Korona virüsü tüm dünyayı etkisi altına alırken, farklı ülkelerde gönüllü olarak ya da devlet kararı ile evde kalan insanların sayısı gün geçtikçe artıyor. Peki daha çok insanın evde kalmasının, profesyonel olarak geçimini müzikle sağlayan sanatçılar üzerindeki etkisi ne olacak? Ben bu yazıda hem yaşadığım yer olan Almanya’da sürecin nasıl geliştiğini anlatmaya çalışacağım, hem de bağımsız müziğin geleceğinde bizi neler beklediğine dair değerlendirmeler yapacağım.
Bu gönderiyi Instagram’da gör
‘FON OLUŞTURMA GİRİŞİMİ VAR’
Almanya’nın güneyinde bulunan Bavyera Eyaletine bağlı Münih’te müzisyen ve müzik eğitimcisi olarak yaşıyorum. Mart ortalarında Korona vakalarının görülme sıklığının artmasıyla, bu konudaki panik ve korkunun artması da paralel oldu. 2 hafta içinde vakalar katlanarak büyüdü ve sırf Münih’teki hasta sayısı 50’lilerden binli sayılara ulaştı. Sonrasında okullar kapatıldı, Bavyera afet bölgesi ilan edildi ve en son olarak da dışarı çıkma kısıtlamaları getirildi. Almanya vaka sayılarını kontrol etmekte başarılı olsa da, şu anda Bavyera’da hiçbir etkinlik yapılmıyor, restoran ve marketlerin açık kaldığı saatler kısıtlı, dışarı işe gidip gelmek, hava almak ve spor yapmak gibi durumlar dışında dışarı çıkmak, çıkıldığında da gruplar halinde bulunmak yasak.
Bu hızlı gelişmelerden etkilenen ilk gruplardan biri özellikle performans yaparak hayatını geçindiren bağımsız sanatçılar oldu. Resmi olarak önce bin seyircinin üstündeki, sonra ise tüm konser ve etkinlikler iptal edildi. Şu anda resmi olarak bu ay ortasına kadar tüm etkinlikler iptal. Sonrası ise biraz meçhul. Birçok meslektaşım gibi benim de önümüzdeki haftalar planlanmış konser ve atölye çalışmalarım iptal edildi. Çok kısa olmamasına rağmen 5 haftalık bir süreç, birçok kişi için belki atlatılabilir. Fakat Nisan ortasından sonra da karantinanın ve kısıtlamaların devam etmesi, sanatçılar dahil serbest çalışan birçok kişiyi zorlayacak. Uzmanların söylediğine göre birçok ülke gibi Almanya’nın da büyük ekonomik tahribatlar almadan bu durumdan kurtulması zor gözüküyor.
Peki bu durum uzun vadeli sürerse, sanatçılar ve bağımsız çalışanlar olarak neler yapmamız gerekecek? Aklıma gelen ilk seçeneklerden birisi, devlet yardımı oluyor. Almanya’nın bu süreçte zarar gören birçok kuruma olduğu gibi bağımsız çalışanlara ve sanatçılara da destek olmak için bir fon oluşturma girişimi var. Almanya’da farklı dallarda uğraşan bağımsız sanatçıları ve sanat eğitimcilerinin sağlık ve emeklilik sigortalarının yarısını ödeyen ‘sanatçılar kasası’, karantinada kaldığı için çalışamayacak sanatçılara maddi olarak destek sağlamaya çalışıyor. Aynı zamanda Almanya’nın genelinde tüm serbest meslek çalışanlarının bu süreci daha az yara alarak atlatması için de bazı düzenlemelere gidilmekte. Bu yardımların ne kadarı gerçekleşecek ve nasıl etkili olacak, hep beraber yaşayarak göreceğiz. Bu anlamda Türkiye’de, Almanya’daki gibi oturmuş bir sistem olmaması, kafalarda soru işaretleri bırakıyor. Bu durum ne yazık ki birçok sanatçı için süreci daha da karmaşık hale getirecek.
