Arif Hür
Uzun zamandır İstanbul Gazinosu projesini takip ettiğimiz Hakan Bahar, sürpriz yaptı ve bir tekli yayımladı. Hakan Yıldırım’ın defilesinde seslendirdiği Dört Günlük Bir Şey kısa sürede Spotify‘da binlerce kez dinlendi. Bahar’la teklisi vesilesiyle sohbet ettik.
- Moda editörlüğünden sahnelere geçişiniz nasıl oldu?
Moda ve müzik görkemli sanat dalları. Moda benim için çağdaş bir görünümün öz kültürümüzle harmanlanarak kendi içinde tamamlanmasıdır. Kostümler ve melodiler birbirinden besleniyor. Melodilerin, renklere ve stile vücut verişine tanık oluyorum. Şarkı söylemeye dostlarım ile Kabataş Deli Meyhane’deki buluşmalarımızla adım attım. Mahalle dostlarım İbrahim Kutluay, Onur
Baştürk, meyhane konukları Deniz Marşan, Özgür Masur, Başak Dizer, Aslı Filinta bu dost
meclisindeki kalp buluşmaları herkesi etkiledi.
Bu gönderiyi Instagram’da gör
- Hakan Yıldırım defilesinde şarkı söylemeniz kırılma noktası olmuş…
Hakan Yıldırım bir gün aradı ve “Sana bir şarkı yollayacağım bir dinle” dedi. Dört Günlük Bir Şey şarkısı… “Bu eseri defilemde söyler misin?” dedi. Bu avangart bir teklifti uluslararası kariyer yapmış bir tasarımcının İstanbul defilesinde şarkı söyleyecektim. Düzenlemesini Ozan Çolakoğlu yaptı ve defile sırasında söyledim. Hakan Yıldırım’ın kült moda mimarisi ve müzik, o gece beni yepyeni bir hisle kapladı işte o kırılma noktam oldu.
- İstanbul Gazinosu fikri nasıl gelişti?
Defileyi izleyenler arasında Four Seasons Hotel’inden Serap Akkuş hanımefendi buluştuğumuzda bana “Böyle bir şeyi uzun zamandır görmemiştim” dedi. Ve İstanbul Gazinosu böylece doğdu. Büyük bir orkestrayla sahne aldığımız İstanbul Gazinosu dönemin dekoru, stili ve müzikal duruşuyla farklı kesimlerden dinleyiciyle beni buluşturdu.
- Son dönemde insanların gazino kültürüne artan ilgisini neye bağlıyorsunuz?
1960’lar ve 1970’ler Türkiye tarihinde altın çağlar, yıldızlarının muazzam gazinolarda sahne aldığı zarafetin ve stilin yaşandığı yıllar. İstanbul Gazinosu tüm bu bileşenlerle yeniden yaratılması ve bu inceliklerin dinleyiciyle buluşmasını var olan değerlerin kucaklanması olarak görüyorum. Gazino kültürü alaturka ile alafranganın sentezinin aslında Türkiye toplumunun bir haritası gibi. Modern
Türkiye’yi yeni bir yolculuğa çıkarıyor gazino kültürü. Kendi özdeğeriyle buluşturuyor.
- Gazino kültürüne çok aşinasınız…
Gazino kültürünü incelediğimde alaturkanın alafranga ile sentezine hayran kaldım. Alaturka yaşam kültürünün alafrangayla harmanlanması yeni bir kavram yaratıyor. Doğu ile batı arasındaki bu kavram, stilistik bir köprü kurarak modern ile postmodern bir yolculuğu bize sunuyor.
- Vintage sevginiz ve merakınızdan bahseder misiniz?
Bir moda editörü ve vintagesever olarak ülkemizden ve yurt dışında defile izlemeye gittiğimde vintage merakımın peşine düşerdim. Moda markalarının kampanya fotoğrafları, vintage dergiler, kitaplar ve giysiler, parfüm afişleri, film afişleri toplardım. İstanbul Gazinosu için çalışmaya başladığımda pek çok döküman ve kitaptan faydalandım. O dönemin sahne dekorunu, stilini ve gazino afişlerini inceledim.
- Popülerliğinizin artışını nasıl yorumluyorsunuz?
Şarkı söylemek kalpten geleni paylaşmaktır. Kalbimden geçenle buluştuğumda iyi hissediyorum. Müziğim ve sesim iyi hissettirsin. Yani müzik bizleri birleştiriyor.
Bu gönderiyi Instagram’da gör
- Gelecek hedefleriniz neler?
İlk hedefim gazino ile Türkiye’yi gezmek. Müzik aracılığıyla bu kültürü dinleyicilerle buluşturmaya niyet ediyorum.
- Toplumun geneli sıradan olmayan özgün insanlara yan gözle bakıp yerli yersiz çeşitli eleştiriler getirebiliyor. Sizi eleştirenler oluyor mu?
Sahne sanatlarına olan yakınlığım yolumu müzikle buluşturdu sonra moda editörlüğüyle…
Marie Claire ve Harpers Bazaar dergileri için moda çekimleri yaptım, Paris ve Milano’da
moda haftalarını izledim ve kendi markam Moncher Vintage kurdum. Müzik, moda ve mimarlık gibi disiplinler sahne sanatlarının açılımıdır benim için. Ve hepsiyle ilgileniyorum, yaratıyorum. Yaptığım iş, giydiğim kostümler ve yaşam biçimim tüm bu disiplinlerin harmanlanması ile oluşuyor. Bunun anlaşıldığını ve beğenildiğini görüyorum, mutlu oluyorum.
- Geçen ay yayımlanan ilk teklinizden bahseder misiniz?
Alaturka nağmeleri alafranga sound ile harmanlayarak yorumladığım Dört Günlük Bir Şey sarkısının sözü Sezen Aksu, müziği Cenk Taşkan’a ait. Teklimin prodüktörlüğünü Ozan Çolakoğlu yaptı ve tüm dijital platformlarda yayında. Ayrıca teklimin fotoğrafını Zeynep Üner çekti. Yüksek modayla nostaljiyi, bir dönemin kültürü ve stiliyle bugünü benzersiz bir şekilde bir araya getirdiğimiz ilk teklimin videosunu da Deniz Özgün çekti.