Zeynep TOKER
zeynep.toker@yellowbos.com
24 Mayıs’ta yeni albümü OVERFLOWING ile dinleyicisiyle buluşacak olan Deniz Taşar ile bir araya geldik ve albüm serüvenini uzun uzun konuştuk. “Albüm oldukça eklektik ve bende bir yeniliği, dönüşümü temsil ediyor.” diyen Deniz Taşar, tüm bu sürecin tamamen kendiliğinden ve zamanla geliştiğini dile getirdi. Albüm için, “Birkaç senede hissetmiş olduğum coşku, keyif, sıkkınlık, korku, merak, hayal kırıklıkları, umut, sevgi ve heyecan gibi hepimizin de yaşadığı insani duygulardan söz ediyor.” diyen sanatçı, 30 Mayıs akşamı Babylon‘da vereceği lansman konseriyle albümdeki şarkıları ilk kez seslendirecek. Üretim sürecinin büyük bir kısmını albümden sonra yayınlayacağı kısa bir belgeselle dinleyicilerle paylaşacak olan Deniz Taşar, merak edilenleri ve çok daha fazlasını Back on Stage’e anlattı. Keyifli okumalar!
ο 24 Mayıs’ta yeni albümünüz OVERFLOWING ile dinleyicilerinizle buluşacaksınız. Bu albümün hazırlık sürecini ve temasını sizden dinleyebilir miyiz?
Aslında bu albüm kenarda ufak ufak birikmeye başlayan şarkılarıma yaptığım demolarla başladı. Bir yandan her zamanki sistemde üretimlerim devam ediyordu, bir yandan bu yeni üretim ve sound yaklaşımıyla bir şeyler pişirmekteydim ve onları doğru bir prodüktörle buluşturmak istiyordum. Babis’le tanışıp birlikte çalışmaya başlayınca bu fikirleri toparlayıp onlarla bir arada duymak isteyeceğim yeni müzikler yazmaya ve daha bilinçli bir şekilde yeni albümümü tasarlamaya giriştim. Albüm oldukça eklektik ve bende bir yeniliği, dönüşümü temsil ediyor. İçimde hep olan ama henüz dışarı çıkarmadığım taraflarımı taşırıyor ortaya. İlk kez piyano başında, bilgisayar karşısında detaylarıyla hayal edip çalarak kaydettiğim bir iş dinliyorsunuz. İçimden taşan tüm hikayeler, duygular, ilhamlar, kendimi bıraktığım tüm dalgalar ve akıntıları ifade etmek için de ismi, benim de ismimin anlamı gibi “OVERFLOWING”.
ο İlham aldığınız tüm müzik türlerini barındıran bir albüm. Birçok müzik türünü harmanlayarak ortaya bir ürün koymak zaman zaman sizi zorladı mı? Bu anlamda nasıl bir çalışma tekniği içerisindeydiniz?
Hiç zorlamadı, daha da yeni başlıyoruz. Müziğimi esneteceğim yerlerin bir sınırı yok benim gözümde. Şarkının özüne, duygusuna sadık kalmak hep önceliğimdi, bunu da güzel başardığımızı düşünüyorum. Yazarken kafamda bir dünya oluşuyor, buradaki en kritik nokta onu prodüktöre doğru yansıtabilmek. Onu da aktarabilecek taslaklar hazırlayabilecek hale gelebilmek, geçtiğimiz sene zaman ayırdığıma değen kıymetli konulardan biriydi. Bununla beraber bu tip yaratıcı süreçlerde tabii ki açık fikirli olmak ve gerektiğinde rotayı yeniden oluşturabilmek de önemli noktalardan biri.
ο Üretim süreçleriniz nasıl gerçekleşiyor? Özellikle bu albüm özelinde, her şey planlı programlı bir şekilde mi ilerledi yoksa tamamen akışa bıraktınız ve her şey akışta mı ortaya çıktı?
