Zeynep TOKER
zeynep.toker@yellowbos.com

Cem Yenel‘in Gitmicem isimli şarkısı henüz çıkmadan önce sosyal medya platformlarında fenomen oldu. Daha sonra şarkının yayınlanmasından hemen sonra yurt dışında müzik çalışmaları yapmak için Londra’ya giden Cem Yenel, Warner Music Türkiye‘nin yurt dışı çalışmaları kapsamında Warner Music’in Londra merkezini ziyaret ederek Londra’daki prodüktörler ile şarkılar yazıp, besteledi. “Sosyal medya olmasaydı, Cem Yenel nasıl bir yol izlerdi?” temalı röportaj sorularımızı yanıtlayan müzisyen, “Sosyal medyayı seviyorum çünkü dinleyicimle iletişimim için çok dinamik bir alan sağlıyor ama hiçbir mecraya bağımlı değilim.” dedi.

ο Gitmicem isimli şarkınızın tanıtımı için hazırlanan 20 saniyelik bölümün paylaşılması üzerine, sosyal medya kullanıcıları tarafından 24 saat içinde 12 bin video çekildi. Peki sosyal medya olmasaydı Cem Yenel müziğini kitlelere nasıl duyururdu?

Sosyal medyayı seviyorum çünkü dinleyicimle iletişimim için çok dinamik bir alan sağlıyor ama hiçbir mecraya bağımlı değilim. Yani sosyal medya olmasaydı da hangi platform üzerinden bu iletişimi sağlayabilirsem bunu yapmaya devam ederdim. Örneğin 90’larda sınırlı sayıda CD’min içine küçük sürprizler bırakıp takipçilerimle mektuplaşmak ya da 2000’lerde gençlik dergilerinde samimi röportajlar vermek beni çok mutlu edebilirdi. Günün sonunda benim için önemli olan tek şey, beni dinlemeyi seven insanlarla iletişimimi koruyabilmek.

ο Günümüzde sanatçıların sosyal medyadaki konumu, paylaşımları vs. orada çizmiş oldukları imaj oldukça önemli. Diyelim ki bundan 20 sene önce bu işi yapıyor olsaydınız kendinizi insanlara nasıl ve hangi yollar aracılığıyla tanıtırdınız? Kendinizi nasıl ifade ederdiniz?

20 sene önce, yani sene 2002’deyiz demek ki. Benim sanırım müzikal olarak en sevdiğim dönem. O zaman web sitemi çok efektif kullanmak isterdim bir kere. Oradan aylık yazılar yazıp, takipçilerime özel bir e-mail hesabı açar onlarla konuşurdum. Televizyonda var olmaya çalışırdım. Beyaz Show’a kesin çıkardım mesela. Çok severek takip ederdim eskiden. Katılabildiğim kadar radyo programına katılır, farklı dinleyici kitleleriyle bir araya gelirdim.

ο “Kariyerimi hem Türkçe hem de İngilizce şarkılar ile devam ettireceğim.” diyorsunuz. Yine şu an sosyal medyanın etkisiyle yurt dışındaki sanatçılarla, müzisyenlerle ve dinleyicilerle eskiye göre çok daha rahat iletişim kuruyoruz. Eskiden olsa, o şartlar içerisinde de Londra’ya gidip müzik yapma cesaretinde bulunabilir miydiniz?

Kesinlikle. Çünkü aslında Londra’ya gidişimin sosyal medyayla çok bir ilgisi yok. Evet, sosyal medya sayesinde çalışacağım prodüktörlerin kim olduğunu, nasıl işler yaptıklarını daha rahatlıkla araştırıp aşina olabildim ama tamamıyla plak şirketimin bana ve şarkılarıma inancı bu geziye vesile oldu. Hatta belki sosyal medya olmasa her şey daha eğlenceli olurdu çünkü daha az şey bilerek giderdim.

ο Sizce günümüzdeki müzisyenlerin ve geçmişteki müzisyenlerin dönemin şartları açısından avantajları ve dezavantajları neler? Hangi zaman yer alıyor olmak isterdiniz? Geçmişte mi yoksa şu anda mı?

Şu anda prodüksiyon anlamında daha fazla eşitlik var. Tabii ki hala tüm şartlar eşit değil ama artık bir bilgisayar, bir ses kartı ve mikrofonla son derece gelişmiş prodüksiyonlar yapılabiliyor. Bir de tabii paylaşmak daha kolay, birçok aracı ortadan kalktı sosyal medya sayesinde. Ama bence en büyük sorun materyalin çokluğu. Çok fazla odak var artık ve insanların kendi sevdikleri şeyi bulabilmeleri de işin iyi olması dışında şansa dayalı birçok başka faktöre dayanıyor. Maymun iştahlı bir cevap olabilir ama ben her dönemde olmayı çok isterdim. Her dönemin platformlarını ve müzik kanallarını çok merak ederim hep. Keşke hem plağım olabilse, hem sayfalarca albüm kitapçıkları hazırlasam hem de Spotify’a kimsenin görmediği canvas’lar hazırlasam. Hepsi çok ilgimi çekiyor.

ο Dijital dinleme platformlarının da etkisiyle müzik artık çok çabuk tüketilen ve aynı zamanda üretilen bir şey oldu. Bu konuda hakkında sizin fikirleriniz nedir? Eskiden ağırlıklı olarak albümler yayınlanırdı ve dinleyiciler oradaki şarkıları uzunca bir süre sindirerek dinlerlerdi. Sizce bu durum çok daha kıymetli değil mi? Şu anda her şeyin bu kadar çok çabuk tüketilmesi sizi korkutmuyor mu?

Evet, artık dinleyicinin dikkatini çekmek daha zor belki. Şarkıların insanlarla evlenmesi daha zor çünkü çok fazla flört imkanı var her yerde. Ama en çok inandığım belki de en çok inanmak istediğim şey doğru şarkının insanları bir şekilde bulduğu. Ama geç ama erken ama hızlı ama yavaş. Evet albüm çok kıymetli, insanların saatlerini vererek şarkıları içselleştirmesi çok özel. Ama dedim ya her dönemi tatmayı çok isterdim. Bu dönemde olmayı da çok seviyorum. Hep vardır işte X star şimdi çıksa yapamazdı o dönem yaptı falan… Bence bu iş tamamen gözdeki ateşle alakalı. Bu işi gerçekten isteyen biri okuyorsa demek istediğimi çok iyi anlayacaktır, çok güçlü bir his bu. O dönem parlamış olan bu dönemde parlardı bir yolunu bulup. Çünkü yollar geçici ama ışık kalıcı. O yüzden korkmak çok uzak bir kelime. Çok yeniyim daha, söylediğim her şey tamamen hissiyattan ibaret tabii ama bunların hiçbiri korkutmuyor aksine heyecanlandırıyor.