Çağatay Yılmaz

2000’li yılların en büyük rock olaylarından biri Evanescence. 2003’te çıkan Fallen albümünden bu yana Amy Lee’nin güçlü sesi ve imza sound’larıyla rock müziğin öncü gruplarından oldular. Ara ara kaybolsalar da yeni projelerle seslerini yeniden yükselttiler. 2017’de Synthesis’le geri döndüler. Hem de ne dönüş! Dünya turnelerine İstanbul’u eklediğinden beri hayranları heyecanlıydı.

Konser alanına gittiğimde kimisi tozlu Evanescence tişörtleri, bileklikleri ve kolyelerini üzerine geçiren her yaştan hayranla karşılaştım. 13 Eylül’de Volkswagen Arena’da gerçekleşen konseri tam 6 bin 200 kişi izledi. Benim için yıllarca dinlediğim grubu izlemek güzeldi ancak izlemeden önce grubun efsanesi Amy Lee’nin sorularımı yanıtlaması bambaşka bir deneyimdi. İşte röportajımız…

❏ Evanescence’ı düşündüğümde aklıma ilk gelen şey lisedeki grubumla yaptığım -ve çok başarısız olduğumuz- Weight of the World cover’ı. Muhtemelen tüm dünyada bizden yüz binlerce vardı. Sizin açınızdan, rock müzik seven gençlere ilham olmak nasıl bir his? Size ilham olan isimler kimlerdi?

Haha! O kadar kötü değildir eminim. Kendimize çok sert davranıyoruz, özellikle sahnedeyken. İnsanların keyfi için yargılamalarına kendimizi açıyoruz. Sahneye çıkacak kadar cesur olmak bile gurur duyulacak bir şey.

Birilerinin müzik yapması için ilham kaynağı olmak onurlandırıcı, çünkü hayran olmak ne demek biliyorum. Nirvana, Bjork, Nine Inch Nails, Tool, Soundgarden, The Smashing Pumpkins, Portishead, Pearl Jam… Gençlik yıllarımda yeni şeyler üreten gruplar beni çok heyecanlandırıyordu. Bunlar bir de koro ve dramatik klasik müzik sevgisiyle birleşince duygusal bir enkaz oldum!

❏ Şarkıların orkestral versiyonlarını yapmak fikri nasıl oluştu?

Her anına bayıldım. David Campbell’le kapsamlı biçimde çalışmak benim için bir hayalin gerçeğe dönmesiydi. Çok yaratıcı, yaptıkları bir şekilde hem beklenmedik hem de çok doğal hissettiriyor. Eski şarkıları canlandırmak, daha büyük ve zamansız bir hale getirmek kalbimi iyileştirdi. O şarkılar için tekrar heyecanlı hissettim.

Her akşam arkamda tam bir orkestrayla çalmak da çok gerçek dışıydı. Etrafınızda gelişen güzel bir filmin içinde olmak gibi, kendinizi o müziğin içinde kaybedebilirsiniz.

Synthesis Live konserleri genellikle seyircilerin oturduğu salonlarda yapılıyor. Rock gruplarının bunu bazen yadırgadığını biliyoruz. Sizin için nasıl bir deneyim?

Başta çok rahatsızdı. Sadece seyircilerin oturması değil, sahnenin tüm hissi çok farklıydı. Alışmak kesinlikle biraz zaman aldı! Birkaç hafta geçtikten sonra iyice alıştık. Sessizliği ve herkesin nefesini tutmasını da görünmez bir enerji gibi kullanmaya başladım. Çılgın bir beklenti hissi, büyük bir notayı tavandan fırlatabilecek cinsten.

❏ Yolda olmak sahne performansınızı etkiliyor mu?

Bu sefer çok uzun değil, bir aylığına turnedeyiz. Bir kısmında ailem de benimle birlikte. Daha önceden çok uzun turneler oldu, bu kesinlikle ne kendim ne grubum ne de sahne performansım için istemediğim bir şey. Sürekli yapmaktansa doğru yapmayı isterim. Şu an çok mutluyuz, grubum ve ekibim büyük bir aile. Birlikte olmayı seviyoruz.

❏ Evanescence’in çıkış yıllarında, kadın bir lead’in olması sıra dışıydı. CoS röportajında da Bring Me to Life‘ın kayıt sürecinde yaşanan zorluklardan bahsetmiştiniz. Müzik dünyasında kadın olmak sizce hala zor mu, benzer zorluklar yaşayan sanatçılara ne tavsiye edersiniz?

Kariyerimin başından beri çok şey değişti. Çoğu rock konserinde sahnedeki tek kadın bendim, sahne arkasında da çok az kadın vardı. Artık böyle değil, kadınlar 2000’lerin başından beri müzik dünyasında çok büyük adımlar attı. Normal sayılandan farklı olanlara karşı çok daha saygılı davranılıyor, tüm bu insanlar da daha çok kabul görüyor.

Rock müziğin bunu savunması gerekmez mi zaten? Kimseden özür dilemeden, utanmadan kendin gibi olmak? Kimsenin seni üzmesine izin vermemek? Buradayız işte! Ait olduğumuz yerdeyiz.

❏ Geri dönüp Fallen gibi albümlere bakmak nasıl hissettiriyor? Değiştirmek istediğiniz ya da keşke yapmasaydık dediğiniz bir şey var mı?

Gurur duyuyorum. Biraz daha yaşayınca, artık bağ kurmadığım şarkılar ve söylemeyeceğim şeyler de var ama genel olarak hepsi benim geçmişim. Fallen albümü hayatımı değiştirdi ve çok minnettarım.

❏ Mayıs ayında SiriusXM’e 2020’de yeni bir albüm olabileceğini söylemiştiniz. Ne bekleyebiliriz? Orkestralı konserlerden sonra grubun ‘kendi haline’ dönmesi nasıl hissettirdi?

Bir süredir yapmadığımız şeylere dönmek iyi hissettiriyor. Parlak Synthesis deneyimiyle
grubun kendi, çiğ haline dönmesi arasındaki farkı seviyoruz. Şarkıları yazmaya başladık. Bu süreçle aradaki konserleri karıştırıp eğleniyoruz, şimdi kimiz yeniden keşfediyoruz ve hepsiyle yeni müziğimizi üretiyoruz.