Zeynep TOKER
zeynep.toker@yellowbos.com

2008 yılında Mehmet Ali Akın, Özgür Şirin ve Mustafa Ülke tarafından kurulan Pusula grubu, 2010 yılında Yunus Emre Tokmak ve Selim Korkmaz’ın da dahil olmasıyla son halini aldı. Bodrum’da müzik hayatının nabzını tutan grup, adını ise tüm üyelerin ortak noktası olan denizcilikten alıyor. Son single çalışmaları Boşver Dans Et ile müzikseverlerle buluşan Pusula, parçayla ilgili: “Bu sefer sahnede nasılsak öyle bir şarkı yayınlayalım dedik ve stüdyomuzda çalışırken birden şarkı ortaya çıkıverdi.” diyor.

ο Geçtiğimiz aylarda Boşver Dans Et isimli parçanızı klip çalışmasıyla birlikte yayınladınız. Bu parçanın hazırlık sürecinden bize biraz bahseder misiniz?

Sahnemiz başlamadan hemen önce insanların moda girmesi için kimse yokmuş gibi eğlenmelerini söylüyoruz. ‘Peçete Cuması’ diye bir rutinimiz var. Bir dinleyicimiz “Artık psikoloğa gitmeyi bıraktım. İyi hissetmek için sizi dinlemeye geliyorum.” demişti. Şu ana kadar genellikle tematik konular üzerine şarkılar yaptık. Bu sahnedeki halimiz ile biraz farklı bir durumdu. Bu sefer sahnede nasılsak öyle bir şarkı yayınlayalım dedik ve stüdyomuzda çalışırken birden şarkı ortaya çıkıverdi. Sonrasında hemen tamamladık ve klibi ile birlikte yayına aldık. Klipte eve kapanmış, paslı dünyasından çıkmaya çalışan bir adamın hikayesi var. Malum son 2 sene için de pandemi şartlarından dolayı aslında durumumuz çok farklı değildi. Hepimiz bir şekilde paslı dünyalarımızdan çıkmanın yollarını aradık durduk. Hem o tatsız döneme de eğlenceli bir selam çakmış olduk. Galiba tema işinden yine kaçamadık.

ο Müzik üretiminizi Bodrum’da gerçekleştirdiğinizi biliyoruz. Son parçanızda da “Gecelerce Bodrum’da eğlen haydi sen” diye bir söz yer alıyor. Bodrum, Pusula için ne demek? Hem size hem de müziğinizi nasıl besliyor burası, nasıl ilham veriyor?

Pusula’nın Bodrum ile olan ilişkisindeki faktörlerden birisi ismi. “Pusula” ismi ekibin ortak noktası olan denizcilikten geliyor. Yayınladığımız şarkıların görsel anlamda her noktasında denizle olan ilişkisini görmeniz mümkün.

Bodrum şehir olarak hem de yaşam tarzı olarak ülkenin bir kurtarılmış bölgesi gibi. Bu rahat ortam gece hayatına da yansıyor tabii ki. Bodrum sadece bizim değil ülkenin gece hayatı konusunda önemli bir yere sahip. Birçok ünlü isim ve İstanbul müzisyeni özellikle yazın sahne alabilmek ve mesleklerini devam ettirebilmek için Bodrum’a geliyorlar. Gece hayatına hizmet eden her tür ve tarzda müziği burada bulabilmek mümkün. Böyle bir ortamda kulağınız her türlü şeye açık oluyor ve besleniyorsunuz. Meyvesini de veriyor tabii.

 

Bu gönderiyi Instagram’da gör

 

PUSULA (@pusulamuzik)’in paylaştığı bir gönderi

ο Muğla’da Bodrum’da 15 yıla yakındır sahne alıyorsunuz. Oradan uzaklaşıp hiç İstanbul’a gelmeyi burada müzik yapmayı düşündünüz mü?

İstanbul’a gelmeyi ve müziğimizi İstanbul’dan sürdürmeyi pek düşünmedik. Hatta şarkılarımızı yayınlamaya başladığımız dönemde birçok sanatçı İstanbul’dan kaçıp Bodrum’a yerleşmenin çabası içerisindeydi. O zaman “Madem bu isimler İstanbul’dan çıkıp burada bir şekilde sanatlarını icra etmeye devam edebiliyorlar; o zaman biz de buradan bir şeyler çıkarabiliriz düşüncesi ağır bastı. Başlarda bu konuda biraz dik kafalılık yapsak da  müzik adına bir şeyler yapabilmenin yolunun da İstanbul’dan geçtiğini artık biliyoruz. İstanbul ile olan ilişkimizi vasati düzeyde tutarak müziğimizi yapmaya devam etmek istiyoruz.

ο 2023 yılı için İstanbul ya da Ankara’da sahne alma planınız var mı peki?

İstanbul’a hem kapalı etkinliklerde hem de mekanlara çalmak için belli aralıklarla geliyoruz. Biraz şartların olgunlaşmasına bağlı. Yalnız Bodrum artık İstanbul’un bir mahallesi gibi olduğundan birçok insan sadece hafta sonu için bile Bodrum’a gelip güzel birkaç gün geçirip bizleri de dinleyip dönebiliyor. Bir taşla birkaç kuş gibi. Ankara’dan da gelen sayısı hiç azımsanacak kadar değil. Çalmaya gittiğimiz yeni yerlerde vloglar çekiyoruz mutlaka. Ankara’ya da hem çalmak hem de vlog için listeye eklemek isteriz.

