❏ Sizce müzik yazarlığı nedir? Daha doğrusu kimdir…
Müzik yazarı; müzik ile ilgili akademik seviyede olmasa bile belirli bir bilgi birikimi olan, gündemi takip eden, kendi beğenilerinden ziyade anlattığı konuyu/sanatçıyı/albümü/konseri
eleştiri sınırları içerisinde objektif bir gözle okuyucuya aktaran kişidir bence.
Müzik yazarı dediğimiz zaman alanında ciddi bir bilgi birikimi olan, ele aldığı konuyla ilgili araştırma yapan, karşılaştırmaları, sunduğu yorumlarla okuyucunun bilgisine genel geçer bilgiler haricinde ekstra bilgi katabilen ve dinlediği/izlediği müziği karşı tarafa doğru şekilde
aktarmaya çalışan kişi olarak da tanımlayabiliriz.
❏ Ülkemizde müzik yazarı ve müzik habercisi/muhabiri arasındaki fark karıştırılıyor mu?
Müzik yazarı ve müzik muhabiri arasında aslında oldukça bariz bir ayrım olmasına rağmen maalesef ülkemizde kendisine gönderilen bülteni imla hatalarına, anlatım bozukluklarına bakmaksızın kopyala–yapıştır yöntemiyle kendisine ayrılan köşeye, bloga taşıyan kişilere de müzik yazarı tanımı yapıldığı oluyor.
Ancak müzik habercisi kendisine sunulan bilgiyi bir yorum eklemeksizin aktarırken müzik yazarının ise elindeki bilgileri ayrı ayrı referans noktaları göstererek, farklı örneklerle şekillendirerek okuyucusuna sunduğunu unutmamak gerekiyor.
❏ Dijital platformların sunduğu imkanlarla herkes kendi deneyim ve düşüncelerini yazabiliyor. Profilinde kendisine istediği unvanı koyabiliyor. Bunun müzik yazarlığı mesleğine etkisi nedir?
Dijital dünyanın gelişmesiyle özellikle yazınsal alandaki diğer mesleklerde olduğu gibi müzik yazarlığı/eleştirmenliğine de etkileri oldu. Şahsen daha önce hiç adını duymadığım, herhangi bir yerde yazılarını okumadığım; ancak müzik bilgisini ve yorumlama şeklini beğendim insanları da bu sayede keşfetmiş oldum.
Tabii ki olumlu olduğu kadar olumsuz tarafları da her durumda olduğu gibi burada da mevcut. Ancak işin bu konuda biraz daha iyi tarafından bakmaya çalışıyorum; zira belirli birkaç isim çevresinde dönen mainstream müzik yazarlığı mevzusuna yeni ve yetenekli isimlerin katılmasını canı gönülden istiyorum.
❏ Sizce müzik yazarları müzisyenler tarafından ciddiye alınıyor mu?
10 yıl müzik gazeteciliği yapan ve üzerine son 10 yıldır da plak şirketi tarafında çalışan biri olarak söyleyebilirim ki birbirimizi ciddiye almak zorundayız. Diğer türlü sektör bulunduğumuz noktada saymaya devam eder, hatta daha da geriye gidebiliriz. Sorunun yanıtına gelirsem; gözlemlediğim kadarıyla yeni gelen nesil, müzik yazarlarının görüşlerine abi ve ablalarından daha çok değer veriyor. Yeri gelince medeni boyutlarda kendi fikirlerini de tartışmaktan kaçınmıyorlar.
Burada önemli olan da bu aslında; karşılıklı saygı sınırı aşılmadan karşılıklı konuşmayı, yeri geldiğinde tartışmayı bilmek.
❏ Türkiye’de müzisyenlerle yazar/ gazetecilerin yakınlığı da dikkat çekiyor. Türkiye’de müziğe dair yazarken objektif olmak mümkün mü?
Bu tamamen kişisel bir durum. Şahsen iş ile arkadaşlığın birbirine karıştırmaması gerektiğini düşünenlerdenim. Konu ne olursa olursun dost yeri geldiğinde acıyı söylemeyi bilmeli. Diğer türlü hem arkadaşınıza, hem dinleyicilerini kötülüğü en başta siz yapmış olursunuz.
❏ Sizce müzik haberciliğinin popüler akımı takip etmesi, yeni isimlere daha az yer verilmesi müzik endüstrisini nasıl etkiliyor?
Yeni isimlerin dijital dünya haricindeki kitlelerle de buluşması açısından tabii ki de hayli etkili oluyor bu durum. Ancak bu durum biraz da yazarın ve mecranın tercihi de. Olay, daha çok tıklanmak mı yoksa haberciliğin ana kurallarından biri olan bilgiyi okuyucuya aktarmak mı?
❏ Müzik yazarlarının yazılarından dolayı müzisyen, organizatör, mekanlar tarafından sözel zorbalığa uğradığı konuşulur. Ambargo konulması, röportaj vermemek gibi… Böyle bir şey söz konusu mu?
Açıkçası ne müzik gazeteciliği yaptığım dönemde başıma böyle bir şey geldi, ne de hali hazırda kendi blog’umu hazırladığım son yıllarda. Bu tarz iddialara da tanık olmadığım ya da çok ciddi bir kanıt önüme sürülmediği sürece yanıt vermekten de hoşlanmıyorum.