Zeynep TOKER
zeynep.toker@yellowbos.com
İzgi Gültekin, Deniz Sayman, GR Çağdaş Doğru ve Efe Okay‘dan oluşan hard rock grubu The Madcap, yeni EP’leri Tears of Another Day ile müzikseverlerle buluştu. Grup için oldukça özel olan bu parça için grubun vokali İzgi Gültekin, “Sevdiklerini kaybetmiş, acı gerçekle yüzleşmiş herkesin kalbine dokunacak, hatta şarkının sözlerini anlamayacak insanları bile duygulandıracak bir şarkı yazdığımızı düşünüyorum.” dedi.
Türkiye’de İngilizce müzik yapan gruplara mecralarda yer verilmediğini söyleyen The Madcap, Spotify’da bile editör listelerine girmelerinin çok zor olduğunu dile getirdi. Önümüzdeki süreç için en önemli hedefleri arasında dünyaya açılmak olduğunu söyleyen grup, bu inanç ile çalışmalarına sıkı bir şekilde devam ettiklerini vurguladı. Daha fazlası röportajımızda seni bekliyor!
ο İlk olarak son yayınladığınız parça Tears of Another Day ile başlamak istiyorum. Bu parçanın hikayesini, çıkış noktasını ve sizdeki yerini öğrenebilir miyiz?
Deniz Sayman: Şarkıyı yazdığımız dönemde İzgi, babaannesinin hastalıkları ile ilgileniyordu. Bize ve Türkiye’deki rock/metal müziğe çok büyük katkıları olan Çağlan Tekil komadaydı. Başka yakınlarımız da hayati problemlerle uğraşıyordu. Böyle bir durumda, birbirini sevmeyen insanların bile, birbirlerinin acısını anladığını ve birbirlerine destek olduklarını gördüm. Olup bitene üzülürken bir yandan “Bir gün oradaki ben olacağım ve insanlar benden iyi haber bekleyecek.” diye düşündüm. İşte bu duyguların toplamı Tears of Another Day‘in hikayesinin temelini attı.
İzgi Gültekin: Sevdiklerini kaybetmiş, acı gerçekle yüzleşmiş herkesin kalbine dokunacak, hatta şarkının sözlerini anlamayacak insanları bile duygulandıracak bir şarkı yazdığımızı düşünüyorum. Kısa bir süre önce kaybettiğim, beni büyüten babaanneciğim de şarkının demosunu dinlettiğimde gözyaşı dökmüştü. Ülkece yaşadığımız büyük depremde kaybettiklerimizle, orada yaşanan büyük acılar nedeniyle de şarkımız başka bir anlama büründü. Bu özel şarkıyı, her şeyiyle içimize sinen, hayal ettiğimiz şekilde sunabildiğimiz için de ayrıca mutluyuz.
ο Türkiye olarak zorlu bir süreçten geçtik, geçmeye de devam ediyoruz. Bu tip olaylarda ilk etkilenen meslek grupları arasında ne yazık müzisyenler oluyor. Siz bu süreci kendi içinizde nasıl değerlendiriyorsunuz? Gerçekleşen olaya dair duyduğunuz üzüntüyle birlikte bir de işinizi yapamıyor olmak ya da yapsanız bile bunu açıklamak zorunda kalmak nasıl bir his?
Deniz Sayman : Türkiye’de genel olarak her zaman zorlu süreçlerden geçiyoruz. Bir felaket olmasa, başka bir şey mutlaka oluyor. Bu yüzden bir şarkı çıkartacağımız zaman, bir turne ayarlayacağımızda, cümlelerimizin sonu “Tabii ülkede işler yolunda giderse…” ile bitiyor ve planlarımızı işler yolunda gitmeyecekmiş gibi yapıyoruz. Böylece, göreceğimiz zararı minimuma indirmeye çalışıyoruz.
