Elif Cemal
Pozitif Live Direktör & Booker
❏ Kaç yıldır müzik sektöründe çalışıyorsunuz?
Yaklaşık 20 yıl.
❏ Müzik sektörüne giriş hikayeniz nasıldı?
Aslında biraz tesadüf oldu. İngiltere’de master yaptım. Üniversiteyi bitirdikten sonra dergilerde müzik yazıları yazıyordum. Ardından kültür sanat editörlüğü yapmaya başladım. O zamanlar Athena ve Duman gibi isimler yeni yeni çıkmıştı onlarla röportajlar yapıyor, kritik yazıları yazıyordum. İstanbul’a döndüğümde NTV’de Gece Gündüz programında işe başladım. Müziğe tutkum çok büyüktü, hayatım konser izleyerek geçti. Kendi kendimi geliştirdim. Programa başlayınca çok fazla Pozitif ve Babylon röportajları yapıyordum. O dönem Mehmet ve Ahmet Uluğ, Cem Yegül, Elif Erdost, Ayşegül Turfan ekibiyle haşır neşir oldum. Röportaja erkenden gidiyordum, röportajdan sonra konsere kadar orada vakit geçiriyordum.
Bir akşam Elif Erdost “Ben bir asistan arıyorum” dedi. 2002’de daha birçok festival yoktu, Pozitif de yeni yeni gelişiyordu. Mehmet Uluğ ile 5 saatlik bir iş görüşmesi yapmıştık ve öyle kabul edildim. İşe başladığımda Pozitif’te bir booking departmanı yoktu. One Love’ın başarısı ve Rock’n Coke’un Pozitif’e geçmesiyle işler büyüdü. Alternatif müzik tarafı açığı vardı aslında ekipte. Genel olarak caz müzik dinleyicisi ağırlıklıydı. O noktada benim katkım oldu. Sanatçılarla yazışmaya başladım, ufaktan PR tarafıyla ilgileniyordum sonra programlama toplantılarına girmeye başladım. Mehmet Uluğ “Seninle birlikte booking departmanı kuralım” dedi. Bu benim en büyük hayalimdi. Galiba ilk Jane Birkin’i ilk book etmiştim. Sonra Efsane Serisi’ni başlattık ve hikayem böyle devam etti. Biz altın günlerini yaşadık. 2012’de alkol firmalarının isimlerini vererek sponsor olamadıkları günlerle sıkıntılar başladı.
❏ Dünyanın dört bir yanında müzik endüstrisine hizmet eden firmaların ilanlarını görmek mümkün. Türkiye’de bu tarz ilanlar görmek pek mümkün olmuyor. Ancak yeni simalar görüyoruz. İşe alımda ilan yerine daha çok etrafa haber vermekle mi ilerliyor?
Aslında bu mutfakta yetiştiğimiz bir sektör. Yurt dışında entertainment business departmanı görebilirsin ama burada yok. Hobinden meslek yapmak gibi burası. Özellikle İngiltere’de çok iş ilanı oluyor. Yanlış hatırlamıyorsam Bengi Ünsal Southbank Center’a bir ilana başvurarak gitmişti. Biz de öyle olamıyor pek. Sebebi müzik sektörünün küçük ve aynı oyuncuların sektörü domine etmesi gibi bir durum var. En önemlisi network, bağlantı. Herkes bildiğini, gördüğünü sağa sola öneriyor. Okullarda gerekli bölümlerin açılması ve sektörden gelen insanların ders vermesiyle işi öğrenip bulmaları kolaylaştı. Bilgi Üniversitesi’nde Kültür Yönetimi bölümü açıldıktan sonra aslında bu iş mutfaktan akademiye dönmüş oldu. Geçenlerde Koç Üniversitesi’nin kariyer günlerinden bizim ekipten birileri vardı. Yani gençlerin ilgisini bu meslek çekiyor. Bize gelen özgeçmişlerin yüzde 90’ı bu bölümlerden mezun. Ama booking’e yönelik bir eğitim programı dünyada yok. Ama çözüm odaklı, konuşkan, sabırlı ve meraklı biriyse booking tarafına doğru gidebiliyor.
❏ Bugün bir gencin müzik sektöründe sizin işinizi yapabilmesi için hangi adımları atması gerekir? Önerileriniz neler?
Küçük bir örnek vereyim. Bizim finans departmanımızda müziğe meraklı olduğunu öğrendiğimiz stajyerimiz vardı Yanıma geldi, Kerem Turgut. Gerçekten çok parlak biriydi. Ve Zorlu PSM’de işe başladı, Murat’la (Abbas) harika işler çıkarmaya başladı. İstediği mesleğe ulaşabilmek için o bir yolunu buldu ve başardı. Bu tip örnekler epey var. Şimdi bunu yapın diyebileceğim bir şey yok. Çok istekli biriyse yolunu buluyor. Bizim de dikkatimizi çekiyor. Biz işe alamasak bile başka mekanlara öneriyoruz. Kendi aramızda da çözüm üretmeye çalışıyoruz. Runner olursun, kulis görevlisi olursun, getir götür işleri yaparsın bir şekilde kendi yolunu bulursun. İşe büyük küçük bakmamalı. Sosyal medyayla çok yetenekli birçok genç görüyoruz. Müzikle gerçekte haşır neşir olmak gerekiyor.
❏ Müzik endüstrisinde çalışmanın maddi tarafı mı yoksa manevi tarafı mı ağır basıyor? Sizi bu sektörde çalışmaya devam etmek için motive eden şeyler neler?
Kesinlikle manevi. Bu dünyanın her yerinde böyle. Bu sektördeki meslekler çok para kazandıran işler olmuyor her zaman. Konserin sonunda çok para kazandığın olmuyor, bir şekilde kendi kendini döndürüyorsun. Kurların artmasıyla bilet satışları da ortada. Eskiden kâr elde ediliyordu ama verimlilik gitgide azaldı. Maaşlar çok yüksek değil. Booking agent’ler prim ve pazarladıkları sanatçıların üzerinden komisyon alıyorlar. Bazısı inanılmaz para kırıyor… Yorucu ve yıpratan bir iş. Bazen küfrediyorsun ama diğer yandan adrenalin hissi var. Konserin dolu olduğunu görünce çok mutlu oluyorsun.
❏ Bugün bir gencin müzik sektöründe sizin işinizi yapabilmesi için hangi adımları atması gerekir? Önerileriniz neler?
Çok müzik dinlemesi gerek. Yanlış anlamasınlar ama yeni jenerasyonun müziği evire çevire dinlediğini düşünmüyorum. Biraz daha derine inmek, okumak, her şeyi dinlemek gerek. Eleştiri çok önemli, dikkate almak lazım. Programlamada olacaksa her şeye açık olması gerek. Sadece yeni çıkan müzikleri değil, müzisyenlerin geçmişlerini araştırmak gerek. Günümüzde şartlar zor ama gidebildikleri kadar konsere gitmeleri gerek, yerli ya da yabancı ayırt etmeksizin. Gidemiyorsa YouTube’tan izlemek, takip etmek gerek. Çok istekliyse doğru kişilere ulaşıp derdini anlatabilir. Kolay pes etmemek lazım.