Zeynep TOKER
zeynep.toker@yellowbos.com
Kısa ve derin hikâyeleriyle metinle grafiğin, illüstrasyonla karikatürün, bir bileşimini ortaya koyan Cem Güventürk ile HOPE Alkazar’da sergilenen ilk kişisel sergisi; “Kendime Ulaşacağım Ama Hangi Yoldan?”ı konuşmak için bir araya geldim. Bu sergi ile ziyaretçilerde nasıl bir duygu ortaya çıkarmak istediğini sorduğumuzda; izleyiciyi doğal bir gerçeklikle rahatsız etmek istiyorum diyen Cem Güventürk, “Renkler, neşeli gibi görünen ama altında çok karanlık bir mesaj da olan, çok komik gibi görünüp hiç düşünmek istemediğimiz bir şeyleri işaret eden dünyalar yaratmaya çalışıyorum.” dedi. Çok daha fazlası röportajımızda seni bekliyor. Keyifli okumalar!
ο İlk kişisel serginiz; “I Will Reach Myself But From Which Way?” – “Kendime Ulaşacağım Ama Hangi Yoldan?” 16 Eylül – 30 Ekim tarihleri arasında HOPE Alkazar’da yer alacak. Öncelikle henr zaman bir sergi açma fikriniz var mıydı? Bu süreç nasıl gelişti onu dinleyebilir miyiz?
Bu uzun süredir aklımda ola bir plandı aslında, çünkü dergi çizerliği yaparken de ben yine tuvale çalışır gibi benzer malzemeler kullanıyordum, bire bir işler üretiyordum. Daima bir sergi planım vardı. Bu süreçte küratörüm Banu Seyhan’la tanıştık ve aslında macera başlamış oldu.
ο Sergide yer alan eserlere baktığımızda gerçekten insana tebessüm ettiren metinler yer alıyor olsa da bir yandan da düşündüren, hatta bu sorgulama, içe dönüş esnasında yer yer “kötü” hissettiren noktalar oluyor. Siz bu sergi ile ziyaretçilerde nasıl bir duygu yaratmayı amaçladınız?
İzleyiciyi doğal bir gerçeklikle rahatsız etmek istiyorum aslında, oksimoron bir durum oluşsun istiyorum bi yandan. Çünkü renkler, neşeli gibi görünen ama altında çok karanlık bir mesaj da olan, çok komik gibi görünüp hiç düşünmek istemediğimiz bir şeyleri işaret eden dünyalar yaratmaya çalışıyorum.
ο Kişisel hayatınızda çok düşünen, yaptıklarını sık sık sorgulayan biri misiniz?
Öyleyim maalesef, maalesef diyorum çünkü zaman zaman bu ‘overthinker’ bi halde de oluyor. Nitekim sanat burda imdadıma yetişiyor ve bana tüm bu düşünme ve sorgulamaları ifade edebildiğim bir alan açıyor.
ο Sanatınız dışında olaylarla, düşüncelerle veya kendinizle yüzleştiğiniz anlarla başa çıkma yönteminiz nasıl oluyor?
Genelde başa çıkamıyorum ve hatta daha da başa çıkılamaz hale getiriyorum (gülüyor). Ama bu benim için dümdüz sığ bir kötü hal durumu değil. Nitekim fazlaca kazandırdıkları da oluyor. O yüzden bunu bazen bir lanet bazen ise bir hediye olarak görüyorum.
ο Serginizin küratörlüğünü Banu Seyhan üstleniyor. Kendisiyle birlikte çalışma süreciniz nasıl gerçekleşti?
Çok sevgili dostum Ali Elmacı vasıtasıyla oldu. Bir dost meclisinde otururken ben sergi fikrimden bahsetmiştim o da beni Banu’yla tanıştırdı. Kısa sürede bir araya geldik ve ne kadar aynı dili konuştuğumuzu fark ettik. Hızlı bir planlamaya işe koyulduk. Oluşan bu kimya ve ortaya çıkan bu güzel iş birliği beni hayli memnun etti.
ο Sergiye ev sahipliği yapan HOPE Alkazar, dışarıdan baktığımızda gerçekten böyle bir serginin yer alması gereken en doğru mekanlardan biri. Bu birliktelik nasıl gelişti? Sizin de en başından beri düşündüğünüz mekanlar arasına HOPE Alkazar mı yer alıyordu?
Evet ilk kez onlarla bu fikri paylaştığımda onların da en az benim kadar heyecanlandığını fark ettiğimde ‘Burası kesinlikle doğru yer.’ demiştim. Bence de serginin işaret ettiği ve söylediği şeylerle örtüşen çok güzel bir denklem ortaya çıktı.
ο “İşlerin gerçek ve samimi olmalarına özen gösteriyorum.” diyorsunuz. Bunu yaparken; çizim aşamasında kişisel duygularınız ve yaşantınız dışında, dış dünyadan, başka insanların yaşanmışlıklarından ne kadar faydalanıyorsunuz?
Genelde sanat zaten bir meydan okuma oluyor ve bu meydan okuma kendinize karşı yaptığınız bir başkaldırı gibi. Eserleri üretirken kendinizle baş başa, onun yanında ve ona karşı gibi duygu kokteyli bir durum oluşuyor. Ben git gelleri seviyorum ve eserleri de güçlendirdiğini düşünüyorum. Sonuçta anlatmak istediğiniz şeyi en doğru şekilde ifade etmek, izleyiciyi de bu anlattığınıza ikna etmek istiyorsunuz. Hayli zor bir aşama gibi görünse de burada ne kadar gerçek olduğunuz ve nerede durduğumuz; sizi ve o yapıta bakan kişinin hislerini direkt şekilde etkiliyor.
ο Farklı disiplinler size ilham oluyor mu? Üretim sürecinizi ve motivasyonunuzu nasıl sürekli kılıyorsunuz?
Alanları, disiplinleri, duyguları ayırt etmeden yaptığım şeyi en iyi şekilde yapmayı hedefliyorum. Her zaman düsturum da bu olmuştur. Bir sanatçı olarak yapmak istediğim şey genelde bir şey söylemek, bir hikaye anlatmak, bir yeri işaret etmektir burada da yapmayı arzuladığım bu oldu diyebilirim. Ben genelde yapıtın beni bir yere götürmesini onun karar ve fikrini de önemseyen ve onun bir sanatçıyım. Bu anlamda sinema, fotoğraf ve müziği çok ilham verici buluyorum ve sıklıkla bu alanlardan besleniyorum
ο İlerleyen dönemlerde farklı sergilerle sanatseverlerle bir araya gelmeyi planlıyor musunuz?
Kendine karşı dürüst olmayı başarabilen ve gerçekliğin rahatsız ediciliğini sevip bunu kabul edebilen herkesin, hem seveceği hem de kendinden birçok şey bulabileceği bir sergi olduğunu düşünüyorum. Üretken bir sanatçıyım diyebilirim o yüzden sık sık belki bir kitapla, belki bir sergiyle sanatseverlerle birlikte olacağız.
ο Son olarak, Back on Stage okurlarına neler söylemek istersiniz?
Çok teşekkür ederim, sergiyi gezmiş olanların ayaklarına sağlık, gezmemiş olanları da bekliyorum, röportajlar olduğunda ben de sergi alanı HOPE Alkazar’da oluyorum umarım denk geliriz ve orada da çalışmalar üzerine konuşabiliriz diyorum. Çok sevgiler.