Ülkemizde olup bitene üzülürken, takip ettiğimiz yabancı müzisyen ve grupların da hiçbir şey olmadan sürekli yollarına, günlük hayatlarına, turnelerine ve şarkı yayın süreçlerine devam ettiklerini görmek bizi psikolojik olarak yıpratıyor. Bu, işimizi yapamıyor olmaktan da öte, hayatımızın durması anlamına geliyor, çünkü bir müzisyenin hayatı müziğidir. Müzisyeni, şarkılarını dinleyicileriyle paylaşma, konserde onlarla buluşma heyecanı yoluna devam etmesi için motive eder. Biz birbirimizi motive ederek yolumuza devam ediyoruz.
ο Canlı performanslarınıza baktığımızda veya sosyal medyada stüdyo içerisindeki hallerinizi gördüğümüzde grup içerisinde hakim olan çok iyi bir uyum söz konusu. Bu durum bir şekilde dinleyicilerinize geçiyor. Özellikle de performans esnasında. Bunun bi’ püf noktası, bi’ sırrı var mı?
İzgi Gültekin: Hem grup üyeleri hem de The Madcap’in tüm ekibi bu işi başarmak için kendini adamış arkadaşlarımız. Öncelikle hepimiz büyük bir amaç uğruna, bir şeyler başarmak için bir arada olduğumuzun farkındayız. Birbirimizi seviyoruz, birlikte müzik yapmaktan, vakit geçirmekten ve birbirimizden öğrenmekten keyif alıyoruz. Dinleyicilerimiz, takipçilerimiz, her biri bizim için çok değerli çünkü onlarla duygularımızı paylaşıyoruz. Yazdığımız şarkılar onların kalbine dokunduğunda, sözleri onlardan bize yankılandığında üretmek için harcadığımız onca emeğe değdiğini anlıyor, mutlu ve gururlu hissediyoruz. Müziğimizi bu kadar uğraşarak yapıyor olmamızın sebebi, dinleyicimizle yaptığımız bu paylaşım ve özellikle de canlı performans sırasındaki enerjinin bize hissettirdikleri.
ο Ankara’nın müziğinize katkısı var mı? İstanbul’un keşmekeşine nazaran Ankara’nın görece sakin hayatı üretim sürecinize olumlu anlamda bi’ katkıda bulunuyor mu?
İzgi Gültekin: Bence kesinlikle var. İstanbul’da yolda ve keşmekeşte geçen zamanın çoğunu, biz çalışmak ve üretmek için değerlendirebiliyoruz. Orada “kulis yapmak”, “bağlantı kurmak” önem kazanabilirken, bizim için müziğin kendisi ve dinleyicilerimize ilgi gösterebilmek daha önemli. İstanbul’da sokağa çıktığımda, hiçbir işim olmasa bile bir yere yetişmeye çalışıyorum ama yetişemiyormuşum gibi hissediyorum. Ankara’da sürekli müziğimize konsantre olabildiğimiz bir stüdyomuz var ve bu da üretmek için ihtiyacımız olan en önemli şey.
ο Sizi seven, takip eden ama parçalarınızı İngilizce olarak yayınlanıyor olmanızı eleştiren dinleyicileriniz de var. Sizce neden hala Türkiye’de yer alan ama İngilizce parça üreten kişilerin/grupların kabul görmesi zor oluyor?
Deniz Sayman : Biz, yaptığımız her işi yapabildiğimiz en iyi şekilde sunmak istiyoruz. Çocukluğumdan bu yana dinlediğim müzikler hep İngilizce oldu. İzlediğim diziler, filmler, YouTube videoları, okuduğum makaleler, kitaplar, oynadığım bilgisayar oyunları, hepsi İngilizce’ydi. Böyle olunca müzik konusunda derdimi anlatabilmem için İngilizce bana daha uygun geliyor. İngilizce söz yazdığımda daha derin, daha anlamlı yazabildiğimi ve kendimi daha iyi ifade edebildiğimi düşünüyorum. Türkçe şarkılarım da var ama İngilizce olanlar daha çok içime siniyor ve en iyi bu şekilde ortaya çıkartabildiğimizi düşündüğümüz için şarkılarımızı İngilizce yazıyoruz.