Sürecin başı tamamen kendiliğinden ve zamanla gelişen, çok organik bir süreçti. Ne zamanki hedef ve çalışma yöntemleri netleşti, biz de oldukça sistematik bir yol izledik. Ben parçaları yazıp demolarını hazırlayıp vokallerini –yine taslak olarak– kaydediyor, Babis’e demoyu ve tüm malzemeleri yolluyordum, bunun üzerine görüntülü konuşmalar yapıp prodüksiyon yaklaşımımızı belirledikten sonra Babis parçayla ilgili çalışmaları sürdürürken ben bir sonraki parçaya geçiyordum. Babis’ten güncel demo geldiğinde yine toplantı yapıyor, notlarımızı paylaşıyor, şarkıyı final haline getirene dek bu sıkı iletişimi sürdürüyorduk. Albümü yayınlamak istediğim tarih, kayıt tarihimiz ve dolayısıyla tüm demoların ne zaman bitmesi gerektiği çok önceden belirlenmişti ve bazı aksilikler yaşamış olsak da bu takvime sadık kalabilmeyi başardık. Aralık ayında dokuz günlük bir vokal kayıt süreci için Babis İstanbul’a geldi ve sevgili Cenk Erdoğan’ın güzel stüdyosunda yine oldukça planlı bir çalışma programıyla kayıtları tamamladık. Mix ve mastering süreçleri de benzer tempoyla tamamlandı. Tabii bununla beraber bu üretimin her aşamasında yani kayıt anı ve mix’te de hala birçok yaratıcı karar alındığını, dolayısıyla akışta da birçok değişiklik ve yenilik yapıldığını atlamamak gerekir. Albümün görsel dünyası içinse biraz daha kıvrak, hızlı ve çözüm odaklı olmak gerekiyordu, orada biraz daha hayatın karşıma çıkardıklarını yaratıcı bir şekilde yoğurup hareket geçmem gerekti, ne mutlu ki harika bir ekiple o taraf için de hayal ettiğim her şeyin altından muhteşem bir şekilde kalktık. Sonuçlar beklediğimden de güzel oldu diyebilirim. Üretim sürecimizin büyük bir kısmını albümden sonra yayınlayacağımız kısa bir belgeselde izleyebileceksiniz, bunun için de ayrıca çok heyecanlıyım.
ο Peki OVERFLOWING, Deniz Taşar’ın hangi duygularını, anılarını, yaşanmışlıklarını ortaya çıkaran bir çalışma?
Albümlerim genelde geniş zaman aralıklarını kapsayan günlüklerim gibi. Bu demek değil ki başımdan geçen olayları anlatıyorum, öyle düz bir anlamda kastetmediğimi belirtmek isterim. Ama albüm son birkaç senede hissetmiş olduğum coşku, keyif, sıkkınlık, korku, merak, hayal kırıklıkları, umut, sevgi ve heyecan gibi hepimizin de yaşadığı insani duygulardan söz ediyor. Ve çelişiyor gibi olabilir bir önceki cümleyle ama şarkılarım bazı cümlelerini gerçekten de günlüklerimden alıyor. Bir değişim ve dönüşümden söz ediyorum hep albümden bahsederken. Bu hem müzikal sound’a dair bir değişim hem de benim kişisel yolculuğuma dair bir durum. Birkaç senedir üzerimde hayatımın bir kırılma noktasında olduğum hissi var. Bu koca bir kırılma olmak zorunda değil ama ben içimde bir şeylerin başka bir boyutta olgunlaştığını hissediyorum. Hayattan ne beklediğim üzerine çokça düşündüğüm bir dönem ve neyi ne niyetle yaptığımı da. ‘Kendim olmak’la ilgili daha cesur olabileceğimi hissettiğim, kendimi ortaya koymaya dair çekingenliğimin daha da azaldığı bir dönem. Gelgitler yaşıyorum, sınanıyorum, bir şeyler harika giderken başka şeyler korkunç derecede kalbimi kırıyor. Uzun zamandır duygusallığım üzerimde, bu duygularla oturup vakit geçirmeyi çok seviyorum. Yaş aldıkça kendimle kurduğum ilişkimle gurur duyuyorum. Birilerini tanımak, onların hikayelerinden beslenmek de kendi yaşadıklarım kadar ilgimi çekiyor. Daha evrensel, daha açık, daha ulaşılabilir ve daha ödünsüz bir müzik yapmak istiyorum. Bu albüm de tüm bunları temsil ediyor benim için. Bir basamak daha yaklaşıyorum hayallerime, içimden ilhamlarımı, hikayelerimi, müzikal referanslarımı, geçmişimi, bugünümü, gelecek tahayyüllerimi taşırıyorum ve bu tırmanışın hiç bitmemesini diliyorum.
