Zeynep TOKER

Taksim’de yer alan, kültür-sanat adına önemli mekanlardan biri olan Atlas 1948 Sineması & Sahnesi yenilenen yüzüyle sanatseverlerle yeniden bir araya geldi. İstanbul Sinema Müzesi ve Atlas Sineması Genel Müdürü Ceyhun Tuzcu, projede ne gibi değişiklikler olduğunu, yakın zamandaki planlarını Back on Stage’e anlattı. Ayrıca Ekim ayından itibaren dünyanın en iyi yönetmenleri arasında kabul edilen bir ismi konu edinen sürpriz bir serginin de yine Atlas 1948 Sineması içerisinde yer alacağını müjdeledi.

ο Atlas Sineması yenilenen yüzüyle 2021 yılında yeniden bizlerle buluştu. Yeni projede ne gibi değişiklikler oldu? Salon kapasitesinde herhangi bir artırma sağlandı mı?

Atlas Sineması’nın İstanbul Sinema Müzesi’nin bir parçası olarak yenilenmiş teknolojik altyapısı ve orijinaline sadık kalınarak restore edilen salonu, artık 500 kişilik bir kapasiteye sahip. Ancak daha geniş bir kapasite planlamasından kaçınılarak festivallerin bir parçası da olan ödül törenleri için, performans sanatlarına kapı açabilmek, sahne sanatlarına da yer verebilmek adına Atlas 1948 Sineması’na bir sahne de eklendi. Bunlarla birlikte gençleşmiş Atlas 1948 sinemamız, 2 geniş locası ve tavan barisolleri ile büyüleyici etkiye de tekrar sahip oldu.

ο 2022 yılı içerisinde Atlas Sineması içerisinde hangi projeler yer alacak? Sinema, tiyatro, festival dışında sanatseverleri bekleyen başka sürprizleriniz olacak mı?

Geçen yıl sinemaların Temmuz ayında açılmasıyla başta İKSV, Fransız Kısa Film Festivali, Suç ve Ceza, Boğaziçi, Diaspora Festivalleri olmak üzeri 30’a yakın Festival, 400 film ile Atlas 1948 Sineması’nda yerini aldı. 2022 yılına ise, Türkiye’de ve dünyada bir ilk olan sinema ve dijital platform iş birliğiyle girdik. En çok izlenen MUBI seçkileri artık her ayın ilk haftasında Atlas 1948 Sineması’nda gösteriliyor. Konu sinema olunca 2 farklı alışkanlığı aynı amaç için bir araya getirdik; MUBI iş birliğimiz çok beğenildi. Her ay aynı zamanda Başka Sinema tematik seçkilerimiz de devam ediyor. Bunun yanında caz, klasik müzik ve klasik Türk müziği konserleri de her ayın bir günü organize ediyoruz. Atlas 1948 yine galaların ve festivallerin merkezi olma kimliğini heyecanla taşıyor, tabii.

 ο Türkiye’nin en geniş kapsamlı sinema müzesi olan İstanbul Sinema Müzesi de Atlas 1948 içerisinde yer alıyor. İlk olarak müzenin oluşturulma sürecinden bahseder misiniz? İçerisinde neleri barındırıyor, sinemaseverlere neler sunmayı hedefliyor?

İstanbul Sinema Müzesi, Türk Sineması’nı onurlandırmak ve dünya sinema tarihine kapsamlı şekilde yer vermek için kuruldu. Başta Torino, Lyon, Amsterdam, Tahran olmak üzere dünya çapında 8 sinema müzesi mevcut. Ancak İstanbul Sinema Müzesi, 3 kolleksiyoner, içlerinde Pathé ve Cinématheque’in bulunduğu birçok enstitüyle birlikte oluşturulmuş – 130 parçalı koleksiyonuyla – dünyanın en iyi ilk 3 sinema müzesi arasına çok hızlı bir giriş yapmış oldu.

200 yıllık mimarisiyle “Müzeler binaları ile anılır konseptinin en iyi örneği. Tavan Freskleri, rönesans etkisinde puttolar, alçı rölyefler, marküteri parkeler ve mermer şömineler ve ihtişamlı girişi ve sütunlarıyla Roma’daki Palazzo Farnese’nin bir örneği niteliğinde.

Müzenin birinci katı günümüz teknolojisi ile donatılmış altyapısı ile arttırılmış gerçeklik odası, dijital Türk Sineması tarihi havuzu, birçok Türk filminde başrol alabileceğiniz yeşil perde, yeşilçam telefonda gibi birçok uygulama mevcut. Burada ziyaretçilerin teknoloji aracılığıyla sinema tarihimiz ile iletişim kurmasını sağlayarak müzenin öğretici ve bilgilendirici misyonunu yerine getiriyoruz.

