Zeynep TOKER
zeynep.toker@yellowbos.com
2019 yılında Ankara’da İdil Tavşanlı ve Ömer Çelik tarafından kurulan Soft Analog ile 20 Ekim tarihinde yayınlayacakları ilk albümleri Dans İllüzyon‘unu konuşmak üzere bir araya geldim. Bu yılın başından itibaren albüm üzerine çalışmaya başlayan grup, albüm yapma fikri konusunda ilk başta her ne kadar çekinceler yaşasa da evde, kendi stüdyolarında böyle bir konsept albüm kaydettikleri için çok keyif aldıklarını söylüyorlar. Lansman konseri için 1 Kasım’da Zorlu PSM %100 Studio sahnesinde dinleyicileriyle buluşacak olan Soft Analog, devam eden süreçte Dans İllüzyon şovu ile dinleyicilerinin karşısında olacaklarını, bu şovu olabildiği kadar birçok şehirde sergilemeye kararlı olduklarını vurguladılar.
ο 20 Ekim’de ilk albümünüz Dans İllüzyon ile dinleyicilerle buluşacaksınız. İlk olarak bu albümün hazırlık sürecini dinlemek isterim sizden. Albüm hazırlıkları, stüdyoda geçen zaman, oldukça meşakkatli süreçler. Sizin tarafınızda nasıl ilerledi?
Biz bu albüme 2023 kış aylarından itibaren çalışmaya başladık diyebiliriz. Dans İllüzyon hikayesini o sırada bulmuştuk ve parçaları ona göre ilerletiyorduk. Ev stüdyomuzda çalışarak ve kayıtlar yaparak, demolar yapıp yeni şarkıları tamamlıyorduk. Kayıtları ve şarkıları kendi stüdyomuzda, evimizde yapmak bize her zaman çok daha keyifli ve çok daha özgür geliyor. Bize istediğimiz şekilde çalışma imkanı sunuyor ve istediğimiz gibi deneysel vakit geçirmeye yer açmış oluyor. Yaz döneminden itibaren daha da hızlanıp albümün son kalan parçalarını da bitirip albümü tamamladık. Son iki aydır Dans İllüzyon lansman şovu için tekrar stüdyodayız. Şovun akışını ve müzikal altyapısını ayrı olarak hazırladık. 1 Kasım’da Zorlu %100 Stüdyo’daki lansmandan itibaren bu şovla birlikte hepinizin karşısında olacağız.
ο Kasetler ve CD’lerle büyümüş biri olarak gerçekten hala albüm yapan isimleri görüyor olmak beni çok heyecanlandırıyor. Ne yazık ki bir yandan da her şeyi çok çabuk tükettiğimiz için albümleri sindirerek dinleyen insanların sayısı azalıyor. Tüm bu tüketim süreçlerini düşündüğünüzde, hazırlık aşamasında bir endişe taşıdınız mı?
Tabii ki içinde olduğumuz, tüketim alışkanlıklarının eskisine göre çok daha farklı olduğu bu dönemlerde albüm yapma fikri bize de kolay gelmedi ilk başta. Fakat üretimlerimizi, yaptığımız şarkıları hep bir konsept içinde, bir hikaye çerçevesinde düşündüğümüz için şarkılarımızı bir albüm formatında sunmak bizim için çok daha uyumlu bir yaklaşım oluyor. Sahne şovlarımızı (müzikal akış, ışık şovu, kostümler gibi) yaptığımız EP ve albüm konseptlerine göre tasarlıyoruz. Daha önceden yapmış olduğumuz EP Arasında Dünyanın için de bu şekilde yaklaşmıştık ve Yolculuk şovu ile dinleyicinin önüne çıkmıştık. İlk albümümüz olan Dans İllüzyon’u yayınlıyor olmak şu anda bizim için çok çok heyecan verici, uzun zamandır çok emek harcadığımız bir çalışma oldu. Devam eden üretimlerimizi de hep bu şekilde insanlara sunma hedefindeyiz.
ο Albümün habercisi olan beş single yayınladınız. En son Beni Saran Bi’ Boşluk’u dinledik. Bu parçayı yazdığınız ilk anı hatırlıyor musunuz? Nasıl bir ruh halinin yansıması sonucu ortaya çıktı? Bize biraz “o andan” bahseder misiniz?
Bu parçanın müziğini Ömer, sözlerini de İdil tamamlamıştı.
Ömer Çelik: Şarkının üretim sürecinde My Morning Jacket, Radiohead, Billie Eilish gibi sanatçıları örnek aldık. Prodüksiyonu düşünürken minimal ve atmosferik bir hava yaratmaya çalıştık. İlk andan beri bizim içimize çok sinen bir şarkı oldu. Ana karakterin dünyasını en iyi anlatan cümle oldu: “Beni saran bi’ boşluk, kötünün daha beteri.”
İdil Tavşanlı: Sözlerini yazarken çok sevdiğim fakat ve çok uzaklaştığım biriyle yaşadığım şeyleri düşünerek yazmıştım açıkçası. Yazma sürecinde bu anılarda dolaştığım için depresifti diyebilirim. Fakat bu duyguların üstesinden geldikten sonra bu şarkıyı yazıyordum ve bu depresif hislerle nasıl dans edilebileceğini gördüğüm ve anlattığım bir şarkı oldu diyebilirim. Bunu daha çok yaşattıran, şarkının ikinci kısmı albümde sizleri bekliyor.
ο Çıkış bulamadığınız, yalnız hissettiğiniz anlarda sizi ne motive ediyor? Böyle anlarda kendinizi bir şeyler üretmeye mi verirsiniz yoksa kabuğunuza çekilmeyi mi tercih edersiniz?
