Çağatay YILMAZ
Bazen bir sanatçı tek bir şarkıyla eşleştirilir. Masego için bu şarkı, 2016’da prodüktör FKJ ile yaptığı ve interneti adeta ele geçiren o parça Tadow. Anlık bir doğaçlamadan doğan ve YouTube’da 200 milyondan fazla izlenmeye ulaşan bu parça, Masego’yu küresel bir tanınırlığa ulaştırdı. Tadow’un başarısı üzerine 2018’de ilk tam albümü Lady Lady’yi yayımlayan Masego, ardından 2021 yılında Studying Abroad: Extended Stay adlı bir EP ve 2023’te Masego adlı bir albüm çıkardı.
R&B, hip-hop ve cazı harmanladığı ve kendisinin “Trap House Jazz” olarak adlandırdığı bu tür, onun müzikal kartviziti oldu. Şimdi bu küresel fenomen, PSM Loves Summer by %100 Müzik kapsamında 6 Ağustos 2025’te Turkcell Sahnesi’nde İstanbullu dinleyicilerle buluşmaya hazırlanıyor. Ancak etiketlerin ve milyonların arkasındaki sanatçı Micah Davis, yani Masego, çok daha fazlasını anlatıyor.
‘Sektörün Gözcüsü’: Bir Plak Şirketi Hikayesi Değil
Masego’nun hikayesi, geleneksel bir müzik endüstrisi masalı değil. “Size anlatabileceğim bir plak şirketi hikayem yok” diyor bir röportajında ve başarısının büyük bir kısmını bir keşfe değil, organik bir sahiplenmeye bağlıyor: “Başarımın çoğunu siyahi topluluğuna, özellikle de siyahi kadınların yükselttiği toplumsal sohbete borçluyum.” Jamaikalı bir baba ve Afrika diasporasından gelen bir annenin oğlu olarak, kilise müziğiyle ve sokak müzisyenliğiyle yetişmiş. İnternetin SoundCloud günlerinde fikirlerini yayınlayan bir internet çocuğu. Bu arka plan, onun endüstri içindeki konumunu da şekillendirmiş. Kendisini, herkesin belirli bir rotayı takip ettiği bir limandaki gemilerden farklı olarak, “kendi gemisine kaptanlık eden ve istediği yere giden bir usta komutan” olarak görüyor. Bu özgürlük, ona göre en büyük gücünü turnelerinden, yani insanların onu dinlemek için bizzat gelme kararından alıyor. “İnsanların sizi görmeye gelme isteğini zorla inşa edemezsiniz” diyor. Dijital platformlarda şişirilmiş ve satın alınmış olduğu söylenen dinleyici sayılarına da bir meydan okuma gibi söz…
Masego için müziğin asıl hayat bulduğu yer sahne. “Gerçek bir canlı performansta sahtekarlığa yer yoktur” diyerek stüdyo kayıtlarının cilalı dünyası ile sahnenin ham enerjisi arasındaki farkı ortaya koyuyor. Eski bir atlet olması, sahneye yaklaşımını da etkilemiş. Canlı şovları, kendi deyişiyle “çok ciddi bir oyun” olarak görüyor ve tüm grubun en iyi performansını sergilemeye çalıştığı bir mücadele olarak tanımlıyor. Don Toliver, Kaytranda ve Yussef Dayes gibi isimlerle yaptığı iş birlikleri de onun bu oyuncu ve meraklı ruhunu yansıtıyor. Ona göre iş birliği, başka bir sanatçının zihnini ve dünyasını keşfetmek için bir fırsat.
Sakal, Portekizce ve Hayao Miyazaki
Müziğinin ötesinde röportajları ve videolarından anlaşılan Masego, çok yönlü bir merak ve ilgiye sahip bir karakter. Seyahat tutkusu, özellikle grubuyla birlikteyken bir iş gibi hissettirmediğini söylüyor. Bir röportajında Portekizce konuşma fırsatı bulduğu için Lizbon’a gitmeyi dört gözle beklediğini anlatıyor. Sanatsal ilhamları ise Japon animasyonunun efsanevi yönetmeni Hayao Miyazaki’ye kadar uzanıyor. Miyazaki’nin bir kültürü incelerken gösterdiği titizliğe hayran olduğunu ve kendi animasyon projeleri üzerine çalıştığını belirtiyor. Hatta işi, esprili bir hedef koymaya kadar vardırıyor: “Sakalımın daha gür çıkmasını diliyorum. Kendime beş yıl verdim, eğer olmazsa Türkiye’ye gideceğim.”
6 Ağustos akşamı Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde olacak olanlar, sadece Tadow’un yaratıcısını değil; kendi yolunu çizen, esprili, derinlikli ve sınırları zorlamayı seven bir müzisyeni izleyecek. Ve kim bilir, belki de İstanbul seyahati, o meşhur sakal planları için kendisine yeni bir ilham verir!
Konsere dair bilgi için buraya tıklayabilirsin.