❏ Fotoğraf çekmeye ne zaman başladınız? İlk çektiğiniz konser/performans fotoğrafı hangisiydi?
‘Küçük yaşlarda başladım, aile mesleği…’ demeyi çok isterdim. Fakat öyle olmadı. Üniversite 1.sınıf öğrencisiyken bir sinema filminde yapım asistanlığı yapıyordum. Kameraya her zaman çok aşıktım, bu yüzden yanımdan ayırmıyordum. Film süreci boyunca boş olduğum her fırsatta set fotoğrafları çekiyordum. Çektiğim fotoğrafların beğenildiğini ve kullanıldığını görünce çok mutlu oldum. Ama fotoğrafçılığa tam anlamıyla başlamam müzik sayesinde oldu.
Setteki fotoğraf deneyimimden sonra her yerde ve her şeyin fotoğrafını alalade çekmeye başladım. Ta ki o konsere kadar. Bir akşam arkadaşlarım Moda Sahnesi’ne çağırdılar. Kimin konseri olduğunu bile bilmiyordum aslında. Konser mekanlarına fotoğraf makinesi sokmak yasaktır. Ben verecek yerim olmadığı için gizlice soktum, kullanmayı da düşünmüyordum. Sonra sahneye Ceylan Ertem çıktı. Albümünün lansman konseriymiş. Hem gözümün hem kulağımın duyduğu şeye hayretle bakakaldım. Sahnede bir katarsis yaşanıyordu. Kayıtsız kalamadım ve konser fotoğrafçılığına başlama serüvenimde ilk deklanşörü böylece basmış oldum.
❏ Ekipmanlarınız nelerdi? Şimdi hangi ekipmanları kullanıyorsunuz?
Uzunca bir süre Canon 7D kullandım. Şu an bana konser fotoğrafçılığında en iyi performansı verdiğini düşündüğüm Sony A7R2 kullanıyorum.
❏ Müzik fotoğrafçılığı müzik endüstrisinin çok önemli bir kolu. Hatta dünyada müzik türlerine göre uzmanlık alanları ayrılan fotoğrafçılar var. Türkiye’de biraz geri planda kaldığını düşünüyor musunuz?
Bir çok konuda geri planda kalındığını düşünüyorum. Konser fotoğrafçılığı kavramı yeni yeni oluşuyor. Evet konser fotoğrafçıları ya da konser fotoğrafları çekmek isteyenler, fırsat yaratabilenler var. Ama kavramsal olarak hala çok geride. Örneğin bir tıp öğrencisi alan seçip göz doktoru olabilir. Fakat bir fotoğrafçıysanız her an her ortamda telefon, tablet vs farketmez sizden fotoğraf çekmeniz ve iyi sonuç vermeniz beklenir.
Henüz bu bile aşılamamışken, müzik türlerine göre fotoğrafçıların uzmanlık alanlarının ayrılması gerçekten büyük bir lüks olurdu. Ben şöyle dengelemeye çalışıyorum; iyi hissettiğim heyecan duyduğum bir konserden fotoğraf olarak iyi sonuç aldığımı alacağımı biliyorum ve onun için gidiyorum. O verimi kendimden alamayacağımı bildiğim konserlere gitmiyorum.
❏ Çekim günü rutininizi anlatır mısınız? Konser boyunca ve bitince çekime devam ediyor musunuz?
Gün içinde ekipmanlarımı temizlemek, kontrol etmek ve yedeklerimi sağlama almak dışında ekstra bir şey yapmıyorum. Fakat konser başlamadan önce mutlaka konser mekanının sitesine girip ışık sistemleriyle ilgili bilgi edinmeye çalışıyorum.
Daha önce çekim yapmadığım bir alansa, konser başlangıç saatinden en az 2,3 saat önce gidip alanı kontrol ediyorum. Işıkçıyla mutlaka görüşüp anlaşmaya çalışıyorum. Kare sayısı ise değişiyor. Yanımda çok fazla kart oluyor, eğer gözüm doymuyorsa neredeyse bütün kartları dolduruyorum. Ortalama 800 kare mutlaka oluyor. Ama 3,4 bin kare çektiğim konserleri de hatırlıyorum.
❏ Çekerken sizi en heyecanlandıran isim/konser/etkinlik hangisi oldu?
Neredeyse her gün konser fotoğraflıyorum ve hepsinde ilk kez çekiyormuşçasına heyecanlanıyorum. Heyecan bence bu işin olmazsa olmazı. Ama bu yola çıkışımda benim için bir dönüm noktası olan, 43 şehir ve 400’e yakın konserinde fotoğraflarını çektiğim Ceylan Ertem benim için heyecan konusunda en tepede. Harbiye Açık Hava’daki konserinde gerçekten çok heyecanlanmıştım.
❏ Tempolu bir iş, sürekli sahneyi 360 derece geziyorsunuz. Bu kadar çaba gösterirken ıskaladığınızı düşündüğünüz bir kare gördüğünüzde ne hissediyorsunuz?