İdil: Çoğunlukla bu tarz hisler yaşadığımda önce kabuğuma çekilip, biraz kağıtlara karalamalar yapabiliyorum, müzik dinliyorum bolca. Fakat biraz daha bu duyguların üstesinden geldikten sonra bunları müziğe ve sanatın başka formlarına dönüştürüyorum diyebilirim. Yaşadığım şeyi çok daha iyi anlamış ve çok daha iyi anlatabilir bir halde oluyorum.
Ömer: Benim için sosyal olmak, iletişim kurmak çok kıymetli. Aynı duyguları hissettiğim sayısız insan olduğunu bilmek kendime gelmemi sağlıyor. Genelde durağan ve düşük hissettiğim zamanlarda İdil ile birbirimize iyi geliyoruz. Seni anlayan ve dinleyen bir ekibin parçası olması en önemli şeylerden biri. Bir başkasının baskısı ile üretmek sevmediğim durumlardan biri ancak en kötü anlarımda elimde bass gitar ile saatlerce düşünmek bile iyi geliyor.
ο Parçanın mastering’inde Lex Barkey imzası görüyoruz. Birçok başarılı işte yer alan ve önemli bir ses mühendisi kendisi. Bu birliktelik nasıl gerçekleşti ve ilerledi merak ettim doğrusu.
Lex Barkey ile menajerimiz Aytun’un daha önceden birlikte çalışmaları olmuştu. Lex Barkey ismini biz de daha önceden Ezhel’in şarkılarından görmüştük. Müziğimize uyumlu bir birlik olacağını düşünmüştük ve ona ulaşıp birlikte çalıştıktan sonra yanılmadığımızı anladık.
ο Çıkış noktası Ankara olan ekipleri görünce sormadan geçemediğim bir soru var, size de yöneltmek istiyorum. Ankara’nın müzik sektöründe başka bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Oradan çıkan ekiplerin gerek müziğe olan tutkusu ve disiplini olsun, gerekse Ankara dinleyicisinin tutkusu olsun daha farklı ve kıymetli geliyor bana. Siz bu durumu nasıl değerlendirirsiniz? Sizce Ankara ve müzik nasıl bir ikili?
Ankara’da yaşamanın sanat adına üretim yapmakta çok etkisi düşünüyoruz. Daha durağan bir şehir oluşu, bir yandan yine de büyük bir şehir oluşu, iklimi ile daha kapalı havalara sahip olması ve bu sebeplerle sizi içinize iten bir yanı olmuş oluyor. Daha çok gözlem yapıp daha çok bunu kendi yönteminizle dile getirmenizi sağlıyor diyebiliriz. Müzik sektöründen de uzak olması sebebiyle daha az kafa karıştırıcı ve daha az fikirlere maruz kalmak da kendinizle baş başa kalmanızı daha çok sağlıyor.
Bu gönderiyi Instagram’da gör
ο Ekim ayı içerisinde birçok şehirde konsere gideceğinizi görüyoruz. Turneler genellikle nasıl geçiyor? Turne otobüsünde veya kuliste nasıl bir ekipsiniz?
Ekip olarak hareket etmeyi birlik beraberliği çok önemli buluyoruz. Ekibimizde herkes birbirine çok destekçi ve çok anlayışlı. Bu şekilde bir ekip olmak her zaman çok daha özgür ve güzel bir şekilde çalışmamızı sağlıyor. Hepimizin aynı amaç için fikirler sunması, heyecanlanması bizim için çok değerli. Bir kişi bile eksik olduğu zaman modumuz hemen etkileniyor diyebiliriz. Hazırladığımız şovları hep birlikte ortaya çıkarıyoruz ve hep birlikte buna çalışıyoruz. Yani sahnede gördüğünüz şey herkesin fikirleri, çalışmaları ve emeğini kapsıyor.
ο Farklı şehirlere gitmek, farklı insanlarla bir araya gelmek sizi nasıl besliyor?
Her farklı şehirde ne kadar başka insanlara müziğimizle ulaşabildiğimizi ve ortak hisler paylaşabildiğimizi görüyoruz. Bu bizim için çok güzel bir duygu. Her şehrin kendine ait bir dinleyici ruhu oluyor ve hepsi birbirinden ayrı ve çok özel. Tabii ki bu yaptığımız işlere çok daha motive olmamızı sağlıyor ve özgür olabileceğimizi hissettiriyor.
ο Ekim ayının sonuna doğru yeni albüm gelecek. Peki sonrasında sizi yoğun bir takvim bekliyor mu? Planlarınız arasında neler var?
20 Ekim’de Dans İllüzyon çıkmış olacak ve 1 Kasım Zorlu Stüdyo konseri ile birlikte başlayan lansman konserlerimiz İzmir Hangout PSM ve Ankara’da da olmak üzere devam edecek. Devam eden süreçte artık Dans İllüzyon şovu ile dinleyicinin karşısında olacağız ve bu şovu olabildiği kadar birçok şehirde sergilemeye kararlıyız. Bir yandan devam eden yılda albümün üzerine çok sevdiğimiz grup ve sanatçılarla birlikte şarkılar yapmayı hedefliyoruz. Sürprizli çalışmalar da gelecek diyebiliriz.
ο Son olarak Back on Stage okurlarına neler söylemek istersiniz?
Öncelikle Back on Stage ekibine bizle bu hoş sohbeti yaptıkları için teşekkür ederiz. Back on Stage okurlarına ve tüm dinleyicilerimize de bu sene gelecek olan şeyler için sıkı tutun diyoruz ve şunu ekliyoruz: “Değişimi reddeden, bir illüzyona sarılır. Değişimi kabul etmenin yolu, onun dansına katılmaktır.”