ο 30 Mayıs’ta Babylon’da bir albüm lansmanı gerçekleştireceksiniz. Şahane isimlerin sahnede size eşlik edeceğini gördüm. Müzikseverleri nasıl bir konser bekliyor?
Sahnede dinleyiciyi oldukça eklektik bir performans bekliyor. Bu albümün üretim süreci biraz daha yalnızdı, daha önceki albümlerimdeki gibi ekibim çalmıyor kayıtlarda, bambaşka bir yaklaşım, daha pop bir sound var. Ama şunu çok net söyleyebilirim, tüm bu yaratım süreci boyunca bunu ekibimle nasıl sahneye taşırız sorusunun keyifli heyecanını yaşadım. Albümü çarpı iki güçte dinleyeceksiniz gibi geliyor! Ve tabii ki bu müzikal dünyaya şimdiye kadarki tüm yayınlarımdan en sevdiğim parçaları da eklediğim bir repetuar bekliyor olacak gelenleri. Yani aynı anda hem harika sololar dinleyeceğiniz, müthiş müzisyenlerin ustalıklarına şahit olacağınız hem de dans edip parçalara eşlik edebileceğiniz bir gece bizi bekliyor. Sahnelerimi takip eden dinleyici bilir, performanlarımız her zaman sürprizlere çok açık, doğaçlamalarla dolu ve türler arası bir deneyim oluyor. Bu kez bunu bambaşka bir boyuta taşıyacağız, kaçırmamalarını öneririm. Üstelik sahnede olmayı çok özledim, o gün bunun acısını çıkarmayı ve kendimi tamamen müziğe, ekibimle iletişimime ve seyirciyle aramızda olacak o güzel etkileşime bırakmak istiyorum. Bir başka özel durumsa albümün CD formatında o gün satışa sunulacak olması. CD bir yerde bahane, dinleyici alıp hem bağımsız müziği destekleyebilir, sohbete yanımıza uğrayabilir ve haftalarca tasarımlarıyla uğraştığım ve sadece basılı kopyaya özel görsellerin tadını çıkarabilir.
ο Konsere çıkmadan önce, -konserin iyi geçmesi için- yerine getirdiğiniz bir toteminiz var mı?
Bir totemim yok ama o günü keyifli geçirmeye özen gösteriyorum. Kendimi iyi hissediyor olmam, sesimi ısıtmam, güzel bir kahvaltı etmem (bu çok önemli) ve ekibimle kaliteli vakit geçirmem genelde bu iyi ruh halini yaratmaya yetiyor.
ο Son olarak, Back on Stage okurlarına ve dinleyicilerinize neler söylemek istersiniz?
Bağımsız ve alternatif müziği desteklediğiniz için teşekkür ederim! Yeni sanatçılara ve müziklere hep açık olmanızı, desteğinizi ve sevginizi bol bol göstermenizi dilerim. Bir albüm ortaya çıkarmak gerçekten maddi, manevi çok şey talep ediyor bir sanatçıdan, tüm bunlara değdiğini sizin güzel enerjiniz, paylaşımlarınız, konserlere olan ilginiz sayesinde hissediyoruz. Uzun süredir beni takip eden dinleyicime beni erkenden keşfettikleri, değişen müziklerimde yanımda olup benimle büyüdükleri için sarılıyorum ve yeni tanıştıklarımıza da hoş geldiniz demek istiyorum, dilerim yolculuğun bundan sonrasını birlikte yürürüz, iyi ki varsınız.
Albümü dinlemek için buradan ön kayıt oluşturabilirsin!