Zeynep TOKER

Utku Çağatay Arslan, Dağhan Erdoğan, Deniz Karadoğan, Orcan Kolankaya ve Tuna Vural’dan oluşan Black Tooth, ülkemizde metal müzik deyince akla gelen ilk gruplardan. 28 Kasım’da %100 Metal konseri kapsamında KüçükÇiftlik Park’ta sahne alacak grubun, uzun zamandır beklenen albümlerinin akıbeti ne oldu, grubun vokali Tuna Vural’dan dinliyoruz.

ο Uzun süredir beklenen bir Black Tooth albümü var. Öncelikle üretime bu kadar ara vermenizdeki sebep neydi? Albüm hazırlıkları başladı mı?

Aslına bakarsanız üretim konusunda hiç sıkıntı yaşayan bir grup değiliz. Sadece ürettiklerini kaydetmek konusunda daha esnek bir zamana ihtiyacımız oluyor. Bir araya geldiğimiz her zaman diliminde yeni bir şeyler üretebiliyoruz. Bunları kimi zaman geri dönmeksizin ardımızda bırakıyoruz, kimi zamansa tekrar çaldığımızda bizi tatmin etmediğini fark ediyoruz. Ancak çoğu zaman kaydetmek için stüdyo ortamına girmediğimiz için şarkılar havada kalıyor. Bu şekilde bekleyen çok fazla parçamız var. Şu güne kadar ürettiklerimizi kaydedip bir kenara koysaydık bir değil, 3-4 albümü çoktan yayınlardık sanırım. 2020 sonu gibi kararlı bir şekilde kayıt altına almak üzere başladığımız 10 – 12 parçalık yeni bir albümü her şeyiyle içimize sinecek şekilde bitirdik ve kaydettik. Ufak tefek teknik bir-iki işi kaldı ve 2022 yılı başında yayınlayacağız. Fazlaca beklettiğimizin farkındayım, ancak şunun bilinmesini isterim; 3. albüm parçaları bile hazır hatta akustik bir albüm için parçalar dahi. Sadece kendi yoğun iş hayatlarımızdan fırsat bulup kaydetmemiz gerekecek ve bunu 2. albümün yayınlanmasının hemen ardından yapacağız.

ο 2022 yılında Avrupa turnesine çıkıyor olacaksınız. Tekrardan yurt dışında turneye çıkacak olmak size neler hissettiriyor? Turneye özel sürprizler olacak mı?

Aslına bakarsanız bu heyecanı yaşamayı özlemişiz. Dedim ya bizim en büyük sorunumuz kendi iş hayatlarımızdan dolayı müziğe vakit ayırmakta yaşadığımız zorluk ve üşengeçlik. Black Tooth daha önce Amerika ve Avrupa’da turneler yaptı. Bunu tekrarlayabilecek kapasitede bir grup ve bu bağlantılara sahip. Ancak bizim yeniden harekete geçmemiz gerekiyordu ki önümüzdeki dönem için turne görüşmelerine başladık. Çünkü yurt dışında çalmak çok keyifli. Sınırlarınızın ötesinde sizi dinleyen insanlar olduğunu görmek, onları tanımak, yeni dinleyiciler kazanmak her zaman güzel ve gurur veren bir duygu. Tabii ki bunu tekrar yaşayacağımız için heyecanlıyız. Sadece müziğin ortak dil olduğu ve milletleri birleştirdiği festival ve konserlerde o kitleyi coşturmak ve onlarla beraber coşmak çok güzel bir his.

ο Grup kadrosunda değişikliklere gidildi. Bu dönemlerde grup içerisinde adaptasyon nasıl sağlanıyor? Bu tarz değişiklikler grubun kimyasını olumsuz olarak etkiliyor mu sizce?

Şöyle ki; şu an grup farklı bir kadroya sahip değil, aksine grup gerçek kurucu kimliğine geri döndü. Grup şu an kurucu orijinal kadrosu ile bir arada. Bu kadro Drink Drive Go To Hell albümünü, Iron Clad ve Brotherhood EP’lerini üreten, Amerika’ya, Avrupa’ya gidip turnelere beraberce imza atmış ana kurucu kadro. Yani grubun karakterini oluşturmuş olan gerçek kişiler. Dolayısı ile şunu açıkça söyleyebilirim ki adaptasyon zorluğu tek kelime ile sıfır. Hatta şu an über bir adaptasyon fazlasına bile sahibiz. Herkes birbirinin gençliğini hatta çocukluğunu dahi biliyor. Bu durum elbette ki grup içi enerjiyi arttırıp, üretime katkı sağlıyor.

