Zeynep TOKER

Besteci, çellist, vokalist ve yorumcu kimlikleriyle farklı tarz ve türlerde müzikal üretimler yapan Gülşah ErolJazz for My Little Cello isimli albümünün lansman konseriyle 23 Haziran Perşembe günü, Babylon sahnesinde yer alacak. Konser öncesi bir araya geldiğimiz Gülşah Erol’a albümde yer alan birbirinden kıymetli isimlerle çalışmanın kendisine sağladığı kolaylıkları sorduğumuzda; “Her zaman müziğimi yazılı olarak ifade ettikten sonra mutlaka müzisyenlerin ruhuna, aklına ve üstün becerisine kendimi bırakıyorum ve bu beni daha çok heyecanlandırıyor.” yanıtını aldık.

Bu özel gece için sürprizleri olduğunu söyleyen Erol, bir tanesini açıkladı bile! Kenan Doğulu ile özel bir şarkıyı ilk kez bu gecede seslendireceklerini söyleyen müzisyen, ayrıntıları Back on Stage’e anlattı!

ο Caz ve klasik müziği modern bir kompozisyonla buluşturduğunuz ikinci stüdyo albümünüz Jazz for My Little Cello‘yu geçtiğimiz Mayıs ayında dinleyicilerinizle paylaştınız. Bu albümün sizde yaratmış olduğu duygu halini ve hazırlık sürecini sizden dinleyebilir miyiz?

Tüm parçaları bestelediğimde titreşimini hissetmek istediğim bir tını vardı. Bir gün hayal ettiğim bu tınıyı yakalayabilirsem çok mutlu olurum demiştim. O nedenle albümün en başından beri heyecanla adım adım ilerleyen bir hikayesi var.  Böylesine masum bir albüm arkamda bıraktığım için çok duyguluyum ve heyecanlıyım.

ο Albümün yapım sürecinde Duru Tuna, Barış Ertürk, Yiğit Can Öztop ve Erim Arkman gibi müzik piyasasının farklı alanlarında bulunan kıymetli isimlerle çalıştınız. Doğulu Music aracılığıyla yayınlamış olduğunuz albümün, ortak yapımcılığını da Kenan Doğulu üstlendi. “İşinin ehli” isimlerle üretim yapıyor olmak bir müzisyen olarak üretim aşamasında size ne gibi kolaylıklar sağlıyor? Bu noktada onlarla fikir alışverişinde bulunuyor musunuz?

Her zaman müziğimi yazılı olarak ifade ettikten sonra mutlaka müzisyenlerin ruhuna, aklına ve üstün becerisine kendimi bırakıyorum ve bu beni daha çok heyecanlandırıyor. Çünkü başka bir sanatçının sizin sanatınıza sevgiyle, ilgiyle, aynı tutku ve aşkla yaklaşması o müziği kusursuzluğa veya daha özgün bir kompozisyona ulaştırıyor. Özgürlük ve özgür hissetmek hayatın her noktasında insanlığın en çok sahip olmak istediği duygu. Birbirimizin hayatına özgürce ve saflıkla yaptığımız dokunuşlar her şeyi en olması gerektiği güzelliğe kolaylıkla taşıyabiliyor ve bunu paylaşabilmek muazzam.

ο Müzikal eğitiminize baktığımızda birçok köklü kurumun var olduğunu görüyoruz. Her kurumun kendine has tarzı ve öğretisi olduğu bu noktada tüm bunları nasıl harmanlayıp kendi müziğinize aktardınız? Hangi noktaları birleştirmeyi hedeflediniz?

Akademilerden öğrendiğim teknik bilgi ve sahip olduğum beceriyle; çocukluğumdan bu yana duyguyla yaklaştığım her sese kendim için en doğal yetileri ekledim. Aslında ne duyuyorsam ona en iyi şekilde eşlik ederek başladı hikaye. Tekniği, duyguyla ve serbestçe kullanmaya başladığım andan itibaren anlık beste yapmaya başlamıştım. Çünkü kendi kendime doğaçlama çalmayı çok seviyorum ve bunlar sonsuzluk içinde kaybolmamalı. Duygum, müziğim, kimliğim birilerine ulaşmalı.

