Ahmet YATĞIN

Bir şarkı var. Karantina günlerini evde tek başına geçirenlerin duvara karşı mırıldandığı bir şarkı: “Yalnız ölmicem di mi / Böyle sessiz sessiz / Solup gitmicem di mi…” Bu sorularla bizi belki de en büyük iki korkumuzla karşı karşıya bırakan; karamsar bir şarkı… O şarkının sahibi müzisyen Can Güngör şimdi Sular Dar albümüyle karşımızda.

15 şarkıdan oluşan albümde yine ilk albümde olduğu gibi prodüktör/aranjör koltuğunda kendisi oturuyor. Birçok farklı müzikal uca; şarkı yazımı, form, aranjman ve orkestrasyon olarak ulaşma çabasını barındırıyor albüm. Ön çalışmaları, düzenleme ve kayıt süreciyle birlikte 3 yıllık bir süreci kapsıyor. Can Güngör, sorularımızı tıpkı şarkılarındaki gibi samimiyetle yanıtladı.

❏ Yeni albümünüz Sular Dar’ın ismi dikkat çekici. İsminden başlayarak hikayeyi sizden dinleyebilir miyiz?
Albümün temelinde değişme ve kendini aşma duygusu var. Güneşsiz / Sular Dar şarkısında bunu ifade etmeye çalıştım. İnsanın hem kendine hem de koşullarına sıkışma hissinden kurtulmaya çalışması. Kurtuluş, fark edişle başlıyor; sonra yollar, çareler arıyorsun. Bu albüm hem niyetiyle, hem de süreciyle beni epey değiştirmiş oldu. İsteğim sonuçları elde edebilmek için potansiyelimin sınırlarını epey zorladığımı söyleyebilirim.

❏ Sesini Ver şarkısına stop motion bir klip çektiniz. Türkiye’de görmeye pek alışık olmadığımız bu klip nasıl gelişti?
Bu şarkı için, ben en başta başka bir hayal kurmuştum ve başka yönetmen arkadaşlardan fikir toplama yoluna gitmiştim. Fakat ikna olduğum bir fikir çıkmamıştı ve klip işini albümden sonraya bırakmaya karar vermiştim. O sıralarda pandemi patladı ve ben evden albümün son işlerini yürütmeye çalışırken Sony Müzik, Zeynep Aslanoba’yı önerdi bana. İşlerini izlediğimde çok etkilendim ve hemen bir şeyler hayal etmeye başladım. Sonrası çok hızlı gelişti. Fikirsel olarak çok çabuk uzlaştık, birbirimizi doğru anladık ve Zeynep hemen işe koyuldu. Birçok sevdiğimiz animasyon iş de ortak çıktı, zevklerimiz de yakınmış.

Stop-motion çok zahmetli bir teknik ve belirli bir seviyede iş üretebilmek için çok fazla deneyim gerekiyor. Zeynep’in 10-15 dakikalık stop-motion videoları var. Bu teknik için çok uzun süreler bunlar. Zeynep’in eli çok hızlanmış; hem yöntemlerini ve hem de üslubunu çok iyi oturtmuş. Sesini Ver bizi buluşturmuş oldu. Bu şarkının böyle özel bir klibi olduğu için çok şanslı hissediyorum kendimi.

 

Bu gönderiyi Instagram’da gör

 

Can Güngör (@cancangungor)’in paylaştığı bir gönderi ()

❏ Yalnız Ölmek şarkısı ile yalnızlıktan ölmek üzere olanlara bir de sizin şarkınızla vurduğunuz şikayetiyle çok karşılaşıyoruz. Şaka bir yana, sizce bu şarkının büyük kitlelerde karşılık bulmasının sebebi neydi? Böyle bir şey bekliyor muydunuz?
Bir gece stüdyodan eve yürürken dilimden dökülüverdi sözler. O gece sıcağı sıcağına besteyi bitirip, yarı-sarhoş bir halde kaydettiğim halini SoundCloud’a yükledim. Çok ilgi gördü, çok beğenildi. Birçok insan yeniden yorumlarını yaptı filan. Öyle geri dönüşler alınca şarkının çok ilgi görebileceğini hissetmiştim. Yalnızlık insanlığın ortak en güçlü korkularından biri. Herkeste mevcut olan bu korkuyu, doğrudan ve dolaysız ifade ediyor şarkı. ‘Pat’ diye başlıyor hikaye. En vurucu yeri en başta olan filmler gibi sanırım. Baştan avlanıyorsunuz ve gerisine teslim oluyorsunuz.

‘FARK ETTİM Kİ ÇABALIYORUM’

❏ Şarkılardaki sözleri, müziğe uygun hale getirmenin zorlanılan bir konu olduğunu duyuyoruz. Siz sanki bu konuda hiç zorlanmamışsınız gibi, öyle mi? Yoksa bu pürüzsüzlüğü yakalamak için çok mu çabalıyorsunuz?
Bu şekilde algılanmak mutluluk verici. Teşekkürler öncelikle… Söz, beste ve düzenlemeyi bir şarkıyı bütünleyen üç ayrı katman olarak görüyorum. Özel bir gaye yoksa çoğunlukla uyum içinde olmaları gerekiyor. Beste, kelimelerin akmasına müsade etmeli ve düzenleme de atmosfer için doğru zemini oluşturmalı. Çok güzel sözler, kötü bir besteyle heba olabilir. Bu üç ayağın iyi çalışmasına dair ciddi bir hassasiyetim var.

