Ahmet Yatğın
Elektronik müziğin hisli çocuğu Christian Löffler, yeniden İstanbul’da. 13 Ağustos akşamı Klein Phönix’te sahne alıyor. Bu haberi duyar duymaz eski sahne deneyimlerimden hareketle heyecan verici bir ürperti hissettim. Sahne şovu ve müziğiyle birleştiğinde elektronik müzik severlerin nefis bir sahne deneyimi yaşayacaklarından eminim.
Christian Löffler ile yaptığımız son röportajdan bu yana bir yıl geçti. Löffler, bir yılın sonunda daha enerjik ve üretken bir şekilde sahiden dönüşünü muhteşem kılmışa benziyor. Sizleri daha fazla bekletmeden hemen söyleşimize geçelim. Buyursunlar.
ο Son röportajımızdan bu yana pandemiden dolayı üretemekte konforlu hissetmediğinden bahsetmiştin. Şimdi ne durumdasın?
Şanslıyım ki her şey yoluna girdi. Önümüzdeki haftalarda çalabileceğim yepyeni parçalar ürettiğim için çok heyecanlıyım. Özellikle seyahat etmek ve yeniden seyirciyle buluşmak ilham bulma konusunda inanılmaz faydalı oldu. Herkesle yeniden iletişim halinde olmak muhteşem bir his. Çok özlemişim. Bu kadarını beklemiyordum açıkçası… Artık müziğe dönüştürebileceğim bir sürü deneyim ve yeni fikir sahibiyim.
ο Son yayınladığın Solo parçası çok güzeldi. Ya merak ediyorum, birisi senin müziğini “remix”lemek istediğinde süreç nasıl ilerliyor? Örneğin Solomun son parçanı remixledi, orda işler nasıl başladı, ilerledi?
Öncelikle teşekkür ederim. Aslında Solo parçasına bir remix fikri aklımda yoktu. Solomun benim yaptığım işi en başından beri destekliyordu ve onunla hep çalışmak istemiştim. Birden son parçama remix yapmak ister misin acaba diye sordum ve o da “evet” dedi. Zaten Solo‘nun parça ismine baktıktan sonra Solo (Solomun Remix) başlığı kulağa hoş geliyor
ο 13 Ağustos’ta Klein Phönix’te sahne alacaksın. Aklında nasıl bir şey var, seyircileri ne bekliyor olacak?
Geride bıraktığımız haftaların sonunda çalma yöntemimi değiştirdim. Hala üzerinde çalıştığım birçok parçayı çalabilirim. Ama uzun zamandır çalmadığım klasik parçalarımdan da listeye eklemeyi düşünüyorum açıkçası. Tabii listenin son haline henüz karar vermedim. Spontane gelişecek gibi görünüyor.
Bu gönderiyi Instagram’da gör
ο Peki İstanbul seyircisi nasıl sence?
Çok tutkulu ve sadıklar. İlk gösterilerimde buradan çok mutlu ayrıldım ve güçlü bir bağ kurdum onlarla. Yıllar içinde gelişti bu bağ.
ο Set-up’ın başındayken dinleyicinle bağ kurmak zor oluyor mu?
Duruma göre değişiyor ama ben müzikle olan bağa yoğunlaşıyorum genelde. Bazen de mikrofonu alıp konuştuğum oluyor. Yine de bana en doğrusu müzik vasıtasıyla kurduğum bağ gibi geliyor. Eğer her şey uyum içindeyse, herkes müzikle bağ kurabilmişse, aynı salonda aynı şeyleri hissedip; o enerjiyi ortaya çıkarabiliyoruz. Sanki ben bir frekans gönderiyorum, insanlar onu alıyor ve bana kendi frekanslarını gönderiyor. Açıklaması zor ama bunu hissedebiliyorum ve aslında bu çaldığım müziği de doğrudan etkiliyor.
ο Christian Löffler diyince müziğin yanında akla görsel şovların da geliyor. Görsel ve müzik birlikte muhteşem bir kokteyle benziyor. Ama yani, zor değil mi?
En büyük zorluk aslında daha fazla zamana ihtiyacımın olması. Ben herhangi bir biçimde yaratmayı seviyorum. Bu benim hayatım ve tek yapmak istediğim bu. Müzik yaparken genelde zihnimde bir resim ya da en azından bir renk olur. Yani doğal olarak zaten yaratırken görsel ve müziği birlikte hayal etmiş oluyorum. Sonra yapmam gereken tek şey gerçekten hayal ettiğim şeyi sahneye taşıyabilmek aslında.
ο Seninle tekrar söyleştiğimiz için çok memnunuz Christian. Son olarak dinleyicilerine söylemek istediğin bir şey var mı?
Öncelikle Türk seyircisine şunu söylemek istiyorum, özellikle İstanbul’da en başından beri hiç kesmedikleri destekleri için çok müteşekkirim. İlk geldiğim günü dün gibi hatırlıyorum. Uzun zaman sonra ilk defa evimdeymiş gibi hissetmiştim.