Zeynep TOKER
zeynep.toker@yellowbos.com
Konuya Fransız, yeni albümleri Sarı‘yı geçtiğimiz günlerde CES Yapım etiketiyle yayınladı. 6 yıl aradan sonra yayınladıklarını bu albümün adı, grubun 2016 yılında kaybettikleri solistleri Kerem Sarı’nın soyadından geliyor. Kerem Sarı’ya ithaf edilen albümün hazırlık sürecini, onlar için önemini ve daha fazlasını Konuya Fransız’dan dinliyoruz.
ο 6 yıl aradan sonra Sarı isimli yeni albümünüzle dinleyicilerinizle bir araya geldiniz. Bu albümün sizin için önemi nedir?
Evet uzun süren bir ara oldu. Bunun birçok sebebi var. Özel sayılabilecek sebepler aslında, ailesel ve kişisel bazı problemler… Sarı albümünü yapma kararımızı aslında 5 yıl önce vermiştik. Kerem için bir şeyler yapmaya devam etmek için. Bu seneye kısmetmiş. Bizim için Kerem’in kendi sesiyle bize eşlik ettiği bu albüm çok değerli. Zira artık onun soyadına özel bir albümümüz var. Hep bizimle yapmaya devam edecek.
ο Hazırlık süreci nasıl gerçekleşti? Ne kadar sürede tamamladınız?
Dediğim gibi albüm kararını çok önceden verdiğimizden dolayı içindeki çoğu şarkı Görkem’in ve Milkay’ın pandemiden de önce yazmış olduğu şarkılardı. Aynı eve çıktıktan bir süre sonra albümü bitirmeye odaklandık ve yaklaşık 3 ay içinde yazım, aranje işlerini bitirdik.
ο Albüm hazırlıkları sırasında duygusal anlamda inişleriniz çıkışlarınız oldu mu? Neler hissettiniz?
Ona Kısa Bi Not şarkısı özelinde çok duygusal zamanlar geçirdik. Çok heyecanlıydık. Albüm çıktıktan sonra Kerem’i özleyenler için çok anlamlı olacağını düşünüyorduk. Bizce öyle çünkü. Umarız insanlar gereken değeri verirler.
ο Bu albüm bir yandan da Kerem Sarı’yla birbirinize vermiş olduğunuz sözün de gerçekleşmesi. Ona ithaf ettiğiniz bir albüm. Hal böyle olunca her şeyin ‘mükemmel’ olması anlamında üzerinizde baskı hissettiniz mi? Veya normalde daha rahat içinize sinen durumlar bu sefer üzerinde birkaç kez düşünmenize sebep oldu mu?
Aslında o dönemin amatörlüğünü de içinde barındıran bir albüm sayılabilir. Bu hissi korumak önceliğimizdi. Dolayısıyla yoğunlaştığımız yer bestelerin ve okumanın duyguları karşıya geçirmesiydi teknik kısımlarından ziyade.
ο Her şeyin çok çabuk tüketildiği bir dönemde 8 parçadan oluşan bir albüm yayınlamak sizi kaygılandırdı mı?
Ufak bir sebep olsa da bir sebebi de buydu albüm yapmamamızın. Gerçekten de ayda iki şarkıya kadar gelmiş olan “yeni” şarkı çıkarma hızını göz ardı edip albüme girişmek bu dönemde kolay değil. Ancak artık piyasanın yönlendirmesiyle daha az ilgileniyoruz.
ο Üretim süreçleriniz nasıl ilerliyor? Yeni yaratım süreçlerinde en çok nelere dikkat edersiniz?
Üretim süreçleri genelde bir gitarla başlıyor. NGE’nin gitarla besteler yapıp bunu grupla paylaşması ve onun üzerinde çalışarak son haline getirilmesi şekliyle ilerliyor. En başından beri dikkat ettiğimiz şey ise melodilerin karşıya doğru duygularla geçmesi.
ο Türkiye’de her an her şey değişiyor. Bu değişimlerin olumsuz noktalarından da en çok etkilenen de ne yazık ki müzik sektörü oluyor. Böyle anları düşündüğünüzde tüm bu olumsuzluklara karşı kriz kasınızın geliştiğini düşünüyor musunuz?
Tabii ki. Karar vericilerin göz ardı ettiği bir sektörde, en ufak bir olayda ilk gözden çıkarılan sektörde iş yapıyor olmanın verdiği zorluk ister istemez her türlü probleme karşı bağışıklık yaratıyor. Bununla yaşamayı öğrenmekten ziyade mücadele etmeye de çalışıyor ve çevremize bunu aşılamaya çalışıyoruz.
ο Son olarak, Back on Stage okurlarına ve dinleyicilerinize ne söylemek istersiniz?
Back On Stage okurları ve dinleyicilerimize çok teşekkür ediyoruz öncelikle. Bu albüm yılın son işi değil. Bu sene oldukça üretken bir yıl olacak, takip etmeye ve dinlemeye devam etsinler. Müzikle kalın!