Abi – kardeş iki kişi, birinin adı Emre birinin Erdi. Instagram‘da, YouTube‘da kimilerine komik, kimilerine avam gelen videolar paylaşıyorlar. Neyse, konumuz bu değil. YouTube‘da 850 bini aşkın aboneleri var, videoları milyonlarca tık alıyor. Instagram‘daki takipçi sayılarıysa 750 bine dayanmış durumda. Her yaptıkları bir olay, içeri girip çıkıyorlar. Popülerliklerinin altında yatan unsurların başında mizahlarıyla beraber gizli bir kahramanları var: Müzik. Bu konudan bahsetmeden önce Instagram müzik ilişkisinin kısa tarihine bir göz atmakta fayda var. Zira sosyal medya ve müzik endüstrisi adeta aşk yaşıyor. Instagram‘ın ilk kurulduğu zamanları hatırlarsınız. Yakın çevreyle birbirinizin, çiçek, böcek, manzara ya da kendinizin bulunduğu fotoğraflarını gördüğünüz cici bir uygulamaydı. Hareket alanınızın sınırları fotoğraflara siyah beyaz bir filtre koymak ya da polaroid efektler ekleyerek ruh halinizi yansıtmaktı. Ne güçlü bir ticari unsurdu, ne ‘kıskananlar çatlasın’ görevi taşıyordu. Ardından video, onaylı mavi tik, hikaye ve resmen ‘ticari hesap’ seçeneğinin gelmesiyle olay bambaşka bir boyut kazandı.

MEVZU DERİN

Eskiden şarkıların tutması için kliplerinin televizyonda oynaması lazımdı. Artık mesele, viral bir videonun arkasında çalması. Bugün YouTube ve SoundCloud gibi sitelerde, vlogger’ların kullandıkları parçaları derleyen içerikler var ve milyonlarca tık alıyorlar. Ama hepimizin duyduğu ancak adını bulamadığı bir parça vardı: Deep Turkish Web müziği. Serkeş, müptezel ve asabi bir tiplemenin komik videosu milyonlarca kez izlendi. Video içeriği herkese hitap etmiyordu ancak arkada çalan müzik izleyeni mıknatıs gibi çekiyor ve hipnotize ediyordu.

Shazam‘layınca hiçbir şey çıkmıyor, SoundHound‘ı deneseniz de fayda yok! El mahkûm, herkes Google‘a Deep Turkish Web müziği yazıyor. Dolayısıyla önünüze 425 binin üzerinde sonuç çıkıyor! Şarkının cover’ları yapıldı. Öyle popüler olmuştu ki notaları çıkarılmış ve piyano, ukulele, gitar gibi enstrümanlara uyarlanmıştı. SoundCloud‘da trap ve pop versiyonları var. Hatta 1 saatlik versiyonları var! YouTube‘da felsefik yorumlar yazılıyor, “Adamlar boşluğun müziğini yapmışlar…” Çok merak ettik, kanalın sahibi Emre ve Erdi Kızgır‘a danışmak için mail attık lakin dönüş alamadık.

Neyse, sizi daha fazla bekletmeyelim. Şarkının adı Esrar Nedir Bilmezdim, sahibi de Soner Civan. 2009’da yüklemiş internete ancak tutmamış. Civan da kendini düğün solistliğine vermiş, damardan ince ince gitmiş. Şarkıdan umudunu kesmiş. Yıllar sonra şarkısı popüler oldu ancak kendisinin daha yeni haberi oluyor! Kendisi konuşmak istemiyor… Ancak kendi adına açılmış bir hayran sitesi ve sosyal medyada hayran sayfası var.

Spotify‘a yüklenen şarkı ilk haftada 20 binin üzerinde dinlendi. Aylık dinleyici sayısı en son baktığımızda 45 binin üzerindeydi. Plak şirketi ve prodüktör olarak da Deep Turkish Music yer alıyor. Anlaşılan Soner Civan şarkının telif haklarını satın almamış… Keza bir videoda kullanılınca da pek önemi kalmıyor. Soner Civan’ın parçasının bir zamanlar bilinmez olması gibi, şimdilik bu viral işinin ne kadar iyi ne kadar kötü olduğu da meçhul. Deep Turkish Web üzerinden gittiğimiz sosyal medya – müzik endüstrisi ilişkisinin başka yönleri de var.

MÜZİĞİN INSTA AŞKI

Görselliğin bu denli ön planda olduğu uygulamanın, reklam dünyasının radarına takılması işten bile değildi. Popüler kültürün en sadık fedaisi sosyal medyanın ticari müzikle kan kardeşi olması kaçınılmazdı. Instagram‘da en çok takipçiye sahip 5 hesabın 4’ü müzisyenlere ait: 146’şar milyon takipçili Ariana Grande ve Selena Gomez‘i, 124 milyon takipçiyle Beyonce ve 114 milyonla Taylor Swift takip ediyor.