Gerektiğinde çok fazla kendi editörlüğümü yapıyorum. Yüklemlere ve çekimlerine tutulduğum çok oluyor. Bir ifade geniş zamanla iyi tınlarken, diğeri şimdiki zamanla iyi tınlayabiliyor. Genel hissimden ve mesajımdan emin olduktan sonra, rötuş yapar gibi bu detaylarla uğraşmaktan geri durmuyorum. Cevaplarken tekrar fark etmiş oldum ki; evet çabalıyorum. Fakat çabaladıkça yetkinleşip, istediğim sonuca daha kolay ulaşabiliyorum sanırım. Ve her zaman katedecek bir yol olması bu işin zevkini arttırıyor benim için.

❏ Şarkılarınızda bir dinginlik de hissediliyor. Kendinizi bağıra çağıra öfke ve kaygıyla şarkı söylerken hayal edebiliyor musunuz? Öyle sanatçıları dinliyor musunuz?
İnsan sesini enstrüman gibi görmek lazım. Kendi limitleri var, kapasitesi var. Birçok enstrüman kendine uygun iklim olmadıkça güzel tınlamaz. Ben zaman içerisinde sesimin ve ifademin limitlerini bulmaya yaklaştım gibi hissediyorum. Bağırınca güzel tınlamıyorum bence, o yüzden kendime göre kıyafet dikmeye çalışıyorum. Güneşsiz / Sular Dar şarkısında resitatif bir bölüm var. Orada çok zorlandım mesela. Hep çok bağırıyormuşum gibi geliyordu, yabancılaşıyordum kendime.

Sonra kendimce bir kıvam tutturdum gibi hissettim ve bıraktım kurcalamayı. Konfor alanımın dışına çıkmaya da zorluyorum kendimi. Belki henüz keşfetmediğim bambaşka bir yönüm vardır. Denemeyi de bırakmamak lazım. Metal müzikle birlikte müzik aşkını keşfetmiş birisi olarak, yüksek ve sert müziklere ilgim var elbette. Ara ara açıp eskiden dinlediğim şeyleri dinleyip oradaki tansiyondan, gerginlikten ve sertlikten de keyif alıyorum. Müzik beğenim yaptığım müzikten çok çok daha geniş aslında. Özellikle yeni albümle birlikte; ürettiğimle, beğendiğim arasındaki farkı daha kapattığımı söyleyebilirim.

‘TABİİ BOL BOL SIKILIYORUM’

❏ Karantina günleri nasıl geçiyor?
Sosyal medyadan takip ettiğim kadarıyla herkesten çok da farklı geçmiyor günlerim. Çok üretken, verimli günlerim de oluyor; 15 saat uyuduğum günler de. Malum şeyler işte yemek yapmak, bir şeyler izlemek vesaire. Ve tabi bol bol sıkılıyorum da. Yavaş yavaş bisiklete atlayıp stüdyoma gitmeye başladım. Bunun için heyecanlanıyorum. Çünkü esas rutinimi orada benim. Bir şeyler üretmem lazım, davul çalmam lazım. Bana iyi gelen şeyler bunlar.

❏ Konserler ve toplu etkinlikler durduruldu. Sanatçılar ve müzik emekçileri sizce bu kıskaçtan nasıl kurtulabilir?
Sabırlı olmak zorundayız. Sadece bize özel olmayan, bütün dünyayı etkileyen ve çok nadir yaşanan bir dönemi paylaşıyoruz. Birçok müzisyen arkadaşım online konserler vasıtasıyla dinleyenleriyle buluşma alışkanlığını sürdürüyor. Ben de geçenlerde online bir konser yaptım ve çok keyif aldım. Müzik tüketme alışkanlıklarımız normalde olduğundan daha hızlı değişecek belki pandemi etkisiyle. Hayat normale döndüğünde İngiltere’deki online bir konser için bilet alıp izleme alışkanlığını kazanmış oluruz belki, kim bilir. Umutlu olmaya çalışıyorum. Zaten görünen o ki, beklediğimizden daha erken bir zamanda ‘normal’ dediğimiz hayatlarımıza geri dönebileceğiz.

‘YENİ ŞARKILAR YAZMAYA BAŞLADIM’

❏ Yapılan canlı yayınlarda müzik yapan müzisyenlerden çok konuşan, takipçileriyle sohbet eden müzisyenler daha çok izleniyor. Sizce neden?
İnsanların canlı müzik dinlemekten daha çok sosyalleşmeye ihtiyacı var belki de. Birçok insan evlerinde yalnız, bir kısmı da sadece aynı insanları görebiliyor. Muhabbet dinlemek, başka yüzler gelmek iyi geliyordur heralde insanlara. Ben de podcast dinlediğimde benzer bir tatmini yaşıyorum.

❏ Sıradaki planlarınız neler?
2.5-3 yıldır albüme yoğunlaştığım için birçok müzisyen arkadaşımla çalışma zamanı yaratamamıştım. Şimdi yavaş yavaş o çalışmaları yapmaya başladım. Çok heyecanlandığım projeler var içlerinde. Yeni şarkılar yazmaya başladım, eskilerini de derleyip topluyorum yavaştan. Yeni albüm için bir çerçeve oluşturmaya çalışıyorum.

Sular Dar, 15 şarkıdan oluşan bir albüm. Albümü iyi tanıtabilmek için birkaç video klip daha yapmam gerekiyor. Karantina şartlarında ne yapabiliriz diye birkaç arkadaşımla düşünüyoruz. Konserler tekrar başlayabildiğinde bol bol çalmak istiyorum. 3 yıldır grupla konserim olmadı ve o enerjiyi çok özledim. Albüm şarkılarını çaldığımız bir canlı kayıt prodüksiyonu hayal ediyorum. Birçok hayalim var, şartlara göre şekil alıp hepsini yapmak istiyorum.