Zeynep TOKER
zeynep.toker@yellowbos.com

Sırp şarkıcı ve söz yazarı Teya Dora ile TikTok’ta büyük ilgi uyandıran Džanum parçasını konuşmak için bir araya geldim. Bu parçayı 3 yıl önce yazmaya başlayan Teya Dora, o dönem ani bir şekilde babasını kaybettiği için çok karışık duygular içerisinde olduğunu söyledi. “Şarkıyı duyan herkesin bir şekilde etkileneceğini düşündüm.” diyen Dora, müzisyenlerin TikTok’tan önce plak şirketlerinden destek almadan bu başarıyı elde edemeyeceğini, TikTok’un müziği birçok kişiye duyurmak için harika bir platform olduğunu dile getirdi.

ο Džanum parçanız sosyal medyada oldukça ilgi gördü ve sizi müzik listelerinde başarıya götürdü. Bu şarkıyı yazdığınız ilk anı ve o andaki duygularınızı hatırlıyor musunuz? Nasıl bir ruh halinin yansımasıydı?

Evet hatırlıyorum. 3 yıl önceydi, yapımcım Luxonee ile şarkının ilk dört dizesini o zaman oluşturmuştuk. Ne hissettiğimden emin değilim, sadece balad olacak bir şarkı yapma niyetiyle stüdyoya gittiğimizi hatırlıyorum. Bundan bir süre sonra oturdum ve şarkının geri kalanı için melodileri ve sözleri yazdım. O dönemde babamı ani bir şekilde kaybettiğim için kafamda birçok duygu birbirine karışmıştı. Kesin bir şey söyleyemem ama şimdi dönüp baktığımda bunun yazmaya bakış açımı nasıl değiştirdiğini kesinlikle görebiliyorum, özellikle Džanum için konuşursam.

ο Şarkıyı yaparken insanlar üzerinde bu kadar etkili olacağını düşünmüş müydünüz peki? Tabii kendinize göre planlarınız vardır ama bu kadar viral olması hesaplanabilir bir şey miydi?

Dürüst olmak gerekirse, şarkıyı duyan herkesin bir şekilde etkileneceğini düşündüm. Çünkü bir süredir yayınlanmamış biçimde bekliyordu ve kime dinletirsem bana ne kadar hislendiklerini söylüyorlardı. Aslında viral olacağını hiç düşünmemiştim. Şarkının TikTok’ta yürümesi için hareketli ve çok daha hızlı olması gerektiğini hissettim. Çıktıktan bir hafta sonra TikTok’ta bunun için bir ses olup olmadığını kontrol ettim, 200 videosu olduğunu görmek beni çok şaşırttı, ertesi gün 2000 oldu, sonra birkaç saat içinde 10 bine ulaştı ve daha da yayılmaya devam etti.

ο Berklee College of Music süreci nasıl gelişti? Müzikal kariyerinizde etkisi büyük olsa gerek.

Berklee harika bir okul, kendimden daha emin olmayı öğrendim ve bu da özgüvenimi çok geliştirdi. Orada harika müzisyenlerle tanıştım ve bu deneyimi yaşadığım için kendimi çok minnettar hissediyorum.

ο Günümüzde müzisyenler şarkılarının popüler olup olmadığını, daha doğrusu sevilip sevilmediğini sosyal mecralardan, özellikle TikTok gibi platformlardan öğreniyorlar. Bir şarkı viral olduysa seviliyordur gibi bir algı oluştu. Eskiden bunu konserlerdeki reaksiyonlardan anlarlardı. Dinleyiciler hangi şarkıya daha çok eşlik ederse bu şekilde o şarkının sevilip sevilmediğini fark ederdi müzisyenler. Değişen bu süreçler hakkında ne düşünüyorsunuz?