Çok oldu. Gerçekten insanın sinirleri bozulabiliyor. Örnek vereyim; yarım saat boyunca, sahnenin en yakınında, çekeceğiniz kişinin gitarını havaya kaldırmasını bekliyorsunuz ya da o an ışık oyunu bekliyorsunuz. Sonra olmayınca bari yerimi ve açımı değiştireyim başka bir şey yakalayayım diye uzaklaşıyorsunuz. Ve siz uzaklaşır uzaklaşmaz ışık değişiyor ya da gitar gökyüzüne çıkmış… Vazgeçmek olmaz tabi, gidip bir yarım saat daha beklerim yakalamak için.
❏ Müzisyen izinleriyle nasıl başa çıkıyorsunuz? Karşılaştığınız tuhaf talep ya da kurallar oluyor mu?
Şu ana kadar tuhaf bir kuralla karşılaşmadım. Bazı sanatçılar ilk 3 şarkı kuralı koyuyor. İlk 3 şarkı çekip çıkmanız gerekiyor. Bazı sanatçılar da sahnelerine arkasından ya da üstünden fotoğraf çekilmesini istemiyor. Bunlara saygı duyuyorum.
Kural değil ama tuhaf bir talep geldiği olmuştu. Konser biter bitmez en iyi 4,5 kareyi 10 dakika içinde istiyoruz demişlerdi. Color ve retouch yapmadan fotoğrafları göndermiyorum prensip olarak. Dolayısıyla 1200 kareyi hızlıca seçip, 10 kareye shop yapıp göndermiştim. 10 dakika değil 30 dakika bekletmek zorunda kalmıştım.
❏ Sizce hangi müzik türü daha fotojenik?
Rock, pop ve caz müziğin fotojenik olduğunu düşünüyorum. Tabi çektiğiniz sanatçı ve grubun sahnesi ve enerjisiyle birebir ilintili. Ama rock müzik türünde performans sergileyenlerin beden dili fotoğrafın enerjisini gerçekten arşa çıkarıyor.
❏ Büyük bir arşiviniz olmalı. Nasıl muhafaza ediyorsunuz? Bastırdığınız kareler oluyor mu?
Çok büyük bir arşivim var. Çoğu konserin ham görüntülerine de kıyamadığım için işim çok daha zorlaşıyor. Evimde elimi attığım her yer hard disk. Her konserden 1 kareyi bastırıyorum. Fotoğrafçı kartlarımı ve bastırdığım fotoğraflar için bir köşe yaptım.
❏ Çektiğiniz fotoğraflar arasında doğru kareleri seçme süreniz ne kadar oluyor? Fotoğrafların üzerinde ne kadar çalışıyorsunuz?
İşte bu süre benim için çok önemli. Tanıştığım tüm konser fotoğrafçılarıyla konuştuğumda, çekim sonrası fotoğraflarla haşır neşir olma sürem karşısında hayret ediyorlar. Fotoğraf seçme süreci 30 dakika ile 1 saat arasında değişiyor. Asıl iş bundan sonra başlıyor. Çünkü benim fotoğraflar üzerinde uğraşma sürem minimum 6 saatten başlıyor. Rekorum 28 saat. 123 işlenmiş kare teslim etmiştim.
❏ Sahne çok büyülü bir ortam ancak her müzisyen her performansında yükselemeyebiliyor. Fotojenik olmayan, sahnede hareketsiz duran müzisyenleri çekerken nasıl bir yol izliyorsunuz?
Müzisyenlere el kol, kaş göz yapıp poz verdiren fotoğrafçılar gördüm. Ölsem yapamam. Sadece nabız yoklarım. Yakınlarındaysam uzaklaşmayı denerim. Uzaksam büyük bir enerjiyle ve gülümseyerek fotoğraf çekmeye başlarım. Ama çoğunlukla, iç enerjisi şu an bu ve bunu yansıtmak istiyorsa onu yansıtacak şekilde çekmeliyim diye düşünürüm.
❏ Sizce yerli ve yabancı müzisyenler arasında duruş ve estetik açısından fark var mı?
Maalesef evet. Bolca evet. Ama burada salt müzisyenlerle alakalı bir durum yok. Binlerce kişilik konser alanları, milyon dolarlık prodüksiyon bütçeleri, kusursuz ışık, ses, kıyafet, makyaj, organizasyon… Bu aslında gerçekten ülke ekonomisinin ve dolayısıyla konsere gelen insanların bu uğraşa sağladığı, sağlayabilecekleri parayla alakalı.
❏ Fotoğrafta ışığın önemi malum ancak işin içine sahne ışıklandırması girince neler oluyor? Nelere dikkat etmeniz gerekiyor?
