Çağatay Yılmaz
Türkçe rock’ın taze seslere ihtiyacı varken, geçen yıl art arda gelen teklilerle karşıladılar. Rock sound’larıyla, tiyatroculuktan gelme sohbetli sahneleriyle ve üzerine düşünecek şarkı sözleriyle dikkat çekiyor grup. Adı da şahsına münhasır; YaDa. Grupta oyunculuk kariyeriyle tanıdığımız Tuğrul Tülek’in yanı sıra Özgehan Özturan, Can Şıkyıldız ve Aykut Akdere de var. Albüm kayıtlarını yeni bitiren grubu ve yapmak istediklerini grubun vokali Tülek’ten dinledik…
❏ Grubun adından bahsederken özgürlüğe ve ‘olasılıkların sonsuzluğuna’ vurgu yapıyorsunuz. Bunlar size ne ifade ediyor?
Yaş ilerledikçe size öğretilen ya da dayatılan yaşam biçimini gözden geçirdiğinizde özgür iradenin hiçe sayıldığı, bireysel farklılıkların görmezden gelindiği bir düzende olduğunuzu anlıyorsunuz. Burada seçtiğiniz yol sizi ya diğerlerinden ayırıp, yegane bir karaktere dönüştürüyor ya da o ‘onaylanmış’ güruhun bir parçası olup herhangi birine. Her ikisini de seviyoruz… Ötekileştirmemiz istenen her zümreyi sevgiyle kucaklamayı öğrendiğimde özgürleştim.
❏ Rock sound’larını parçalarınızda sıkça duyuyoruz. Bu türün artık öldüğü iddia edilen bir dönemdeyiz, bizim de incelediğimiz bir yazımız olmuştu. Siz ne dersiniz?
Evet o yazıyı hatırlıyorum. Yola çıktığımızda dinlemeyi sevdiğimiz o klasik rock gruplarının yolundan gitmeyi ve ‘garage band’ özelliğini barındırmayı çok istedik. O kafada ilerlemeye de devam ediyoruz. Rock müzik festivalleri devam ederken, her yaştan, yabancısından yerlisine rock gruplarının konserleri yok satarken, bu iddianın çok da geçerli olmadığı kanısındayım. Her türde olduğu gibi rock müzik de şekil değiştiriyor, evriliyor ama ölüyor mu? Hiç sanmam.
❏ Durgun Sular daha sakin bir sound’a sahip. İleride daha sakin bir YaDa mı duyacağız?
En başından beri çok sade bir şarkı olmasını istiyordum. Özgehan da melodiyi dinler dinlemez çok güzel bir gitar trafiği buldu. Olabildiğince az süsleyip sözleri öne çıkarmak istedik. YaDa’nın sakinleşmesi gibi bir durum yok, hatta henüz yayınlanmamış şarkılarımızın çoğu epey hareketli ve gürültülü.
❏ Remiks’ler, ‘azyada’ projesi… Parçalarınızı farklı şekillerde söylemek nasıl?
Bir şarkıyı neden tek bir versiyonuyla dinleyelim ya da çalalım ki! O yüzden bu şarkıları deşmek bizi heyecanlandırıyor. Sadece konserde söylediğimiz başkalarına ait birkaç şarkı da. Neredeyse tamamını dönüştürüyoruz. Öyle ki Hande Yener’in Kibir’ini çaldığımızda kimse şarkıyı tanıyamamıştı da sonraki konserlerde şarkının adını söylemek zorunda kalmıştık. (Gülüyor) Eğlenceli bence. Yavaştan sıkıldığımız şarkıları yeniden sevmemizi sağlıyor.
❏ Çok Güzelsin, sinirlerimizi altüst eden olaylara atıf yapan bir şarkı anladığım kadarıyla. Nasıl tepkiler aldı?
Öncelikle klip için üç harika kadına teşekkür etmem gerek: Yönetmenlerimiz Esra Ruşan ile Gizem Kızıl’a ve hem oyunculuk hem de dans yeteneğini bizimle paylaşan Gizem Erdem’e. Şarkıyı çok iyi tamamlayan bir klibe imza attık sayelerinde. İsminden dolayı bir iltifat şarkısı olarak algılanmış olabilir ama şarkı aslında güzel olan şeyleri koruyamamak ve bizim gibi coğrafyalarda güzelliğin lanetli olması üzerine. Bilemiyoruz güzel şeyler söylemeyi, sevdiğimiz şeyleri, kişileri koruyup kollamayı. Hatta ayıplıyoruz öylesini.
❏ Müziğe adım atarken hedefiniz ve amacınız neydi?
Başlarda arkadaşlarla güzel vakit geçirmek dışında bir amaç yoktu. Hepimiz yıllardır tiyatroda birlikte çalıştık. Yılların sohbeti, geyiği, fikri kendi kendine bir şeye dönüşmeye başladı biz de peşinden gidiyoruz. Derdimiz hikayesi olan şarkılar yapmak. Bir ders vermek gibi bir hedefimiz yok. Keyif alıyoruz, şarkılar insanlara ulaştıkça üzerlerindeki etkiyi görmek bizi mutlu ediyor.
❏ Podcast gibi formatlarda kendinizi anlatma gereği duymanızın nedeni ne?
Üretmek ve paylaşmak için size çok özgür bir alan sunuyor. Sadece dinleyici açısından değil, işte böyle röportajlar için de bir kaynak oluyor. Epeydir bir şey yayınlamadık fakat yine hareketlendiririz. Bir de IGTV’miz var, konserlerden ve şarkıların alternatif hallerinden videolar yayınlıyoruz.
❏ Oyunculuk ve müzisyenlik arasında geçişler yapmak sizin için nasıl?
Bir kere yıllardır sahnede olmanın avantajını hissediyoruz hepimiz. Sahnede yabancılık çekmiyoruz. Bir tiyatro oyununa nasıl hazırlanıyorsak öyle hazırlanıyoruz; bol prova, bol tekrar… Tabii başka işlerimiz, bir anda ortaya çıkan projelerimiz var o yüzden çoğu zaman tuhaf saatlerde bir araya geliyoruz. Ama insan sevdiği için neler yapmaz…
❏ Sırada ne var?
Albüm kayıtlarının sonuna geldik. Konsept bir albüm tasarlıyoruz, hikayesi içinde birbirine bağlanan. Evet belki artık eskisi gibi albüm dinleme alışkanlığı yok çoğunluğun ama baştan sona dinlemeyi sevenler de var. Biz istediğimiz gibi bir şey yapalım. Bakalım karşılığı ne olacak, göreceğiz.