Çağatay YILMAZ
Plak basımıyla ilgilenen herkesin endişelendiği olay 6 Şubat’ta yaşandı, Kaliforniya’daki Apollo Masters fabrikası yandı. Yerel haberlere yansıyanlara göre, üç saatten uzun süren yangın 80’den fazla itfaiyecinin çalışmasıyla ancak kontrol altına alınabildi. Neyse ki can kaybı veya yaralanan olmadı.
Bu yangının endüstri için önemiyse, fabrikanın plak üretiminde kullanılan disklerin dünya üzerindeki iki sağlayıcısından biri olmasıydı. Farklı kaynaklara göre, Kaliforniya’daki fabrika, plak üretiminde kullanılan ‘lacquer’ (lake) tabakalarının yüzde 70 ila 85’ini tek başına karşılıyordu. Şu an yalnızca Japonya’daki MDC şirketi kaldı. Bu da plak üretimini sıkıntıya düşürebilir. Tam da plağın dönüşünden bahsettiğimiz dönemde, sektör için şanssızlık.
Apollo Masters’ın kaybedilmesi, plak kesiminden satışına birçok noktayı etkileyecek gibi gözüküyor. Zira üretimde kullandığı formüller de ticari kaygılarla gizli tutuluyor. Bu gizlilik, cevabını kimsenin açıkça veremediği “Bu fabrikalardan dünyada neden sadece iki tane vardı ki?” sorusunun da yegane cevabı gibi gözüküyor. Ancak neyse ki, sektör bu etkiyi yakın zamanda hissetmeyecek zira sektörde hammadde depolama alışkanlığı yaygın. Rolling Stone’a konuşan plak şirketi Welcome to 1979’un ortağı Yoli Mara da onlardan, en az birkaç ay yetecek kadar stoklarının olduğunu söylüyor. Şimdilik üretimden kısmak gibi bir planları da yok ama kalite kontrolünü etkileyebilecek kısıtlamalar gündemlerinde.
Discogs’a adını vermeden konuşan bir başka şirket yöneticisi de bu yıl satışa sunulacak plakların büyük kısmının halihazırda basıldığını, bu nedenle yangının kısa vadede çok etkili olmayacağını söylüyor. Ancak orta ve uzun vadede, özellikle Apollo’yu tek tedarikçisi olarak kullanan şirketlerin büyük sıkıntılar yaşayabileceği görüşünde. Olası problemler hızlıca çözülemezse fiyatlar plakseverlerin aleyhinde değişecek gibi.
Bu gönderiyi Instagram’da gör
TÜRKİYE’DEKİ DURUM
Ülkemizdeki durumu, özellikle de plakseverlere doğrudan etkisini merak ediyorum. Telefonun diğer ucunda önce Rainbow45 mağazasının satış danışmanı Selim Kalkandelen, sonrasındaysa Opus3a çalışanı Kerim Selçuk var. Kurumsal şirketlerden görüş almayı denediğimde, bürokrasi bariyerini geçemiyorum. Selim Kalkandelen, plak satışlarında çok büyük bir etkilenme yaşanmayacağı kanaatinde. Asıl olarak yangında kaybedilen arşive dikkat çekiyor. “Orada farklı firmaların arşivleri de vardı, dönem dönem re-mastered olarak dinleyiciyle buluşturuluyordu. Haberlerden anlaşıldığı kadarıyla o arşiv de kaybedildi. Şimdi bazı albümlerin yeni baskıları gelmeyebilir” diyor. Ayrıca, MDC ve Apollo’nun alanlarındaki rakipsizliğiniyse “işlerini çok titizlikle yapmaları”na bağlıyor. Fiyatların da çok değişmeyeceği görüşünde.
Bu gönderiyi Instagram’da gör
Kerim Selçuk da yangının sonuçları konusunda iyimser gözüküyor. “Evet, bu konuda birçok yerde konuşuluyor ama kısa sürede bir şekilde kayıpları yerine koyabilecektir diye düşünüyorum” diyor. Türkiye’de üretim yapılsa da kalıpların yurt dışından gelmesi nedeniyle, az da olsa etkilenme yaşanacağını söylüyor. Üretimin bu iki tesisin elinde olması nedeniyle, “Yurt dışındaki plakçılar ne yaşıyorsa biz de yaşayacağız” diyor. Fiyatlarınsa değişen arz talep dengesi nedeniyle artabileceğini söylüyor, “Kullanılan malzemeler daha az üretilecekse, maliyetler de ona göre değişecektir. Bu mağaza fiyatlarını da etkiler” diyor.
BİRİNİN KRİZİ BİRİNİN FIRSATI
Apollo’nun 1936’da Audio Devices adıyla başladığı hayatı nasıl sürecek, şimdilik bir bilgi yok. Şirket, internet sitelerindeki “geleceğimizden şu an emin değiliz, bu zor zamanı atlatmak için seçeneklerimizi değerlendiriyoruz” metni dışında bir açıklama yapmadı. Discogs gibi mecralara yansıyan kulis dedikodularına göreyse, fabrikanın tekrar açılması pek mümkün gözükmüyor. Taşınmasının da büyük maliyet nedeniyle mantıksız olacağı söyleniyor.
Apollo’nun öncülüğündeki ‘standart’ yöntem gerçekten sıkıntılı duruma düşecekse, bu hem alternatif yöntemlerle üretenlere hem de yeni bir üretim merkezi kurmayı düşünenlere büyük fırsat da olabilir. Dünyada olduğu üzere Türkiye’de de plak üretimine dair kımıldanmalar görmüştük son yıllarda. Belki birileri Apollo’ya alternatif olacak bir üretim merkezi kurmayı deneyebilir, kim bilir?