Zeynep TOKER
Yapmış olduğu besteler ve dizi/film müziklerinden tanıdığımız Erkin Arslan, bir yandan da solo kariyeri için yeni parçalar üretmeye hızla devam ediyor. En son 10 Kasım’da Atatürk’ün anısına yapmış olduğu 1938 isimli parçayla dinleyicisiyle buluşan Arslan, Atatürk’e olan sevgimizi güncel eserlerle ortaya koymamız gerektiğini söylüyor. Detaylar Back on Stage’de!
ο Besteci, söz yazarı kimliğinizden müzisyen kimliğine geçişiniz nasıl oldu? “Yazdığım parçaları kendim söylemeliyim” dediğiniz o anı hatırlıyor musunuz
Evet, hatırlıyorum. İlk single çalışmam olan Kadın Dediğin Zor Şey’i bestelediğimde bunu kim söyler diye düşündük ve seslendirecek kimseyi bulamadık. Şarkı çok fazla hiciv içeriyor ve kişisel bir şarkı gibiydi. Şarkıyı yaptığımız arkadaşlarla olmadı sen söyle bunu gibi bir sohbetimiz oldu. Hadi bir deneyeyim derken o an solo kariyerimi başlatmış oldum.
ο Hayda parçanızda; İlk görüşte aşkın anlık olarak yarattığı bocalamayı anlatıyorsunuz. Peki bu sözleri tamamen yaşadıklarınızdan yola çıkarak mı yazdınız? Daha önce hiç ilk görüşte aşık oldunuz mu?
Hayda şarkısı, baş rollerini Tolga Çevik ve Ezgi Mola’nın paylaştığı Patron Mutlu Son İstiyor filmindeki romantik bir aşk sahnesi için bestelemiştim. O şarkının ilk çıkışı o zamanlara dayanır. Yaklaşık sekiz on sene öncesinde yapmıştım bu şarkıyı. Ben de ilk görüşte aşkı yaşadım diyebilirim. Hem şarkıda hem de gerçek hayatta böyle bir şey mümkün olabiliyormuş.
Bu gönderiyi Instagram’da gör
ο Bir yandan film/dizi/reklam müzikleri de yapıyorsunuz. Film ya da dizi müziği yapmanın nasıl bir matematiği var? Yapacağınız beste öncesi konuya/senaryoya iyice odaklanıp, karakterleri analiz ederek mi üretim sürecine giriyorsunuz? Oradaki kilit nokta ne oluyor sizin için?
Film müzikleri yapılırken müzisyenin kendisi dışında yönetmenin ve yapımcının da müzik hakkında bir hayali oluyor. Siz de müzisyen olarak kendiniz bir hayal kurup yönetmen ve yapımcı ile ortak bir noktada buluşmaya çalışıyorsunuz. Genellikle süreç bu şekilde gelişiyor. Bir müzisyenin film müziğini bağımsız şekilde kendisinin yapıyor olması belli bir noktaya kadar çok güzel ama belli bir noktada da yönetmen ve yapımcının hayaline de saygı duyup asgari müşterekte onların beklentilerini de karşılıyor olması gerekiyor diye düşünüyorum. Dizi müziğinde de bu süreç böyle gelişiyor. Orada da yapımcı ve yönetmenin bir hayali oluyor. “Ben böyle uygun gördüm” gibi sert yaklaşımlara gerek olmadan ortak bir dil ile müzik ifade edilmeye çalışılıyor. Reklam müziğine ise müzik olarak bakmıyorum. O başlı başına bambaşka bir şey. Orada bir ürünün daha cazip kılınması için müziği nasıl kullanabiliriz yaklaşımında oluyorsunuz. Tam da bu noktada çok seslilik ortaya çıkıyor. Müzik hakkında herkesin bir fikri oluyor. Sizin de bir fikriniz var diğerlerinin de bir fikri var. Oradaki asgari müştereklerin sayısı çok fazla olduğu için durumu en rasyonel şekilde tamamlamak gerekiyor. Reklam müzikleri sonuç itibarıyla ticari bir sisteme dayalı olduğundan en mantıklı yaklaşımı benimsemek durumunda oluyorsunuz.
ο Türkiye’de reklamlar/reklam müziklerinin üretimi konusunda bir tekelleşme olduğu konuşuluyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Gerçekten de bir ya da birkaç isim bu sektörü ele geçirmiş durumda mı? Siz üretiminizi rahatlıkla gerçekleştirebiliyor musunuz?