Bu gönderiyi Instagram’da gör
‘BAĞIMSIZ MÜZİSYENLER CANLI YAYINDAN GELİR ELDE EDEMİYOR’
Bu konu hakkında devlet yardımı dışında neler yapabiliriz üzerine kafa yorduğumuzda, ilk aklımıza gelen sosyal medyadaki müzik, sohbet, çizim ve video paylaşımlarındaki patlama oluyor. İtalya’da insanların balkonlarında müzik yaparak dayanışması gibi tarihe geçecek kolektif sanatsal an, birçok sosyal medya kullanıcısı tarafından benimsendi ve defalarca paylaşıldı. Peki bu sosyal medya sanat patlamaları bize ne anlatmaya çalışıyor?
Benim aklıma ilk gelen, bizi derinden sarsan bir değişiklik olduğunda sanata sığınmanın hepimizi birleştirdiğini ve bizi belki rahatlattığı oluyor. Sanatı gerek üreten, gerekse ‘tüketen’ kişiler, işitsel ve görsel yollarla kendilerini ifade etmek, belki de bulundukları stresli durumda kendilerine minik kapılar açmak istiyorlar. Örneğin piyanist Gülsin Onay iptal olan konserinin programını Twitter üzerinden canlı yayınla paylaşırken, popüler müzik sanatçıları Sıla ve Yalın Instagram üzerinden ortak bir müzik dinletisi yaptılar.
Peki sadece kendi kitlesine hitap eden, küçük çevrelerde tanınan, sosyal medyada takipçi sayısı fazla olmayan ve gelirinin birçoğunu yaptığı bar ve konser programları ile kazanan müzisyenler için bu tür performanslar ne ifade ediyor? Birçok müzisyen şu anda kendi sanatını dinleyicilere moral olarak sunsa da, bundan gelir elde etmiyor. Ama bunun tersi örnekleri de görmemiz mümkün. Örneğin kuir performans grubu Dudakların Cengi, düzenli yaptıkları gösterileri Instagram’a canlı yayınla taşırken, aynı anda Patreon hesaplarını ve IBAN numaralarını da paylaştılar ve izleyicilerden kendilerine destek olmalarını rica ettiler. Aynı şekilde Almanya’da Quarantäne.tv gibi sanatçıların performanslarını ücret karşılığı sunabilecekleri platformlar kurulmaya başladı. Bence online konser, dinleti ve performanslar karşılığında ücret talep etmek, en azından bir süreliğine sahne sanatlarının geleceği olacak.
Bu gönderiyi Instagram’da gör
‘DAHA ÖNCE HİÇ MÜZİK YAPMAMIŞIZ GİBİ…’
Dijital konserler ve dinletiler internet olduğu sürece mümkün. Ama her sanatçı buna hazır mı? Yukarıda da bahsettiğim gibi, şimdiden sosyal medyayı bu doğrultuda kullanmaya başlayan birçok müzisyen var. Fakat bu konuda daha çok çekinceleri olan ve kendini rahat hissetmeyen müzisyenler de var. Bu anlamda ilk dinletimi ben de geçen hafta Almanya’daki Kopuntu platformu üzerinden gerçekleştirdim.
Sahne üstünde insanlarla interaktif bir şekilde iletişim halinde olmaya alışık olduğum için, ekran arkasındaki insanlara seslenmek başta bana soğuk geldi. Ayrıca ben şarkımı söylerken, ekranda beliren yorum ve kalplere bakmak da dikkatimi dağıttı. Fakat, performansın sonunda böyle bir deneyim yaşadığım için çok mutlu oldum. Birçok meslek kolunda çalışan farklı insanlar gibi müzik yapan insanlar olarak da bir öğrenme sürecindeyiz, ve performansla ilgili bazı ayrıntıları, daha önce hiç canlı müzik yapmamışız gibi baştan öğrenmemiz veya etüt etmemiz gerekecek.
Sonunun ne olduğunu öngöremediğimiz, farklı zamanlardan geçerken, hem sanatçılar hem de dinleyiciler olarak farklı şekillerde sınanıyoruz ve kendimizi geliştirmek anlamında yeni adımlar atıyoruz. Sanatın hiçbir koşulda duracağına inanmasam da, form değiştirebileceğini ve kendini yenileyebileceğini düşünüyorum. Bu anlamda bence biz bağımsız müzisyenleri, etkilerini Korona sonrasında da görmeye devam edeceğimiz yepyeni bir dönem bekliyor.