Türkçe sözlü progresif metal türünün güçlü gruplarından Alkera ile yeni albümleri Zamanın Ötesine‘yi konuşmak için bir araya geldik. Alkera isminin anlamını, albüm sürecini ve çok daha fazlasını Back on Stage okurlarına anlattılar. Keyifli okumalar!

ο ALKERA, biraz kelime anlamı, doğum hikayesinden bahsederek başlamak isterim.

Yalçın Hafızoğlu: Alkera, aborjin yerlilerinin düş zamanı demek. Aborijin’ler dünya yaratılmadan önce, evrende tüm canlıların sadece ruh olarak var olduğuna inanıyorlardı. Bu mit “düş zamanı” olarak anlatılıyor. Ruhlar herşeyden önce Alchera’da vardı ve bu ruhlar dünyada vücut bulup, öldükten sonra Alchera’ya, oradan tekrar döngüsel olarak başka bir bedenle buluşmak üzere dünyaya dönüyordu. Hint inanışındaki reankarnasyon gibi bir inanış yani. Ben de mitoloji okumaları yaptığımda bu ismi beğenmiştim. Aslında Alkera ismi orta okul yıllarımda Onur diye bir arkadaşımla keşfettiğimiz bir isimdi. Kendisiyle sonrasında görüşemedik ama Alkera grubumuzun adını oluşturdu. Biz -ch harfi yerine k harfini kullanarak Türkçeleştirdik. 2015 yılında Faruk’la Alkera’yı kurmaya karar verdik. Kendisiyle Liseler Arası Müzik Yarışması’nda tanışmıştık ve çeşitli projelerimiz olmuştu. Çok bir süre geçmeden aramıza Ali katıldı. 2018 yılında o zamanki vokalimiz Berzan ve bas gitaristimiz Erdinç ile birlikte İngilizce sözlü ‘Live in Sin’ EP albümü yayınladık. 2019 yılı bizim için milad oldu diyebiliriz. Aramıza önce bas gitarist olarak Ozan sonra da vokalist olarak Onur katıldı ve nihayetinde Alkera güncel halini almış oldu. Prova süreçleri gerçekten bizi heyecanlandırmıştı. Ozan ve Onur gruba dahil olmasaydı belki de projeyi sonlandıracaktık. Bazen bir şey olacaksa oluyor diye düşünürken pandemi patladı. Bir anda evlere kapandık. Biz de bunu fırsata çevirerek online olarak beste çalışmalarımızı sürdürdük. Artık 5 kişi olmuştuk ve pandemi bizi durduramazdı… 2021 yılında Coexist EP albümünü hemen sonrasında Taş Yuva teklisini yayınladık. Isınma turlarını tamamlayıp bir yandan konser sürecini başlattık diğer yandan da Zamanın Ötesine albümünün çalışmalarına başladık. Bugün ise buradayız.

ο Kelimeler, grupların sinerjileri ile birebir örtüşür. Kimlikteki ad gibidir. Sizin gibi güçlü sert biraz da hassas bir duruşu simgeliyor

Yalçın Hafızoğlu: Bir ‘Düş Zamanı’ varsa eğer ve gidip geliyorsak bu mümkün olabilir. Bunu bilmek zor fakat biz hayalimizdeki müziği yapıyoruz diyebilirim. Yapımcılığını kendimiz üstleniyoruz ve tamamen içimizden geldiği gibi davranıyoruz. Popüler olmak veya ünlü olmak için ödün vermiyoruz. Sadece sevdiğimiz müziği yapıyoruz. Bu bizim için ‘Düş Zamanı’ oluyor. Hayattaki sorunlarımızdan kaçış noktası oluyor. Hatta buraya kaçıp tekrar hayatın sıkıcılığına döndüğümüz ‘yer’ oluyor. Bizim Alkera’mız aslında. Katılıyorum.

ο Hepinizin aslında daha salaş ve rahat hayatları olacağını düşünenlere, böyle kariyerler ve düzgün hayatlarla da albüm, şarkılar yapıları gösterdiniz. Gündüz iş kariyeri sonrasında müzik ama sert ve zor bit türe hizmet etmek kolay olmasa gerek

Faruk Aydın Toksöz: Tam zamanlı müzisyenler için bile kolay olduğunu söyleyemeyiz. İcra etmeye çalıştığımız müzik tarzı son derece yüksek odaklı ve disiplinli çalışmayı gerektiriyor. Özellikle bizim gibi sektörde kalıcı yer edinmek isteyen müzisyenlerin her yeni projede bir öncekinin üzerine üzerine çıkması beklenir. Bu da sürekli gelişim ve sürekli ilerleme gerektiren bir durum. Şimdilik bu konuda fena gitmediğimizi düşünüyoruz. Müziğimiz gelişip olgunlaşırken bireysel olarak da gelişmeyi sürdürüyoruz.