Türkiye’deki reklam müziği sektöründe tekelleşme olduğunu düşünmüyorum. Sektörde reklam müziği üreten çok başarılı birçok genç arkadaşımız var. Bu sektör ile ilgili oldukça büyüyen ve giderek genişleyen bir pasta diyebiliriz. Bundan yirmi sene öncesinden söz edersek, evet biraz daha tekelleşme gibi bir durum söz konusuydu. Sektörün çok daha dar olduğu ve üç beş ismin etrafında döndüğü yıllar olmuştu. Şimdi ise her gün birbirinden farklı birçok reklam müziği ile karşımıza çıkan birçok kişi olabiliyor. Bunun için bu alanda şu an için bir tekelleşme olduğunu düşünmüyorum.
ο Geçtiğimiz sene Buray ve Evrencan Gündüz ile çıkarmış olduğunuz Aşk Ne Güzel Şey parçası YouTube’da 1 milyon görüntülenmeyi geçmiş. Bu üçlüden yeni parça duyar mıyız yoksa tek seferlik bir proje miydi?
Aşk Ne Güzel Şey’in bestesini bir sabah uykudan uyanarak başlayıp ertesi güne kadar süren o kısa zaman aralığında bitirmiştim. Buray ile de çok sık görüşüyoruz. Normal hayatımızda iş dışında da çok sevdiğim bir dostumdur. “Buray böyle bir şarkı çıktı” diyerek hemen şarkıyı kendisiyle paylaştım. Bundan önce de beraber bir şeyler yapsak mı diye hep konuşuyorduk. Buray şarkıyı dinleyince çok heyecanlandı. “Bunu yapalım” dedi. O sırada şarkıya şöyle mi gitar çaldırsak böyle mi gitar çaldırsak diye düşünürken gitar konusunda Buray’ın aklına Evrencan Gündüz geldi. İkimizde çok heyecanlandık. Sonra projeyi Evrencan’a götürdük ve dinlettik. O da sağ olsun çok beğendi ve projenin içinde yer almak istedi. Ardından o hafta stüdyoya girip prodüksiyonu bitirdik. Herkes çok iyi müzisyen olunca böyle bir kadroda her şey çok hızlı ve efektif bir şekilde geçti. Çok keyif aldığım bir şarkı oldu. Hatta bazı yerlerde gittiğim dükkânlarda veya kahve içmeye gittiğim pastanelerde insanlar gündüzleri güne sizin şarkınızla başlıyoruz gibi sözler ediyordu. Bu bizi çok ama çok sevindiren bir gelişme oldu. Üçümüz tekrar bir projede bir araya gelir miyiz emin değilim. Ben çok isterim. İkisi de çok değerli müzisyenler. Ama şimdi bunu yapalım veya sonra bunu yapalım gibi bir planımız yok. Ben müzikte bütün müzisyen arkadaşlarımla buluşmaktan büyük keyif alırım.
ο 10 Kasım’da Atatürk’ün anısına 1938 isimli bir parça yayınladınız. Bu parça size neler hissettirdi?
1938, Atatürk anısına yaptığım bir şarkı olduğu için benim için çok özel bir proje oldu. Şarkıyı Buray seslendiriyor ve ben de son bölümünde dahil oluyorum. Buray şarkıyı mükemmel icra etti. O kadar şanslıyım ki onunla çalışabildiğim için. Hayal ettiğim ne kadar duygu varsa Buray ile bunu geçirebilmiş oldum. Şarkı ile ilgili şöyle şeyler var. Şarkımı ilkokul öğrencilerinin söylediği bir video ulaştı bana. Bu beni çok duygulandırdı. Genç bir arkadaşımız yine şarkıyı işaret dili ile söylemiş. Bunları görmek büyük mutluluk. O kadar sahip çıktılar ki gençler bu esere, çok gururlandım ve çok duygulandım. İyi ki yapmışım dediğim oldu. Bazı konularda güncel eserlere ihtiyacımız var. Atatürk’ün dehasını, ona olan sevgimizi ve özlemimizi ve onun fikirlerinden altının çizilmesi gerekenleri bu şekilde güncel eserlerle ortaya koymalıyız. Buna ihtiyacımızın olduğunu düşünüyorum. Bu ülkede yetişmiş bir müzisyen olarak bunlardan birini gerçekleştirmiş olduğum için kendime kendime bir nevi vicdan borcumu ödemiş gibi hissettim.
ο Önümüzdeki süreçte bizi bekleyen yeni parçalar, film/dizi müzikleri var mı?
Şu an bir tane piyano ile söylediğim enteresan bir şarkı var. Büyük ihtimalle onu yapıyor olacağım. Bir arkadaşımın on sekiz yaşına giren kızı için yazdığı bir şiiri besteledim. Çok duygusal ilginç bir şarkı oldu. Tam kesin karar vermemekle birlikte önümüzdeki birkaç ay içinde kendim piyano ile çalıp söylediğim bu şarkıyı çıkartacağım.