ο Tanıtım metninizde; albümündeki şarkılarda dinleyiciye gerçek aşkın yolculuğunu hissettirdiğiniz yazıyor. Peki bu yolculukta Gülşah Erol’un başına neler geldi? Bu yolculuk ona neler öğretti, neyi keşfetmesine yardımcı oldu?

Her iyilik ve kötülük ile yüzleştiğimde; kendime kavuştuğumu ve tanımaya başladığımı, en sonunda ne ve nasıl olmak istiyorsam ona evrilmeye kendimi bıraktığımı hissetmiştim. Çokça anda kalarak mutlu olmanın ne olduğunu kavradığımı düşünüyorum. Sakin, huzurlu, derin ve içten bir sevgiyle hayatta kalmak iyi hissettiriyor. Böyle bakıyor, böyle seviyor ve hayata güveniyorum. Bir de galiba kişi kendini en çok aşkta tanıyabilir ve tanımlayabilir. Olumlu veya olumsuz anlamda değişim göstermek, gösterebilmek ve her geçen gün biraz daha değişimi hissedebilmek çok güzel. Olgunluk keyifli.

ο Diskografinize baktığımızda birbirinden farklı isimlere eşlik ettiğinizi görüyoruz. Gerek stüdyoda gerekse sahnede. Tüm bu farklı isimler, tarzlar sizin müziğinizi oluşturmanızda ne gibi katkı sağladı? Tüm bunlardan hangi açıdan beslendiniz?

Free Jazz projelerinde ve diğer projelerde bir araya geldiğim tüm müzisyenlerin enerjileri, duyguları ve mantıkları beni çok heyecanlandırıyor. Özel insanlar, önemliler ve her biri müthiş bir örnek. Hayat hikayeleri, yaşanmışlıkları, heyecanları ve coşkuları beni her zaman beslemiş ve daha cesaretli olmama vesile olmuştur. Her bir an veya bir an, özellikle usta bir sanatçı ile gerçekleşiyorsa; o gün muhteşemdir. Ama tabi saygı duyduğumuz ve sevdiğimiz sanatçılar ile…

ο Türkiye’de caz müziğin geldiği nokta hakkında ne düşünüyorsunuz? Festivaller ve özel etkinliklerin etkisiyle eskiye kıyasla ön yargıların yıkıldığını düşünüyoruz, sizce?

Türkiye’de caz müziği en renkli ve en zengin zamanını yaşıyor. Acayip keyifli albümler ve performanslar izliyoruz ve burası Türkiye ve sahnede cayır cayır, enfes melodiler, sololar, tarzlar, ataklar yaşanıyor. Müzisyenlerin çoğu olgunluklarını doya doya sahneye taşıyor ve ustalıklarını konuşturuyorken; bu durum arkadan gelen yeni jenerasyona cesaret, güven ve azim katıyor. Seyirci ise eskiye göre çok daha bilinçli ve de bu müziğin tadını çıkarabiliyor. Üretimler devam ettiği sürece caz dinleyicisinin daha çok artacağına inanıyorum.

ο 23 Haziran Perşembe günü, Babylon’da “Jazz for My Little Cello” albümünüzün lansman konseri gerçekleşecek. Heyecanlı mısınız, neler hissediyorsunuz? Müzikseverleri nasıl bir performans bekliyor?

Aşırı keyif alacağım bir konser olacak! Sürpriz konuklarımdan birisi Kenan Doğulu ve çok özel bir şarkıyı ilk kez bu akşam seslendireceğiz. Diğer sanatçı konuklarımla gecenin tansiyonu gittikçe yükselecek. Fazlasıyla romantik, enerjik ve dinamik bir konser bizi bekliyor. Oldukça heyecanlı ve çok mutluyum.

 

Bilet almak için tıkla.