Kübra DALMAN

Sahnede olmak yerine seyircisinin arasına karışan tam 65 müzisyen, tekerlekli piyano… Berlin Radyo Korosu, Brahms’ın Alman Requiem’ini Gijs Leeanars’ın şefliğinde bambaşka bir deneyime dönüştürüyor. Dünyanın pek çok yerinde övgüler toplamalarının ardından 29 Haziran’da Zorlu PSM Turkcell sahnesinde olacaklar. Konserin konseptini hazırlayan Jochen Sandig ile konuştuk.

  • Human Requiem adıyla seyircinize nasıl bir ilk izlenim bırakmak istiyorsunuz?

Eserin adıyla, bu parçanın hepimize ait olduğunu ifade etmek istiyorum. New York Times’dan bir gazeteci esere ‘zamanımızın marşı’ demişti. Bence Brahms, Alman Requiem’i yaşayan tüm insanlar için yazdı. Seyircilerimizi kalplerini açmaya ve odanın içindeki herkesle bağlantılı hissetmeye davet ediyoruz. Hepimiz tek, büyük bir aile değil miyiz? Bu özel gösteride tüm duyularımız canlanacak, sadece kulaklarımız değil. Fiziksel bir deneyim olacak, insan toplumunun bir töreni. Bunun parçası olmak bir armağan.

  • Sahne yerine seyircinin arasında olmak nasıl bir his? Konser sırasında bir zorlukla karşılaşıyor musunuz?

Berlin Radyo Korosu’nun Human Requiem’le yaptığı şey bir mucize. Seyirci ile bu kadar yakın olmak müzisyenler için büyük bir zorluk ama bu kadar güzel ve benzersiz bir deneyim yaratan da bu. Koro için uzun bir öğrenme dönemi oldu. Belirli bir mesafeden çalmaya alışkınlardı. Şimdi herkesle aynı mekandalar, göz teması kurmaları bile gerekiyor. Sonuç; sesleri harika, daha nazikçe söylüyorlar ve geleneksel bir konsere göre çok farklı bir konser hissi var.

  • Bu gösteri konserden fazlası. Gerçek bir deneyim. Nasıl ortaya çıktı?

Fikri geliştirmeye başladığımızda, seyirci ile müzisyenleri mümkün olduğunca yaklaştırmak ama bir yandan da özgür bırakmak istedik. Türkiye’de de yapıldığı gibi bir ‘ziyafet’ düzenlemek ve hayatın güzelliklerini faniliğimizle bir topluluk olarak yüzleşirken kutlamayı hayal ettik. Yalnızca 360 derecelik bir konser deneyiminin bu hissi yaşatabileceğini düşündüm. Oldukça kucaklayan bir deneyim ortaya çıktı.

  • İşin arkasında bir hikaye ya da bir esin kaynağı var mı?

Brahms’ın bu Requiem’i oluştururken yazdığı güzel sözleri son derece önemsiyordum. Üstüne fazladan bir hikaye yazmak istedim. Herkesin hemen anlayabileceği model imgeler yaratmaya çalıştım. En iyi öğretmenim, eşim Sasha Waltz. Beraber çalıştığımız müzisyenlerle bir çok müze ve konser alanı açtık ve yaratıcılık anlamında her şeyi ondan öğrendim. En büyük esin kaynaklarım da iki çocuğumuz, bir de hayat ve sevgi elbette.

  • Bu kadar güçlü bir koroyu yönetmek nasıl bir his?

2012’de Human Requiem’i yaratırken Simon Halsey ile çalışıyordum. O zamanlar Berlin Radyo Korosu’nun şefliğini yapıyordu. Oldukça açık fikirliydi. Benimle birlikte heyecanlandı ama bir yandan da ayaklarımızın yere basmasını sağladı. Selefi Gijs Leenars yönetimi ondan devraldı ve o da Human Requiem’i çok seviyor. İkisi de Berlin Radyo Korosu’nu Avrupa’nın en büyük korolarından biri olarak değerlendiriyor ve bu konseri bir şef olarak karşılaşılabilecek en büyük meydan okuma olarak görüyorlar. Bu kadar hareketin içinde her şeyin doğru yerde olmasını sağlamak büyük iş ama ikisi de büyük ustalar.

  • Konserden sonra nasıl geri dönüşler aldınız?

Konserlerin sonunda, alkışlar gelmeden önce genellikle uzun bir sessizlik oluyor. Sanki ortak bir rüyadan uyanmak gibi… Dünyanın her yerinden farklı şehirlerde konserlerden sonra aldığımız tepkiler oldukça etkileyiciydi. Bir çok insan deneyimledikleri en güzel konser olduğunu söyledi. Bazıları hayat değiştirici bir deneyim bile dedi. Bana en dokunan geri dönüş ise bir konserden sonra yaşlı bir adamdan geldi. Bizi dinledikten sonra ölüm korkusundan kurtulduğunu söyledi. Konser sırasında birbirine aşık olan insanlar gördük. Müziğin insanları böyle dönüştürebilmesi beni çok mutlu ediyor. Bu konser çok özgün. Brahm’ın Requiem’ini daha önce hiç böyle deneyimlemediniz. Müzisyenler her zaman kendi kişilikleriyle sahnedeler. Tiyatro sahnesinde bir oyuncu gibi rol yapmıyorlar ama işin özünde teatral bir deneyim var. Keza gösteride seyirci için toplu bir duygusal arınma hissi söz konusu.

  • Gelenleri nasıl bir deneyim bekliyor?

Konserden sonra, bilmeden de olsa bu deneyimi beklediğinizi fark edeceksiniz. Müzik evrensel bir dil. Herkes anlayabilir çünkü ruhun dili. Soru şu, bununla nasıl bir iletişim kurmak isiyoruz? Müziğin amacı ne? Öte yandan, klasik müziğe çok hakim olmayan bir seyirci kitlesine de hitap ediyoruz. Herkes kendinden bir şey buluyor. Mesajımız insanlıkla ilgili; farklı yerlerden geliyor ve farklı yerlere gidiyor olsak da birbirimize aidiz. Hepimiz kardeşiz.