Aslında Türkiye’de İngilizce müzik dinleniyor, sadece Türk gruplar yaptığı zaman çok daha az dinleniyor. Bütün giyim mağazalarında Metallica, Guns N’ Roses, AC/DC kıyafetleri satılıyor. Sokakta gençlerin üzerinde bu kıyafetleri sıkça görüyoruz. İnternette bu tarz grupları seven gençlerden haberdar oluyoruz. Burada yurt dışındaki standartta üretim yapmak çok zor, çünkü dolarla ödeme yapıldığından, o işleri yapan prodüktörlerle, mühendislerle çalışmak pahalı. Bu, kabul görme zorluğunun sebeplerinden birisi olabilir. Biz, beğendiğimiz mühendislerle çalışarak ve yapabildiğimiz en iyi prodüksiyonu yapmaya çalışarak, bunu adım adım yıkmaya çalışıyoruz.
Bir diğeri, yabancı gruplar Türkiye’ye büyük şirketlerin pazarlama gücüyle giriyor ve buradaki firmaları bu şarkıları çalmaya, listelere sokmaya mecbur bırakıyor. Türkiye’deki firmalar bu tarzdaki açığı görmediği için İngilizce müziğe yatırım yapmak istemiyor. Bazı firmalar da İngilizce müziği, özellikle de rock müziği anlamadıkları için müzik piyasasını kendi istedikleri yönde şekillendirebiliyor. Müzik sektörünün çok büyük bir kısmını elinde tutan Spotify’da büyük plak şirketlerinin hisseleri var. Büyük şirketlerin kontrol ettikleri dünya çapında dergiler var.
Türkiye’de İngilizce müzik yapan gruplara böyle mecralarda yer verilmiyor. Spotify’da bile editör listelerine girmemiz çok zor çünkü Spotify bizi “Türkçe metal” olarak nitelendiriyor ama şarkılarımız İngilizce. Dolayısıyla şarkılarımız Türkiye’deki editörlere gidiyor ama listelerin hepsi “Türkçe rock”, “Türkçe en iyi çıkış yapanlar” gibi olduğundan bizi konumlandırabilecekleri bir yer de olmuyor. Bu yüzden kendi firmamızı kurduk ve bu yatırımı kendimiz yaparak bunu da yıkmaya çalışmaya karar verdik. Uzun bir yol ama kendi müziğimizin kontrolünün tamamen bizde olması şimdiden bizi çok daha rahat hissettiriyor.
ο Yılın geri kalanı için planlarınız arasında neler var? Sizi bol festivalli bir yaz bekliyor mu?
Deniz Sayman: Yaz gelmeden (eğer ülkede her şey yolunda giderse) bir şarkı daha yayınlamak istiyoruz. Şimdiden anlaştığımız 5 festival ve konserlerimiz var. Belli olanlar 4 Nisan Ankara 6:45 KK konserimiz, festivaller de Konya, Çanakkale, Sakarya, Bursa ve Kapadokya’da. Ufak ufak sinyallerini verdiğimiz albümümüzle ilgili çalışmalarımızı ve duyurularımızı hızlandırmak istiyoruz (tabii ülkede her şey yolunda giderse).
ο Yurt dışı konserleri planlarınız arasında mı? Bunun için görüşmeler yapılıyor mu?
İzgi Gültekin: Yurt dışında görüştüğümüz firmalar ve organizatörler var. En önemli hedeflerimizden birisi grubu dünyaya açabilmek. Bunun için de çok sıkı çalışıyoruz. Şu an sonlandırdığımız bir anlaşmamız yok ama bunu da başarıp grubumuzu daha da yukarı çıkartacağımıza inancımız tam.