ο Uzun yıllardır müzik sektörü içerisinde yer alan bir grup olarak müzisyenlere dair sergilenen bu tutum hakkında ne düşünüyorsunuz? Kendinizi yalnız ve sürekli mücadele içerisinde hissediyor musunuz?

Müzisyenlik ya da tüm sanat dalları diğer meslek dallarına kıyasla görece birçok insana daha az faydalı olarak algılanmakta. Bir şey ne kadar değersiz görülürse daha çok itip kakılmaya, rahatsız edilmeye, dövülmeye hatta öldürülmeye mahkum olur. Müzisyenlerin birçoğu işini severek yapmakta ancak bu sevgi müzisyenlerin aynı zamanda felaketi olmakta. Finansal olarak sürdürülebilir olmayan hiçbir şeyin hayatta yaşama şansı yok buna sanat da dahil. Bunun bir iş olduğunu aynı zamanda özel bir meziyet gerektiren meslek olduğunu kabul edip ona göre davranmaları gerekli. 2 sene öncesine kadar müzik piyasası adına geçirilen zor zamanlar çok çabuk unutulmuş durumda. Anlaşılan müzisyenler olarak kendi adımıza yeterli dersleri çıkaramamışız.

Hal böyle olunca yalnızlık hissiyatı hiçbir şekilde azalmıyor. Her geçen gün artarak devam ediyor. Her anlamda bir yalnızlık ve kaygı durumu söz konusu. Yalnız şunu bilmekte yarar var; bir kurtarıcı gelmeyecek. Müzik adına yaptığınız işi sürdürebilmeniz sürekli bir mücadele içerisinde olmamız gerekecek. Sürekli yel değirmenleri ile bir savaş halindeyiz. Bu durumu olabildiğince kabullenip bir şekilde var gücümüzle kürekleri çekmemiz lazım her ne kadar gemimizin bazen kıyıya bağlı olduğu hissine kapılsak da.

ο Hakkınızda yapılan yorumlara baktığımızda dinleyicileriniz sahnenizi çok keyifli buluyor. Peki sizce bunun sırrı nerede saklı? Püf noktası nedir bu işin? Grubun arakasındaki iletişim mi?

Bir püf noktası var mı emin değiliz ancak şunun farkındayız. İnsanlar iyi vakit geçirmek için belki biraz kafalarını dağıtmak, dertlerin bir nebze olsa uzaklaşmak için dışarı çıkıyorlar, hazırlanıyorlar süslenip püsleniyorlar. Bu iş bir karşılıklı saygı meselesi. Bizler de onların iyi vakit geçirmesi için bulunuyoruz. 12 senedir aynı kadro yola devam ediyoruz. 5 farklı kafada adamın bu süreli bir ilişkiyi yürütebilmesi bazen evlilikten beter oluyor. Aramızdaki iletişimin bu yönde olasının sebebi gerçekten müzik yapmayı ve sahnede olmayı sürdürmeyi istememizden kaynaklı. Bizim yakından göremediğimiz şeyi belki dinleyenler uzaktan çok daha iyi görüyor. Belki de görüp hissettikleri onlara iyi geliyordur.

 

Bu gönderiyi Instagram’da gör

 

PUSULA (@pusulamuzik)’in paylaştığı bir gönderi

ο Kemik bir dinleyici kitleniz var. Muğla dışında başka bir yerde sahne alıyor olsaydınız yine aynı kitleye ulaşır mıydınız sizce?

Muğla dışında başka bir yerde bu işi yapıyor olsaydık yine benzer bir kitleye sahip olmamız olası. Ancak o zaman da Pusula hiçbir zaman var olmayabilirdi. Her birimizin gerek iş hayatımızdan gerekse özel hayatımızdan yaptığımız birçok fedakarlık sonucu Pusula bu noktaya gelebildi. Biz Muğla’dan bir şeyin çıkabileceğine inandık ve çabamız bu inancı gerçekleştirme yönünde oldu. İstanbul, Ankara yada başka şehirlerde olsaydık büyük ihtimal işler böyle yürümeyebilirdi. Size sunulan olasılık ne kadar fazlaysa seçim paradoksunun içinde kaybolma olasılığınız da o kadar fazla.

ο Pusula grubu kimleri dinler, kimleri takip eder? Ortak sevdiğiniz isimler var mı? Farklı sanat dalları da dahil, sadece müzik olarak düşünmenize gerek yok.

Yunus Emre: Yeni çıkan her ne varsa dinlemeye çalıştığımız için kafamızın için genellikle baslı tizli karışık kaset modunda oluyor. Bir şey seçmek zor ama The Weeknd’in Dawn Fm albümü hem genel konsept ve işitsel; aynı zamanda görsel olarak bir hikaye sunduğu için aklıma gelen ilk o oldu.

Selim: Ben tercihimi Barış Diri’den yana kullanıyorum.

Özgür: Emir Can İğrek’in yaptıkları bence biraz farklı.

Mehmel Ali: Bu ara Köfn.

Mustafa: Hande Mehan bu sıralar tercihim.

ο Önümüzdeki süreçte planlarınız arasında neler var? Dinleyicilerinizi neler bekliyor?

Oldukça fazla biriken neredeyse yayına hazır şarkı var. Belli aralıklarla onları yayınlaycağız klipleri ile birlikte. YouTube kanalımızda vlog ve birçok farklı görsel içerikleri sunmaya devam edeceğiz. Bir de bir akustik konser projesi var, yalnız biraz daha zamana ihtiyacı olabilir.