Yalçın Hafızoğlu: Her birimiz multidisipliner tipleriz. Hepimizin iki mesleği var. Farklı mesleki disiplinlerden geliyor olmamız bizim artımız bana kalırsa. Ama hepimizin ortak özelliği çocukluk yaşlarımızdan bu yana müzikle iç içe olmamız. Benim için davul artık bir uzvum gibi. Hayatımın bir parçası. Bunun farkında olarak çalışmaya, üretmeye devam ediyoruz. Ayrıca salaş insanlarla anlasabileceğimi düşünmüyorum. Hazırladığımız albüm gayet çalışkan bir ekibin ürünü. Mix ve mastering sürecini Ertuğrul Gül tamamladı. Kapak tasarımını Özkan Durakoğlu gerçekleştirdi. Klipleri Sarper Karataş ve Emre Avşar, Gökhan Uzay Irmak (woerktheater) ile hazırladık. Fotoğraflarımızı Oğuzhan Üstün çekti. Kliplerin kurgularını Ali yaptı, Ozan sosyal medya içeriklerimizi hazırladı. Herkes bir işin ucundan özveri ile tuttu. Disiplinli bir çalışma olmazsa bu işleri gerçekleştiremeyiz.

 

Bu gönderiyi Instagram’da gör

 

Alkera (@alkeraband)’in paylaştığı bir gönderi

ο Şimdi albüm öncesi çıkan Kan Revan teklisi gündemde. Hem hisli hem de son dönemde cesaret gerektiren sertlikte. Dengeyi oturtmak zorlamadı mı?

Faruk Aydın Toksöz: Pek sayılmaz. Şarkı yazım sürecine başlamadan önce nasıl bir albüm ortaya çıkartmak istediğimizi tartışmış ve bir sonuca varmıştık. Kendi fikirlerimiz dışında müziğimizi şekillendiren bize yön veren herhangi bir dış faktör olmadı (Prodüktör – Plak şirketi yönlendirmesi vb). Dolayısı ile ilk plana sadık kalarak Zamanın Ötesine‘yi tamamladık. Kan Revan da bu plan içinde önemli yer tutan bir şarkı idi.  Beklentimiz ile de son derece örtüşen bir sonuç ortaya çıktı.

ο Söz ve müzik buluşması sonra 5 kişinin bir araya gelip düzenlemesi. Dalgaları aşmak kadar kolay olmasa gerek. Bu kimya uzun yılları aldı mı yoksa ilk günden zaten sonsuz uyumu yakalamış mıydınız?

Faruk Aydın Toksöz: Genellikle tanınmış bir çok grubun ilk albümü – her ne kadar harika olsa da – daha sonraki albümlerine kıyasla sönük kalıyor. Soruda bunun sebebini açıkladınız aslında. Müzisyenlerin birbirlerini tanımaları vakit alıyor. Bizim için de hiç kolay değildi.

Yalçın Hafızoğlu: Kolay değil tabi ki bir de uyum da organik bir yapıda. Zaman içinde o da değişime ve dönüşüme uğruyor. Bazen müzik zevklerimiz farklılaşıyor bazen benzeşiyor. Tam olarak bu harmoni bizim istediğimiz şey aslında. Nihai bir uyuma ulaşmak değil de uyum yakalama süreci bizim istediğimiz. Süreçlerin her zaman daha fazla keyif verdiğini düşünüyorum.

Onur Çobanoğlu: Bu süregelen bir süreç ve yapılan her işle birbirimizi daha iyi tanımaya devam ediyoruz. Sınırları çok geniş bir ekip olduğumuzu düşünüyorum. Albüm öncesi yapılan tüm besteler ve konserler bize albümün ve uzun soluklu bir sürecin ilk sinyallerini vermişti.

ο Pandemi oldu, herkes için zor bir dönemdi ama müzisyenler için çok büyük bir meydan okumaya dönüştü.  Bunun yansımaları yakında yayınlanacak albümde görecek miyiz?