Müzik endüstrisinin iskan ettiği platformda istatistikler bununla da sınırlı değil. 800 milyon kullanıcının 350 milyonu en az 10 müzisyen ya da grup takip ediyor. Uluslararası araştırma şirketi Nielsen‘in çalışmasına göre Instagram kullanıcıları müziğe, hesabı olmayanlara göre daha çok ilgi gösteriyor. Yüzde 30 oranında daha fazla müzik dinliyorlar ve dijital streaming platformlarına para harcamaya 2 kat daha fazla eğilimliler.

İNORGANİK HAREKET

Her şeyin en küçük verimine kadar değerlendirildiği günümüz yeni dünya düzeninde yüz milyonlara dayanan kitlelerin potansiyeli de değerlendiriliyor elbette. Halihazırda yüz milyonlara oynayan sanatçıların, artık albüm ya da turnelerini tanıtmak için geleneksel medyayla uğraşmalarına gerek yok. Ne reklam için para harcamalarına ne de ilişki kurmaya ihtiyaçları var. Klişe bir deyim olsa da kendilerini göstermek ‘parmaklarının ucunda.’

Gün boyu ne yaptıklarını hikayelerden paylaşarak ve hatta canlı yayınlar açarak hayranlarını diri tutuyorlar. Anlaşmalı oldukları markaların reklamlarını saniyesi bilmem kaç yüz binlere satılan televizyonlar yerine gönderiler aracılığıyla yapıyorlar. Yeni albümlerinin teaser’larını video olarak koyuyorlar, turnelerini duyuruyorlar. Bunların tümü bilinçli ve inorganik bir harekete tekabül ediyor.

ORGANİK HAREKET

Kendileri için hiçbir kâr gözetmeden açılmış hayran sayfaları da bir papağan görevi görüyor. Oradan bizlerin ‘keşfet’lerine düşüyor ve yayıldıkça yayılıyor. Yanlış anlaşılmasın sakın, bu nimetten yararlananlar sadece Grammy‘li ya da Billboard‘cu yıldızlar değil. Kült isimler, bağımsız sanatçılar, müzik kolektifleri de kitleleriyle buradan iletişim halinde. Amatör şarkıcılar buradan keşfediliyor. Tüm bu olup bitenin içinde en önemli rollerden birini influencer’lar oynuyor.

Açıklamaya başlamadan önce kısaca Columbia Records Başkan Yardımcısı Kathy Baker’ın sözünü geçelim; “Bir influencer, sanatçımızın şarkısını kullandığında, satış ya da indirmelerdeki artışın sebebini anlıyoruz.” Buna somut bir örnek ise Tee Grizzley‘in First Day Out parçası. Ünlü basketbolcu Lebron James bir videosunda mevzu bahis parçaya yer veriyor. Genç rapçi ise bir ayda 500 bin takipçi kazanıyor, parçanın satışları 3’e katlanıyor. Yok artık Lebron James! Lebron James‘in influencer olmadığını söyleyenler olabilir. Ancak 47 milyon takipçiye sahip ve iş birliği içinde olduğu markaların reklamını yapan Lebron bir influencer. Pek de bilinçli olmayan bu sebep-sonuç ilişkisi ise organik.

AKIMLAR VE WALKING DEAD

Bu durum sadece yeni şarkılar için geçerli değil elbette. Unutulmaya yüz tutmuş hatta hiç farkedilmemiş şarkılar, YouTube‘a ya da Instagram‘a eklenen troll bir videoyla şöhrete kavuşabiliyor. Mesela birkaç yıl önceki Instagram Running Man Challenge videolarında 90’lardan My Boo adlı R&B parçası kullanıldı. Sony Records, şarkının satışlarında yüzde 47 artış olduğunu gördü. Acaba challenge olmadan bu parçayı dinlese insanlar, kaç kişi hatırlardı?

1997’de Dame Tu Cosita parçası ise Green Alien Dance akımıyla meşhur oldu. Bir de dirilenler var elbet. Vine’larda thug life akımı vardı, hani şu videonun sonunda laf sokulması ya da sürpriz bir hareket yapılması olayı. Oldskool rap tayfası biliyordur tabii hatta bu parçalar onlar için kutsaldır. Ancak Smoke Weed Everyday ve Still D.R.E. gibi klasiklerin farklı zevklere sahip insanlara yayılması ve yeniden playlist’lere girmesi thug life’la gerçekleşti.

1998’de R. Kelly‘nin ilahi ve R&B karışımı I Believe I Can Fly şarkısı komik düşme ve fırlama videoları dışında neye yarardı? Üstelik 10 yıldan uzun bir süre sonra… Akımlarda kullanılan şarkıların yanı sıra akım yaratan şarkılar da var. Drake‘in One Dance‘i adına yakışır şekilde şık bir dans akımı yaratmıştı. Selfie şarkısıyla kolaj videolarını hangimiz izlemedik ki? Hangimiz Harlem Shake‘le video çekmedik?