Esra Gündoğdu

Efe Demiral, bu yılın başında yeni albümü ‘Uyku Pansiyon’u yayınlamıştı. Şarkılarında bizi cazın türlü modlarında gezdirse de, birçok alternatif grup ve sanatçıyla birlikte sahnede görmeye alışık olduğumuz Efe’yle, şehirdeki müzik eksenli alışkanlıklarını konuştuk.

  1. İstanbul’da sahne almayı en sevdiğin mekan?
    Salon! Bi kere enerjisini seviyorum her şeyden öte. Oradaki çalışanların ilgisini çok seviyorum. 2 katlı balkonlu yapısı çok samimi. Sonra, Zorlu PSM Studio mesela, İstanbul’daki en konforlu sahne olabilir.
  1. İstanbul’da dinleyici olmayı en sevdiğin mekan?
    Çok güzel dediğim konserlerin çoğunu Salon’da dinledim.  Ama ‘en’ gibi bir şey de yok, hepsi farklı. Karga’yı seviyorum tabi, ilk sahneye çıkmaya başladığım yerlerden biri. Ev gibidir Karga, orda olmak her zaman güzeldir. Zorlu PSM’nin drama sahnesini beğeniyorum oturmalı konserler için. Babylon’un geniş bi spektrumu var, bence dinleyici için çok konforlu.

3. Konserlerinde çalmayı en sevdiğin şarkın?
‘October’ çalmayı çok seviyorum. İlk albümüm Inside Out’ta da vardı, Uyku Pansiyon’da da var. Şarkının yapısı çok değişken. Soloyken de, grupla da; her çaldığımda farklı bir şey yakalıyorum.

  1. İstanbul’da dinlediğin en iyi konser?
    Küçükçiftlikpark’taki Deep Purple konserine gitmiştim lise 1’de, çok iyi konserdi. St. Vincent’in Salon konserini unutamam, sahneden inip yanıma kadar gelip gitar çalmıştı. Yani, müziğine çok yakın hissetmesem de Liam Gallagher’ın Küçükçiftlikpark’taki konseri çok etkileyiciydi. Müthiş bir gitar soundu vardı. Geçen Mayıs’taki Bill Frisell & Thomas Morgan konseri çok iyiydi.
  1. İstanbul’da dinlemeyi çok istediğin yerli / yabancı müzisyen?
    Şöyle bi ağız tadıyla Eskiz dinlemek isterdim, yıllardır denk gelemedim. Black Keys olabilir. Canlı performanslarının albümleri kadar iyi olacağına eminim. Kings Of Convinience dinlemek isterdim çok iyi bir sahnede. King Krule son zamanlarda çok sevdiğim bi gruptu, onu dinledim. Blur dinlemek çok isterim. Radiohead dinlemek isterdim canlı ama onu yurt dışında dinleriz artık.
  1. İstanbul’da en çok takıldığın mekan?
    Arka Oda’ya, Zor’a gidiyordum eskiden çok fazla. Belfast güzeldir Kadıköy’de. Ara Kafe’yi severim. Gündüzleri parklara giderim, daha sessiz muhitleri severim.
  1. Sence İstanbul’un yükselen alternatif sesleri?
    Çok iyi rock grupları var. Adamlar, Ringo Jets, Al’York; sahne performansları müthiş, onları ayrı bi yere koymak lazım. Eskiden, noise rock yapan gruplardan Hausa vardır mesela, onlar çok iyidir. Jakuzi bence leading artist şu anda alternatif müzik janrasında. Buradaki müzisyenlerin birçoğunun arkadaş olması, herkesin birbirini desteklemesi, aynı zamanda birlikte müzik yapması, fikir alışverişinde bulunmaları, bunlardan bir çıkarımda bulunup kendi müziklerini analiz etmeleri.. Bu alternatif müziği, ya da işte adına ne dersen ne, oradaki zümreyi başka bi yere taşıyor. Mesela birinin davulcusu beni beğeniyor,  biz de şunu yapıyoruz diyor, birlikte bir iş yapıyoruz, sonra o onu ona öneriyor derken, alternatif müzik yaratım süreci interaktif bir şeye dönüşüyor. Alternatif müzik içinde birbirini destekleyen yapılar çok fazla, biraz da gerilla bişey bu aslında. Bana uzak bi janra olarak mesela rap’te de aynı şekilde, collobration yapıyorlar. Bunların hepsi pozitif ivme. Birkaç isimden ziyade birkaç stilden bahsetmek gerekiyor. Birkaç stilde leading isimler var. Rap’te  Baneva son zamanlarda, çok iyi. Keza Ezhel’in sözünü de müziğini de beğeniyorum, çok melodik buluyorum.