Aslında en önemlisi ışık. Konser fotoğrafı çekmenin 3 zorluğu vardır. Çekeceğiniz objenin devamlı hareket halinde olması, kalabalık içinde insanlarla mücadele ederek çalışmak ve en önemlisi değişken ve yetersiz ışık. Diğer ikisini tecrübeyle halledebilirsiniz. Fakat her tür ışığa göre bazen saniyelik kamera ayarı yapıp öyle çekmeniz gerekebiliyor. Efekt ışıklar bazen koca bir sahneyi masmavi ya da kıpkırmızı yapabiliyor. Ve kontrast oluşturacak hiçbir sarı ya da beyaz ışık yoksa durum vahim.
Güzel bir poz yakaladıysanız saatlerce masada uğraşacaksınız, o da belki kurtarır. Mutlaka ışıkçıyla konuşulmalı anlaşılmalı. Sahne bir anda bembeyaz apaydınlık da olabilir. O durumda hemen sahne önüne gidip müzisyenleri çekmek bence ilk hata. Tam olarak bu ışıkta, mekanın en arkasından, sahneyi ve insanların ters ışıktaki silüetini çekmek daha estetik bir kare oluşturacaktır mesela.
❏ Sanatçılardan size ne gibi yorumlar geliyor? Sizi en mutlu eden hangisi oldu?
Olumsuz yorum almamak için önlem olarak fotoğrafları hep alternatifli gönderiyorum. Mutlaka bir tanesini seviyorlar. Bu nedenle şimdiye kadar iyi yorumlar aldım ama aslında yorumdan çok, gerçekten beğenip kullandıklarını ya da paylaştıklarını gördüğümde mutlu oluyorum.
❏ Seyircilerin fotoğraflarını da çekiyorsunuz arada. Loş bir anda kalabalık içinde dolaşırken sizi durdurup fotoğraf çekmeye yönelten ne oluyor?
Bazen bir bakış, bir gülüş, bir tavır dünyayı değiştirebilir. Ve o an yer yüzünde milyonlarca insanın duygu ve hareket hengamesinden bir parça alıp o geceye dip not bırakmak istiyorsun.
❏ Her an havada olan telefon kameralarının işine etkisi nasıl oluyor?
Çoğu zaman olumsuz. Benden daha çok sanatçının dikkatini dağıttığını ve motivasyonunu kötü etkilediğini düşünüyorum. Ama telefonla o şarkıyı videoya çekmek isterken ekranında benim kameramı görüp sırtıma vurdukları, kenara çekmeye çalıştıkları çok an hatırlıyorum. Nadir anlarda fotoğrafın bir parçası olarak kullandığım ve farklı bir kompozisyon ortaya çıkardığı da olmuştur.
❏ Bunu sormadan olmaz, en çok hangi etkinliğin ve müzisyenin fotoğraflarını çekmek isterdiniz?
Grammy Ödülleri’ni çekmeyi gerçekten çok isterim. Yerli müzisyenlerimizin bir çoğunu çektim ve çekmeye devam ediyorum. Ama fotoğrafını çekmediğim tüm yerli müzisyenlerin fotoğrafını çekmeyi isterim. Özel olarak ise, yaşasaydı Michael Jackson’ın sahnesini çekmek isterdim.
❏ Hiç sergi projeniz var mı? Böyle bir teklif gelse düşünür müsünüz? Müziğe ilgi bu kadar artmışken böyle bir sergi ne güzel olurdu.
Sahne fotoğraflarıyla ilgili iki yıldır üzerine yazıp çizdiğim bir proje var. Bu nedenle böyle bir teklif gelirse kesinlikle düşünürüm. Müzik ve fotoğraf, iki sanatın nasıl birleştiğini görmek isteyenler için güzel olur. Herhalde bir fotoğrafçı için de en büyük haz noktası fotoğraflarının bir çok kişi tarafından incelenmesi, görülmesi, yorumlanmasıdır.
❏ Konser fotoğrafçılığına yeni başlayanlar için ne öneriniz var?
Sadece iyi bir kamera ve iyi bir lensin yeterli olacağını düşünmemelisin. Çekeceğin şeyi gerçekten sevmen lazım. Başlarken sevdiğin bir müziğin, müzisyenin, grubun fotoğrafını çekerek başlarsan çektiğin fotoğraftan haz duyarsın. Alışılmış kuralların ve tarzların peşinden gitmeden, kendi tarzını oluşturmaya çalışmalısın. Ve asıl şimdi başlıyor, teknik ekipmanlarını kendine uygun seçmeli ve farklı lensleri deneyip kendini geliştirmelisin.
❏ Okurlarımız sizi nerelerden takip edebilirler?
Instagram’dan takip edebilirler. @pelinsuduman
Yakın zamanda web sitem açılacak. Tasarımını kendim yapmaya çalıştım, bu nedenle biraz zaman aldı. Çalıştığım konser performans mekanının sosyal medya hesabında da konser fotoğrafları paylaşılıyor. Orayı da takip edebilirler. @dorockxl