İkinci kat ise dünya sinema tarihi katı. Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün 10. yıl Nutku’nu kameraya çeken yegâne kamera bu katın baş yapıtı niteliğinde. Aynı zamanda, Türkiye’den 20 uluslararası ödülü olan yönetmenin, dünya sinemasına ait Lumiere kardeşlerin ilk sinematografı, Buster Keaton’un kamerası gibi eşsiz eserler mevcut.

ο Taksim’in eski günlerine dönmesi adına adımlar atılıyor. Yeni konser mekanlarının açılmasının yanı sıra Atatürk Kültür Merkezi, Atlas Sineması gibi yapıların da yenilenmesi bu duruma katkı sağlıyor. Peki bu noktada Atlas Sineması, Taksim’in eskiden olduğu gibi yine eğlencenin, kültür sanatın kalbi olması adına ne gibi adımlar izleyecek? Bu noktada ileriye dönük planlarınız neler?

Öncelikle süreli sergiler akla geliyor. Müzenin üçüncü katında Sanat Galerisi olarak kullandığımız alan mevcut. Önce Cumhuriyet dönemine kadar olan sinematografinin yolculuğu, hemen ardından Kurtuluş Savaşı Kadınları Sergisi, Luis Bunuel’in baş yapıtı Nazarin filmine ait 1958 yılı orijinal fotoğrafları sergisine yer verdik. Mart ayını ise tamamen kadınlara ithaf ettik ve sergi katında 35 kadın sanatçının performanslarını sergilediği bir alan yarattık; Atlas 1948 sinemasında da kadın yönetmenlerin filmlerine özel seçki yaptık. 8 Mart’ta yine aynı konu özelinde, Turhan Yükseler Orkestrası eşiğinde Cemil Demirbakan ve Selen Uçer konseri gerçekleşti. Mayıs itibarıyla, dijital sergi ve Ekim ayından itibaren dünyanın en iyi yönetmenleri arasında kabul edilen bir ismi konu edinen sürpriz bir sergi getiriyoruz. Sözleşmeleri tamamlandı.

 ο Taksim, günümüzde daha çok Orta Doğu popülasyonuna sahip bir yer oldu. Bu noktada, buradaki atmosfere ayak uydurmak adına Atlas 1948’de Arapça açıklamalar vs. görür müyüz?

Atlas 1948 Sineması ve İstanbul Sinema Müzesi ile farklı hedef kitlelere farklı sanat aktiviteleri düzenlemekten büyük keyif alıyoruz. Ancak, bulunduğumuz bölgede söz konusu turist kitlesinin ilgi alanına girmiyoruz. Bizi ziyaret eden sanatsever için gerekli tüm iletişimlerimizi halihazırda yürütüyoruz.

ο Günümüz Türkiye’sinde kültür sanata yapılan yatırımlar sizce nasıl bir cesaret istiyor? Özellikle de içerisinde bulunduğumuz pandemi koşullarını ve onun doğurduğu ekonomik sorunları düşünürsek?

Sanatçının çevre faktörlerinden etkilendiği ve kendi kültüründen beslendiği gerçeği bence yeni bir dönem yarattı. Pandemi, araştırma, kendinle başbaşa kalma, inceleme ve uygulama için fırsat yaratanların dönemi oldu. Pandeminin azalması ile sanatçıların yaratıcılıklarını veya bakış açılarını sergilemek ve çoğunluğa ulaşmak için kullanabilecekleri, bizlerin de sanata olan açlığınızı giderebileceğimiz güzel bir dönem oluyor.

Diğer sorunuza yanıt olarak, bence sanat, cesaret yerine harekete geçme isteğine daha çok ihtiyaç duyuyor. Ya da biz İstanbul Sinema Müzesi olarak sanata öyle bakıyoruz. Çünkü Mart ayını kadınlara ithaf ederken Ocak ayında açık çağrı yaptık ve 200 sanatçı arasından 35’ine performansını sergilemesi için ev sahipliği yapmak istedik. Oluşan gelir tamamen kendilerine kalıyor. Yani aslında buradaki bakış açımız, sanatın gerçekleşmesi için bir adım atmak üzerine kurulu. Binlerce ziyaretçi tarafından takdir edilen harika bir etkileşim ve iletişim oldu.