Ancak gruplar için de yaşanan değişikliklere ilişkin genç müzisyen arkadaşlara söylemek istediğim bir şeyler var. Öncelikle bilinmesi gereken şudur; grup adı kişilerden farklı yaratılmış yeni bir kimlik gibidir ve o kimliğe saygı duymak zorundasınız. Grubu oluşturan kişiler ne kadar o kimliği oluşturan ana karakterlerse de grup adı her daim devam edecek şekilde kurumsal bir kimlik gibi irdelenmesi gereken önemli bir unsurdur. O kimliğin kendine ait bir karakteri vardır. Elbette ki o kadroyu oluşturanlar karakteristik özelliğe etkinse de grubun gerçek kimliği değiştirilmeye kalkarsa grup çatırdar. Grubunuzu ne kadar kişilerin tekelinden uzaklaştırıp kendi karakteri olmasına özen gösterirseniz grubunuzun ömrü o kadar uzar. Gruba gelen kişi kendi karakterinden çok grubun karakterini ön plana çıkartmalı o karakteri üstünde taşıyabilmelidir. Grup karakteri ile çatışma yaşanırsa bu müziği de etkiler. Kişisel sorunları bir şekilde çözebilirsiniz ancak grup kimliğini taşıyacak kişileri bulmakta zorlanabilirsiniz.

ο Müzik yapıyor olmanız dışında başka mesleklerle de uğraşıyorsunuz. Hem iş temposu hem de müziğe, sahneye nasıl vakit ayırıyorsunuz? Kendi içinizde bir önem sıralaması mevcut mu?

Evet, gruptaki herkesin kendine ait bir mesleği var ve yoğun çalışıyor.  Yani ana işimiz müzik değil, dolayısıyla şunu söyleyebilirim ki; Black Tooth aslında bizler için hayallerimizi yaşadığımız profesyonel düzeye çıkmış bir sosyal faaliyet. Tabii ki kendi iş yoğunluğumuz içerisinde vakit ayırmak zor olabiliyor ancak sağlığımız el verdiği sürece bırakmaya niyetimiz yok. Hayallerimizin peşinden koşmaya devam edeceğiz ve bu vakti bir şekilde yaratacağız. Önem sırasına gelince; size hayallerinizi sunmuş ve sunmaya devam eden bir dosttan uzaklaşabilir misiniz? Ya da onu önemsiz kabul edebilir misiniz?

ο Saints of Enemy‘nin müzik üretim süreci nasıl ilerliyor? Yakın zamanda yeni parçalar dinleyecek miyiz?

Saints of Enemy albüm şarkıları (12 şarkı) bitmiş durumda. Gitar, bass ve davullar komple hazır. Hatta birkaç parçanın sözleri de hazır. Sadece sololar ve vokal kayıtları yapılacak. Ancak şu anda değil. Çünkü grubu oluşturan elemanlar bildiğiniz üzere Oculos ve Black Tooth grubunun elemanları, her iki grup da 2022 başında yeni albümlerini çıkaracağı için öncelik onlarda. Fakat bizim sağımız solumuz belli olmaz pat diye vokalleri kaydedip 2022 yılı başında onu da yayınlayabiliriz.

ο Ankara’daki müzik üretimini, insanların birbirleriyle olan iletişimini daha samimi buluyorum. Sizce de böyle mi? Özellikle rock-metal müzik üretiminde ve dinleyici kitlesinde Ankara ve İstanbul arasında büyük farklılıklar var mı?

Valla şahsi fikrim şehrin üretime farklı bir katkısı yok. Ancak şehrin samimiyetinin gruba itici ekstra katkısı olabilir. Biz de Ankaralı olduğumuz için tabii ki Ankara’da samimiyetimiz, ilişkilerimiz çok daha fazla. Dolayısı ile bizim itici gücümüz de Ankara olabilir. Ancak elbette tek faktör bu değil. Bu işin sırrı önce büyüyüp, doğduğun mahalle/mahalleleri, sonra şehri sonra ise ülkeyi ele geçirebilmekten geçiyor elbet. Ama genel manada bizim için Ankara, İstanbul, İzmir… vs. memleketin her yeri bizim için aynı.

ο 28 Kasım’da %100 Metal konseri kapsamında KüçükÇiftlik Park’ta sahne alacaksınız. Dinleyicilerinizi neler bekliyor?

Dediğim gibi bizim için şehir fark etmiyor. Biz hangi şehir ya da ülkede olursak olalım, karşımızda bulduğumuz bizi izlemeye gelen seyirciye saygı duyar elimizden gelenin en iyisini sunmaya çalışırız. Bizi dinlemeye gelen herkese beklentilerini vermek için sahneye çıkarız. Bizi dinleyen, seven insanlarla beraber eğleniriz. Sahnenin gerçek sahibi her zaman dediğim gibi bizler değil, bizleri izleyen seyircilerdir. Kıvılcımı veren de ateşi körükleyen de hep onlar. Dolayısıyla onlar yönetir biz oynarız. KüçükÇiftlik Park ise İstanbul’daki en özel mekanlardan biri. 28 Kasım akşamı bizden önce Engulfed ve Hellsodomy sahne alacak. Tüm metal müzik tutkunlarının saatlerce headbang yapacağı, metal fırtınası estirmeye hazırlandığımız konser için sabırsızlanıyoruz.