Selin SANLI
Müzisyen Eren Alıcı’nın projesi Evdeki Saat, ‘aromatik’ alternatif müzik yapıyor. Müziğini Karaköy ve Kadıköy sound’undan etkilenerek yaptığını söylüyor. Amatör ruhları olduğunu söylese de müzik işini profesyonel yapabilmek için epey çabalıyor. En son Uzunlar’ın iki versiyonunu yayınladı. İyi de neden iki versiyon? Merak ettik, sorduk. Ayrıca sosyal medyadan yeni şarkısının 17 Temmuz’da yayınlayacağını da duyurdu.
❏ “Yeterince tükettiyseniz yeni parça geliyor” dedin ve son parça Uzunlar iki versiyon halinde yayınladın. İki farklı versiyonunu yayınlamanın sebebi nedir?
Nakaratını 2018’de yazdım. Parçayı tamamlamıştım. Daha sonra olumsuz birkaç geri dönüş alınca baştan yaratmaya karar verdim. Olumsuz görüşlerden çabuk etkilenen birisiyim. Bunun sonucunda ortaya çıktı. Sonra etrafımda kim varsa dinlettim bu iki versiyonu da. Kendi kararsızlığım yetmiyormuş gibi arkadaşlarım da ikiye bölündü bu konuda. İki versiyonun da iki ayrı dinleyici kitlesine hitap ettiğini fark ettim. Bu yüzden plak şirketiyle konuşup ikisini de yayınlamaya karar verdik. Sonucun kötü olduğunu söyleyemem ancak bu sürecin sonucunda kendime bir ders çıkardım. Bundan sonra üretim sürecinde kimseden fikir almayacağım. Kararsızlık süreci inanılmaz yıpratıyor insanı. Şarkı bitmeye yaklaşınca “Bakın şarkı bu” deyip paylaşacağım etrafımdakilerle.
❏ Uzunlar’ın klibinden konuşmak gerekirse hem romantik hem de eğlenceli bir klip izledik. Fikir sana mı aitti?
Aslında fikir üzerine çok düşünmedik. Klişeleri çok sevmiyorum fakat bu parçanın klibinde kesinlikle araba olmalıydı. Bu sebeple kabataslak bir senaryo çıkarıp bodoslama bir çekim yaptık. Bütçemize ve zamanımıza oranla oldukça güzel bir iş çıktı. Ufuk Yılmaz ve Samet Eruzun gayet güzel bir iş çıkardı. İrem Doğan da styling konusunda oldukça yaratıcı fikirlerle geldi. Bundan sonraki kliplerimizde daha deneysel ve sürece yayılmış işler çıkaracağız.
‘RAP ŞARKILARIM VARDI, MAHLASIM EZEL İDİ’
❏ Evdeki Saat müziği nasıl sevdi? Kimleri örnek aldı? Bu yola çıkışından bahsedebilir misin?
Küçükken rap müziğe oldukça ilgiliydim. Rap parçalarım ve kliplerim vardı hatta. Mahlasım Ezel idi 2007-2008 yıllarında. Daha sonra imha edildiler tabii ki. 14 yaşında gitar çalmaya başladım. Doğal olarak klasik Türkçe Rock şarkılarla giriş yaptım. İki sene içinde üretmeye başladım, başarısız parçalardı diyebilirim. Daha sonra üniversite yıllarında bildiğimiz tarzların dışına çıkan müzisyenlerle tanıştım bugün “Üçüncü Yeniler” ismi verilen. Hoşuma gitti ve üretimlerimi bu yöne doğru kaydırmaya başladım. İlk dönemlerde bu müzisyenlerden oldukça fazla ilham aldım. İlk ciddi parçam olan “Biraz Olsun’u” 18 yaşındayken yazdım. Zaten dinleyenler ilham aldığım noktaları anlayacaktır. Daha sonraki süreçte ortaya daha özgün parçalar çıkarmak için çalıştım ve hala çalışıyorum. Bu süreç de yaşadığım sürece bitecek gibi gözükmüyor çünkü kendi soundumu yaratmaya çalışırken keyif alıyorum. Umarım keyif de veriyorumdur.
