Zeynep TOKER

Güray Oskay, Tarkan Mumkule, Sezen Köroğlu, Batur Yurtsever ve Hasan Ali Polat’tan oluşan beş kişilik blues-rock grubu Blues Attack, ilk albümü Bringing Down The House ile müzikseverlerle buluştu. Rock & Blues Muse tarafından 2021’in en iyi 20 albümü listesine aday gösterilen albüm, aynı zamanda The Original Blues Brothers Band’in solisti Rob Paparozzi’den de geçer not aldı. Detaylar Back on Stage’de!

ο Bringing Down The House albümünüzün hazırlık süreci nasıl geçti? Albümün kaydı ne kadar sürdü?

Her ne kadar ara sıra kendi müziğimizi yapmak üzerine sohbet etsek de pandemi sebepli ilk kapanmaya kadar bu konuda hiçbir girişimimiz olmamıştı. Canlı müziğe ara verdiğimizde de “Haydi albüm yapalım” diye başlamadık zaten. Bir akşam, bakalım ne çıkacak diye fikirler paylaşırız diye mesajlaştık. Sonrasında o kadar yoğun şekilde fikir yağmaya başladı ki dört haftanın sonunda bitmiş on iki şarkımız vardı. Süreç böyle gelişince, albüm hazırlık süreci diye bir şeyden bahsedemiyoruz anlayacağınız. Sonrasında kısıtlamalar hafifledikçe her fırsatta stüdyoya girip kayıt yapmaya başladık. Gruptaki beşlinin tüm kayıtları üç dört ay içinde toparlandı sanırım.

ο Albümde; Serkan Emre Çiftçi, Özgür Şengül, Göksenin Tuncalı, Bengisu Önal, Pelin Özülkü ve Burak Ocakçı olmak üzere toplam 6 konuk müzisyenle bir araya geldiniz. Bu birliktelik nasıl gerçekleşti? Albüm kayıtları ne kadar sürdü?

Bildiğiniz gibi Blues Attack aslında beş kişilik, gitar ağırlıklı bir grup. Şarkıları düzenlemeye başladığımızda kafamızın içinde oluşan sound, nefesli ve geri vokalleri işaret edince, en yakınımızdaki müzisyen dostlarımıza döndük tabii ki. Serkan (trompet) ve Özgür (saksafon) albümü hedeflediğimiz otantik funk sound’una kavuşturdular. Bengisu, Pelin ve Göksenin harika armonilerle, derinlikli vokaller kaydettiler. Burak’ı çağırmak ise Trucker’s Blues’u yazdığımız an kesinleşmişti. Daha en baştan ortada bir armonika solo istediğimizi biliyorduk. Bu kadar üst düzey müzisyeni konuk alabildiğimiz için çok mutluyuz!

ο Blues, country, funk ve rock gibi türleri arasında geziniyorsunuz. Farklı türleri başarılı bir şekilde birbirleriyle harmanlamanın püf noktasını sorsak nasıl açıklarsınız?

Grubu albüm öncesinden takip edenlere aşina gelecektir bu durum. Cover yaparken de kendimizi hiçbir zaman bir çerçeve ile sınırlamıyorduk. Elbette yaptığımız her şey doğrudan veya ucundan blues’a bağlı ama çaldıklarımızın ortak paydası hepsini bir groove temeline oturtuyor olmamız. Bunu uzun süredir cover’lar ile yapınca, albüme sıra geldiğinde zaten her zaman yaptığımız şeye devam eder bulduk kendimizi.

ο Albümün kapağı kim tarafından tasarlandı?

Kapağı Mehmet Ozman tasarladı. Bihter Büyüközcü’den kapakta yer almasını rica ettik, kırmadı. Bihter’i Fatih Metin Demirkol fotoğrafladı. Yanındaki patlama görselini de Murat Kayran hazırladı.

ο Rob Paparozzi, albümle ilgili çok güzel yorumda bulunmuş. Öncelikle nasıl bir araya geldiğinizi ve dinlettiğinizi merak ediyorum. Sonrasında bu yorum karşısında siz neler hissettiniz?

Rob ile tanışıklığımız on beş sene kadar öncesinde, Güray ve Ali’nin, Blues Brothers Band’in önünde birkaç konserde çaldığı zamandan. Albümü yayınlamadan önce fikirlerini duymak için paylaşmıştık. Bizi çok gururlandıran yorumlar yaptı. Öyle sanıyorum ki bir sonraki albümde bir armonika performansı için de bir rezervasyon sıkıştırmış olduk!

 ο Albümü sınırlı sayıda da olsa basılı olarak yayınlamayı düşünüyor musunuz?

Kesinlikle. Concept Audio ve Rainbow45 Records iş birliği ile ocak ayı içinde 180gr plak formatında piyasada olacak. Detaylar Instagram hesabımız ve web sitemizden takip edilebilir.

ο Blues sizin için ne ifade ediyor? Blues müzisyeni olmak diğer müzik türlerini icra ederken avantaj sağlıyor mu?

Amerikan menşei müzik türlerinin hangisinin tepeye doğru izini sürseniz blues’a çıkıyor. Şart olmamakla birlikte elbette blues’u iyi anlamış olmak, diğer türler için sıkı bir avantaj anlamına geliyor. Hele ki funk, soul, klasik rock gibi blues’la strüktürel ilişkisi süren dallarda.

ο Türkiyedeki blues müzik ortamı hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce hem müzisyenler hem de dinleyiciler açısından yeterli ilgi görüyor mu?

Türkiye’de hep çok iyi blues vardı. Özellikle 90’lardaki canlı müzik ortamını düşünürseniz, ne kadar zengin olduğunu hatırlarsınız. Bir ara ufak bir düşüş olsa da şimdilerde de çokça blues müzisyeni/grubu var. İçinde bulunduğumuz dönemi zayıf kılan şey maalesef canlı müzik mekanlarının sayıca eskisine göre çok çok az oluşu.

ο Önümüzdeki süreçte dinleyicilerinizi neler bekliyor? 

Ocak ayını ne yazık ki yine biraz covid’e takılarak geçirdik. Çok yakında yine kulüp performanslarına dönebileceğiz. Ardından albümü İstanbul hatta Türkiye dışında da insanlara canlı olarak sunabileceğimiz konserler gelecek.