız için Kayra’nın bu albümde mutlaka olması gerektiğini düşünüyordum. Zaten onun albümlerinde de öyle bir düşüncemiz vardı ama teknik ve içerik olarak bazen denk gelinemeyebiliyor. Burada mutlaka denk getirelim diyerek yaptığımız bir şeydi. Benim zaten, bu parçayla ilgili bir fikrim vardı. Beat vs. atmosferi biraz oluşturdum, sonra Kayra’ya yolladım.
Kayra: Bu şarkıda biraz daha golden age dönemi MC’leri gibi bir şeyler yazmak istedim. Bol referanslı, sadece tek bir hattın referansıyla kalmayan; basketbola da giren, rap dünyasına da giren, dizilere giren; 90’ların ortasındaki herhangi bir MC gibi hissederek yazmak istedim. Beat zaten, Poet’in hem ruhu o dönemleri çok veriyor. Teknik olarak da günceli direkt yakalıyor. Benim için süper bir alan vardı orada.
Fotoğraflar Cem Gültepe tarafından çekilmiştir.