Zeynep TOKER
zeynep.toker@yellowbos.com

Arabesk müziği modern rock tınılarıyla harmanlayarak müzikseverlerle buluşan İstanbul Arabesque Project ile son single çalışmaları Yastayım‘ı konuşmak üzere bir araya geldik. Yeni bir şarkıyı yaparken nasıl bir yol izlediklerini bizimle paylaşan İstanbul Arabesque Project, aynı zamanda yeni şarkılarının da yolda olduğunu ve çok yakın zamanda dinleyicilerle buluşacağını müjdeledi.

En son Eylül ayında, Yastayım isimli parçanızla dinleyicilerinizle buluştunuz. Bu parçanın hazırlık süreci nasıl tamamladınız?

Aslında sözleri çok uzun zaman öncesinden hazır olan bir şarkıydı. Sözler hazırdı ama bestesini bekliyordu diyebiliriz. 3 – 4 ay kadar önce melodisi yavaş yavaş oluşmaya başladı. Kayıt yaptık tekrar dinledik, aklımıza yeni fikirler geldi.. Tekrar kayıt tekrar dinleme, tekrar kayıt tekrar dinleme… ve sonunda finalize ettik. Müzisyenler hem fikir olacaktır; bir şarkıyı ne kadar çok dinlerseniz o kadar eksik bulursunuz; bir yerde durmak gerekiyor. Dinlediğiniz haliyle finalize oldu. Şarkıda pek çok müzisyen dostumuzun katkısı var onları da anmak isteriz. Bizim haricimizde gitarda Özer Kırçak, klarnette Hüseyin Pulant, klavyede Mehmet Can Kabacaoğlu emekleriyle şarkıya dahil oldular; hepsine tekrar çok teşekkür ederiz. Mix ve mastering de ise sevgili Burak Tanyolaç’ın imzası var.

Single kapağınızın hikayesi nedir?

Şarkı aslında bir sevgi yolculuğuna dair. Sevgilisinden ayrı bir yol yürümek istemeyen, yürüyemen bir aşık söylüyor. Hüzünlü, yanlız bir his veriyor. Kapak görselimizin bu hissi tam olarak yansıttığını düşündük. Boş bir sokak, soluk bir renk, hüzünlü bir atmosfer…. Sonrasında da kapak olmasına karar verdik.

Yeni bir şarkı oluştururken nelere dikkat edersiniz? Kendi içinizde nasıl bir matematik oluşturuyorsunuz?

Aslında bir matematik oluşturmuyoruz. O an ne hissediyorsak, içimizden ne geçiyorsa kağıda döküyoruz. Hem arabeski hem de rock müziği çok seven müzisyenleriz. Bu iki müziği birarada harmanlamayı seviyoruz. Belki de tek dikkat ettiğimiz budur. Bir arabesk şarkısına rock müzik dokunuşları yapmayı, o şarkıyı bu şekilde dinlemeyi çok seviyoruz. Yaklaşık 14 sene önce kurulduk. İsmimize ‘proje’ kelimesini ekledik; çünkü deniyoruz. Arabeski farklı formlarda, farklı şekillerde, farklı enstrümanlar ile denemeyi seviyoruz. Yeni şarkılar bestelerken ya da yeni düzenlemeler yaparken de buna dikkat etmeye çalışıyoruz. Nasıl daha piyasa olur, nasıl daha çok ağıza takılır da yürür gibi düşüncelerimiz yok.

‘YILLARDIR GURURLA ARABESK YAPTIĞIMIZI SÖYLÜYORUZ’

‘Yeni nesil arabesk’ kavramını siz nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu kavramı bize biraz açabilir misiniz?

Bu kavramın ‘arabesk’ kelimesini yumuşatmak için çıkarılan bir kavram olduğunu düşünüyoruz. Vakti zamanında bizim için de kullanıldı. Sanki tek başına arabesk demek ayıp, utanılacak bir şeymiş gibi. Başka bir açıklaması olduğunu düşünmüyoruz. Biz kendimize yüzde yüz arabesk grubu diyoruz; söylemlerimizde yıllardır gurur ve itina ile arabesk yaptığımızı söylüyoruz; bunun altını özellikle çiziyoruz ve bundan gerçekten gurur duyuyoruz. Bu müziği yaparken, insanların kendilerini şirin göstermek için ‘yeni nesil arabesk’ – ‘modern arabesk’ gibi tuhaf söylemlere girmesini komik buluyoruz. Arabesk arabesktir. Moderni, eskisi yoktur. Çıkıp İbrahim Tatlıses’in 1970li yıllarda söylediği bir şarkıyı tekrar söylüyorsanız, buna yeni – modern vs diyemezsiniz komik olur. Bunun haricinde arabesk utanılacak bir müzik değildir. Arabesk bir derdi olan müziktir. Elbette her müzik türünde olduğu gibi arabeskte de kötü örnekler vardır. Ama hit eserlerin sözlerine, dokundukları insanlara baktığınızda nasıl kuvvetli bir sosyolojik yapısı olduğunu net bir şekilde görürsünüz.

Günümüzde ne yazık ki bitmek bilmeyen kötü haberlerle, olaylarla karşı karşıyayız… Tüm bu olup bitenle nasıl başa çıkıyorsunuz? Müziğinizi nasıl etkiliyor?

Ülkemiz ve dünyadaki kötü haberler öyle bir seviyeye ulaştı ki artık her yaştan, her meslekten insan ağır buhran yaşıyor. Sabah kalkıyor ve işe gitmek istemiyor, okula gitmek istemiyor; bir şey üretmek istemiyor. insanlar mutsuz, umutsuz… Biz de aynı şeyleri yaşıyoruz ama ciddi bir handikapımız var, halen müziğin sadece eğlence olduğunu düşünenler var. Kötü olaylar örneğin bir terör olayı yaşandığında bankacı işine gidiyor, fırıncı ekmeğini satmaya devam ediyor, maçlar oynanıyor. İş müziğe gelince hemen iptaller geliyor. Bu sektörde geçimini sağlayan binlerce insan hemen bir kenara itiliyor. Bizlerin ekmeğini kazanma imkanı elinden alınıyor. Özellikle bir kez daha belirtmek istiyoruz; müzik sadece eğlence değildir. Paylaşmaktır… İyiyi kötüyü, mutluluğu mutsuzluğu, ağlamayı kahkahayı her şeyi paylaşmaktır. Bırakın paylaşalım, beraber gülelim beraber ağlayalım.

İlerleyen süreçte planlarınız arasında neler var?

Yeni bir şarkımız geliyor, kayıtları bitmek üzere. Yeni yıla yeni bir şarkıyla gireceğiz; ve birkaç ay sonrasında yenisi gelecek. Her şeye rağmen üretmeye, çalışmaya ve hayat mücadelesine inatla devam edeceğiz.

Son olarak, Back on Stage okurlarına ve dinleyicilerinize neler söylemek istersiniz?

Aşkınızı hüznünüzü, mutluluğunuzu acılarınızı yarına bırakmayın. Nasıl olsa hepsi geçecek. Anında yaşayalım ki biriktirmeye ve kendimizi büyütmeye devam edebilelim. En kısa sürede beraber bağıra çağıra arabesk şarkılar söylemek dileğiyle, kendinize iyi bakın… Çok teşekkür ederiz