Bu gönderiyi Instagram’da gör
❏ Birçok kişiden ağza dolanmaya müsait parçalar yayınladığını duyduk. Sözleri yazarken nelere dikkat ediyorsun?
Önceki soruda cevapladığım gibi küçükken çok fazla rap dinledim ve yazmaya çalıştım. O dönemlerde çok fazla dalga geçildi ama iyi ki yapmışım. Çünkü o dönemler uyak-hece anlayışımı geliştirdi. Asla sözlerim çok iyidir şeklinde bir iddiam yok ama fena değil sanırım. Buna bağlı olarak bir parçanın çıkış aşamasında sözleri mırıldanırken otomatik olarak kalıplar canlanıyor aklımda. Ama net bir kalıp yok tabii, o an ne uyuyorsa onu yapmaya çalışıyorum.
‘ÇOK BÜYÜK KİTLELERE HİTAP ETME İSTEĞİM OLMADI’
❏ Günümüzde dinleyicinin dikkatini çekmek biraz daha zorlaşıyor ve kitlen gün geçtikçe artıyor. Bu başarı sayılır. Bunu bağlıyorsun?
Bu biraz hassas bir konu, başarıyı nasıl tanımladığınıza bağlı olarak. Biraz kafa şişireceğim. Benim şahsen başarı anlayışımda bir terazi var. Terazi sistemi diyorum buna. Bu terazinin bir kefesinde popülizm var ötekisinde ise bireysellik var. Benim amacım her zaman işin bireysellik kısmının %51 oranında ağır basmasını sağlamak. %49’da popülizme veriyorum. Bu şekilde hem kendiniz olup hem de güzel bir kitleye hitap edebilirsiniz. Hiçbir zaman istemediğim bir müzikle çok büyük kitlelere hitap etme isteğim olmadı. İşin ucunda gece yastığa başını rahat koymak var çünkü. Bence başarı bu.
❏ Yeni nesil müzisyenlerle bir arada olmanın işlerine ve üretimine ne gibi etkileri var? Ortak projeler gelecek mi?
Diğer müzisyenlerle etkileşim içinde olmak -en azından bende- üreticilik kısmını çok fazla etkilemiyor aslında. Sonuçta eve gelip yine yalnız başınıza çıkarıyorsunuz bir parçayı. Yalnızca tecrübelerin paylaşılması ve güzel arkadaşlıklar her zaman insana iyi geliyor. Bir taraftan da motivasyon kısmı var. İnsanların birbirine destek çıkması oldukça güzel.
❏ Peki aynı çalma listelerinde yer aldığın ‘Üçüncü Yeniler’de dinleyip beğendiğin isimler kimler?
Üçüncü yeniler kavramını herkes apostrof içinde kullanıyor, ben de öyleyim. Böyle denmiş böyle gidecek sanırım. Kendilerini nasıl tanımladıklarını bilmiyorum, çok da umurlarında değil sanırım tıpki diğer müzisyenler gibi. Son 1 aydır feci halde Hedonutopia dinliyorum. Geçen senelerde de denk gelmiştim, ilginç gelmişti hatta alışamamıştım ama şu sıralar çıkamıyorum.
❏ Sosyal medyada fazlasıyla aktifsin. Paylaştığın fotoğraflarda olan açıklamaların, attığın tweet’ler… Bun kadar doğal olmanın sana ne gibi dönüşleri oluyor?
Bazen Twitter’da tartışmalar yaşıyorum. Küfürleştiğim de oluyor insanlarla, kara mizah da yapıyorum. Uzun yıllardır aynı şekilde kullanıyorum ve sanırım bu tavrım değişmeyecek.
❏ Sırada ne var?
Sanırım önümüzde 2-3 şarkılık minik bir EP var. Bahar sonuna kadar çıkabilir. Bundan sonraki asıl amacım da albüm tabii. Büyük bir efor gerektiriyor. Umarım yapabiliriz.
Kötü Zamanlar 17 Temmuz’da sizde pic.twitter.com/0x57R3bxpQ
— Evdeki Saat (@thehomeclocks) June 27, 2020