Zeynep TOKER
Bağımsız müzik sahnesinin güçlü seslerinden biri olan Selin Sümbültepe, yeni müzikal yolculuğunun ilk sinyallerini son parçası Kıskıvrak ile verdi. Kendisinden duymaya alışık olmadığımız bir sound ile dinleyicisiyle bir araya gelen Sümbültepe, şarkının ruhunu pandemi zamanı spor niyetiyle başladığı patene borçlu olduğunu ve bu yüzden de Kıskıvrak’ın klip çalışmasında patenin başrolde olduğunu dile getirdi.
ο Geçtiğimiz günlerde Kıskıvrak isimli parçanızı yayınladınız. Dinleyicilerinizin sizden duymaya alışık olmadığı bir sound yakaladığınız bu parçanın hazırlık aşaması nasıl ilerledi?
Uzun süredir melodik ve ritmik olarak ağır şarkılar yayınladım. Tam da buradan uzaklaşmak istediğim, hem mental hem de fiziksel olarak harekete ihtiyaç duyduğum bir dönemde yazdım bu şarkıyı. Sound içinse, çalışmalarını beğenerek takip ettigim Mehmet Mutlu ile buluşturdum şarkıyı. Oldukça akıcı ilerledik. Sonuçtan memnunum.
ο Klip boyunca sizi renkli görüntüler eşliğinde paten üstünde görüyoruz. Paten serüveni klipten önce de hayatınızda var mıydı yoksa klibe özel bir hazırlık içerisine mi girdiniz? Klibin çıkış noktası ne oldu?
Pandemide spor niyetiyle başladım patene ve içime işledi. Hatta ilham oldu. Hayatıma kattığım her şeyden bi’ parça taşıyorum ve bu üretimime de yansıyor. Kıskıvrak, ruhunu patene borçlu diyebilirim. Dolayısıyla klipte de başrolde olması çok aşikardı.
ο Son dönemde çıkan parçalara baktığımızda retro ögeler görmeye başladık. Bunun sebebi içinde bulunduğumuz dönemden keyif almamamız ve geçmişe duyduğumuz özlem mi sizce?
Müzik her zaman zamansız seyahatlere açık bence. Yani geçmişten ögeler, şimdiki elektronik sound’larla yan yana geldiği için tanıdık ama farklı duyulabiliyor. Tanıdık olana da sadece müzikte değil hayatın genelinde de daha hızlı adapte oluyoruz. Bu yüzden extra bir sahiplenme gözlemlenebilir. İçinde bulunduğumuz dönem için bir arayış var diyebilirim ama genel dinleyicinin büyük bir kısmı yeniliğe veya keşfe açık olmadığı için geçmişe veyahut sadece popüler olana tıkılıp kalabiliyor.
ο Türkiye’de müzisyen olmanın zorluklarını hepimiz biliyoruz. Yasaklar ayrı bir konuyken buna bir de müzik sektöründeki tekelleşme de giriyor. Festivallerde, konser mekanlarında hep aynı isimleri görüyoruz. Çoğu şey dijital platformlardaki dinlenme sayılarına göre değerlendiriliyor. Bunun gibi bir sürü olumsuzluk sayabiliriz ne yazık ki… Tüm bunların içerisinde bir müzisyen olarak motivasyonunuzu nasıl sağlıyorsunuz? Bu sebeplerden dolayı düştüğünüz, üretim sürecinde zorluk yaşadığınız anlar oldu mu?
Birçoğumuz için sahne tekelini aşamamak büyük sorun. Motivasyonu korumak hiç kolay olmuyor, hele ki başından beri bağımsız bir müzisyenseniz üretimin her aşaması yıpratıcı olabiliyor. Kimse kolay olacağını söylemedi ama bu kadarıyla baş etmek de biraz bardağı taşırıyor diyebilirim.
ο Yılın geri kalanı için planlarınız neler?
Yakın zamanlı bir plan yok. 3. albüm projem ile ilgili bir şeyler söylemek için de erken. Harita biraz daha belirginleşince sanıyorum kış aylarına doğru paylaşımlara başlarım.