Faruk Aydın Toksöz: Kesinlikle! Aslında bu albümün ilk teklisi neredeyse 2 yıl önce yayınladığımız Taş Yuva idi. Pandemi şartları ve çeşitli başka çevresel etmenler sebebiyle albümü ancak 2024 ortasına doğru yayınlayabiliyoruz. Zamanın Ötesine için pandeminin geciktirdiği albümlerden biri diyebiliriz. Ancak bu uzun bekleyiş bize son derece titiz ve detaylı çalışabilme fırsatı da sundu. Bu sayede son derece içimize sinen şekilde projeyi tamamlayabildik.

Yalçın Hafızoğlu: Ah pandemi… Coexist EP albümünü pandemide yayınladık. Faruk çok güzel özetledi. Zamanın Ötesine albümünü daha erken tamamlamak isterdik.

ο Yeni albümde nasıl içerikler bizi bekliyor. Sosyal konulardaki duyarlılıklarınızı görebilecek miyiz?

Yalçın Hafızoğlu: Bir konsept albüm hazırladık. Bu albümde bir karakter üzerinden, kişinin tüm duygularını yaşayarak arınabileceğini anlatıyoruz. Hikayeyi ve sözleri Onur yazdı. Dinleyiciyi müzikal bir yolculuğa çıkıyoruz, sinematik geliyor bana bu albüm. Dinleyiciyi yolculuğumuzun sonunda zamanın ötesine uğurluyoruz. Bu arınma hali durumu evrensel bir konu. Hem psikolojik hem de sosyolojik bir çözümleme aslında. Ben kendi adıma ‘kör göze parmak’ durumunu sevmediğimi söylemek istiyorum. Bizim yaptığımız müzik de yer yer doğrudan ama genel olarak dolaylı anlatımı tercih ediyor. Gerçek ve sanat arasındaki ince çizgide gidip geliyoruz. Bu sorunun cevabını aslında size sormamız lazım. Albümü dinledikten sonra belki üzerine bir yazı yazmak istersiniz.

Onur Çobanoğlu: Bana göre sanatsal iletişim bir tür itiraftır ve kendi farkındalığından süzülmemiş bir anlatı kurmak da bu yüzden pek mümkün değildir. Bu hikayenin de bizi, dinleyicimize en çıplak halimizle teşhir edeceğini düşünüyorum. Vermek istediğimiz tüm mesajları, yaşatmak istediğimiz duyguları iyisiyle kötüsüyle kendimizden süzerek aktarmaya çalıştık. Bu yüzden Zamanın Ötesi’nde albümünde pek çok duygu deneyimlenecek, sınırlar keşfedilecek ve şu an iyi kötü dediğimiz her şey birleşerek yeniden tek vücut olacak. Belki de kaçmak istediğimiz herşeyden gerçek anlamda kurtulmak için kendince bir düşünsel yapı önerecek ve bunun dinleyicideki karşılığını gözlemleyerek bir yerde kendi samimiyetini de sorgulamış olacak.

Her şey Kum Saati ile başlayacak. Kan Revan ile kendi hatalarımıza sarılarak kötüye teslim olacak, Dilhun ile geçmişe bakacak, Teslimiyet ile ilişkiler yaşayacak ve sevgiyi farklı şekillerde deneyimleyecek, Son Rüya ile olgunlaşmamış duyguları içselleştirecek, Taş Yuva ile terk edilip yalnızlaşacak, Peripeteya ile karmaşa hissi yaşanacak ve dönüşüm başlayacak, Kör Kahin ile bizi bu hale getirdiğine inandıklarımızla hesaplaşacak, Katatoni ile yaşanan acılara hissizleşmeyi öğrenecek ve nihayetinde Zamanın Ötesine ile bütün bunların aslında ayrılmaz ve kaçınılmaz bir bütünün parçaları olduğu tezini deneyimleyeceğiz. Zamanın Ötesine albümünün aktarmak istediği çok şey var ama bunu hemen bugün yapma derdinde de değil.

ο Bireysel üretmek ile birlikte grupla üretmek arasında ne gibi farklılıklar var? Süreçler nasıl değişiyor?

Yalçın Hafızoğlu: Biz bireysel üretirken de aynı ekiple çalışma fırsatını yakalayan şanslı azınlığız. Faruk harika solo işler yapıyor. Davullarını ben çalıyorum. Baslar da Ozan’da. Ozan yeni çalışmasını hazırladı. Yine birlikte bakıyoruz. Onur’un bizden evvel solo çalışmaları zaten vardı… Dostlarımın işlerine çalmaktan keyif alıyorum. Tabi orada patron onlar. Alkera ise kolektif bilincin temsili. Bir uzlaşının sonucu. Alkera da herkesin birbirine çok büyük saygısı var.