TikTok’un müziğinizi birçok kişiye duyurmak için harika bir platform olduğunu düşünüyorum, bunu hak eden çok fazla yetenek var. TikTok’tan önce, bir plak şirketinden veya birinden büyük destek ve yatırım almadan bunu kendi başınıza yapmanız çok zordu. Şarkılar viral olduğunda ve sürekli duymaya devam ettiğinizde biraz sinir bozucu oluyor. Bence insanlar bazen sinirleniyor bile, tüm bu şarkıların çok iyi olduğunu düşünmeme rağmen bana da oldu. İyi ve kötü yanları var ancak Sırbistan’dan bir sanatçı olarak şarkımın bulunduğum yerden bu kadar uzakta birçok ülkede yankı bulması benim için çılgınca bir şey ve bence sosyal medya şu anda bunu başarabilmenin tek yolu.

ο Üretim süreçleriniz nasıl ilerliyor? Şarkılarınızın sözleri yazarken hemen her yerde duygularınızı kağıda dökebiliyor musunuz yoksa planlı bir şekilde, sanki masa başı bir işte çalışıyormuşsunuz gibi mi ilerlemeniz gerekiyor?

Öncelikle melodilere ihtiyaç duyuyorum, bu yüzden önce müziği sonra sözleri yazıyorum. Sözler benim için çok daha zorlayıcı, genellikle evde ve etrafımda çok fazla insan olmadan tek başıma yazıyorum. Sözleri birileriyle birlikte yazmak benim için kolay değil ama birçok kez bu şekilde olduğu da oldu ve güzel sonuçlar doğurdu.

 

Bu gönderiyi Instagram’da gör

 

TEYA DORA (@iamteyadora)’in paylaştığı bir gönderi

ο Almanya, Portekiz, İsrail, Singapur, Hindistan. Dünyanın farklı yerinden birçok insan sizi dinliyor. İlerleyen dönem için İngilizce parçalara yoğunlaşmayı düşünüyor musunuz yoksa parçalarınızı Sırpça yayınlamaya devam mı edeceksiniz?

Ne söylediğimi anlamasalar da insanların Džanum‘a bağlanmasını çok ilginç buluyorum, kesinlikle İngilizce’nin yanı sıra Sırpça şarkılar da yapmaya devam edeceğim.

ο Yaralarınızı nasıl sararsınız? Kalp kırıklığı, öfke, üzüntü… İçinizde bu duygular oluşmaya başladığında üstesinden nasıl gelirsiniz?

Onlara iyileşmeleri için zaman tanıyorum ve kendimi bilerek daha da kötü hissettirmemeye çalışıyorum. Zaman geçtikçe kendimle ilgili pek çok şeyi anladım ve “kusurlarımı” veya “hatalarımı” kabul etmeye ve bunları nasıl iyileştirebileceğime bakmaya, eğer iyileştiremiyorsam da bunları benim bir parçam olarak kabul etmeye karar verdim.

ο Sony Music ile yollarınız nasıl kesişti? Bu beraberlikle birlikte ilerleyen süreçlerde planlarınız arasında neler var?

Džanum yayınlandıktan bir süre sonra Sony Music benimle iletişime geçti ve ortaklık harika gidiyor. Džanum‘un birkaç yeni versiyonunu yapıyoruz ve çok yakında yeni müzikler yayınlamaya hazırlanıyorum.

ο Türk müziğini takip ediyor musunuz? Buradan dinlediğiniz, bildiğiniz isimler var mı?

Üniversiteden arkadaşım Lil Zey, Türkiye’nin muhteşem sanatçılarından biri ve ikimizin de ABD’de aynı okula gittikten sonra kendi ülkelerimize dönüp harika şeyler yapmamız gerçekten müthiş.

ο Son olarak, buradaki dinleyicilerinize, Back on Stage okurlarına neler söylemek istersiniz?

Hepinizin güzel ve harika olduğunuzu söylemek isterim, her zaman kalbinizin size söylediği şeyi yapın ve yapmanız gerektiğini bildiğiniz bir şeyden asla vazgeçmeyin.