Çağatay YILMAZ
cagatay.yilmaz@yellowbos.com
Etkinliklerin iptal edilmesi herkes için her zaman büyük bir problem. Salgın, müzik dünyasını da vurdu. Sanatçıların çekinceleriyle iptaller başladı, bakanlık talimatlarıyla tüm etkinliklerin durdurulmasına kadar ilerledi. Problem büyük olsa da, tüm dünyada işin bir parçası. Yalnızca geçen yıl, dünya çapında bir salgın kimsenin aklında yokken 10’dan fazla ‘büyük’ festival iptal edilmiş. Aralarında Woodstock da var. Peki, bir konser iptal edildikten sonra ne oluyor?
Sonrası, konserin gerçekleşmesinde taraf olan herkesin arasındaki sözleşmelere kalıyor. Sahne alacak isimlere ödemeler nası planlanmış, olumsuzluklara karşı sigorta poliçeleri nasıl düzenlenmiş… Bu sözleşmelerle ilgili bilgi edinmek zor, zira herkes mümkün olduğunca duruma özel maddelerle çalışıyor. Yani bir sanatçı ödemenin tamamını henüz gelmeden talep ediyor, bir konser mekanına tüm teminatların olmadığı bir sigorta poliçesi düzenleniyor… Bu sözleşmelerin detayları nadiren halka açıklanıyor, tarafların medyayla konuşması için ‘büyük’ bir olayın sonuçlanması bekleniyor. Örneğin Woodstock’un 50. yıldönümü etkinliği iptal edildiğinde, sahne alacak herkesin tam ödeme alacağı açıklanmıştı. Zira sözleşmeler bu yöndeydi. Doğal afetler nedeniyle iptal edilen farklı etkinliklerde de yine satır aralarından tartışmalar oldu.
Salgın ihtimaliyse pek de kimsenin aklına gelmemiş gibi gözüküyor. Kültür sanat etkinliklerinde bu durumu kapsayan bir sigorta poliçesi önlemi neredeyse hiç alınmamış. Yakın zamanda böyle bir sigorta ödemesi alan tek organizasyon spor alanından; Wimbledon. İkinci Dünya Savaşı’ndan beri ilk defa bu yıl iptal edilen organizasyon, sigorta poliçelerinin kapsamı sayesinde 100 milyon sterlin ödeme aldı. Böylece salgını zararsız atlattı. Ancak salgının ekonomik belirsizliği, tüm sektörler için sürüyor.
‘Sigorta şirketleri ödeme yapmaktan kaçınıyor’
Şaşırtıcı olan kısımsa, belirsizliğin her yerde oluşu. Çözümler sözleşmelerin veya yasaların alt satırlarında aranıyor. Örneğin ABD’de, bütün etkinlikler federal hükümetin emriyle durdurulduğu için zararların hazine bütçesinden, çeşitli desteklerle karşılanması konuşuluyor. Beyaz Saray’ın ekonomiyi hızlıca salgın öncesi haline döndürmek için çabalamasının bir nedeni olarak da bu baskı gösteriliyor. Avrupa’daysa devletler birçok sektörün kayıplarını doğrudan üstlenmiş durumda, yardımlar da karantina kararlarının ilk anlarından itibaren yapılıyor. Örneğin Almanya’nın sanatçılara özel hibe yardımları haftalardır devam ediyor.
Dünyada bazı sanatçıların ve birçok konser organizatörünün iptal durumlarına karşı sigorta poliçeleri var. Yurtdışındaki sorun, birçok poliçede salgına yönelik ibarelerin bulunmaması. Bu poliçelere sahip azınlık da, alacakları ödemeyle ilgili sigorta şirketleriyle anlaşmakta zorlanıyor. Foo Fighters’ın avukatlarından René Siemens’in Rolling Stone’a anlattı üzere, “Genellemek zor ama şu kesin, sigorta şirketleri ödeme yapmaktan kaçınıyor.”
Madalyonun diğer yüzü
Sigorta şirketleriyse konuya iki açıdan yaklaşıyor. Poliçelerinde salgına dair maddeler olmayan kurumlara ödeme yapılması mümkün gözükmüyor. Bu kısım açık. Peki kapsamın genişletilmesi mümkün mü? Covid Türkiye’de saptandıktan kısa bir süre sonra, sağlık poliçelerinin kapsamı salgını da kapsayacak şekilde genişletilmişti zira. Ancak bu da pek mümkün gözükmüyor. Zira konuştuğumuz Sigorta Uzmanı Erhan Polat ve Axa Sigorta yetkililerinin aktardığı üzere, özellikle büyük çaplı festivallerin zararları karşılanmaya çalışılırsa, sigorta şirketlerinin batması bile gündeme gelebilir. Ayrıca başka sektörlerden firmaların da aynı ödemeyi isteme hakkı doğacağı için, işleri iyice içinden çıkılmaz hale getirilebilir. Diğer yandan, özellikle Türkiye’de konser organizatörlerinin iptali kapsayan poliçelere yanaşmadığı anlaşılıyor. Keza Allianz Sigorta’dan bir yetkilinin aktardığına göre, ülkemizde şirketin bu hizmetini alan kimse yok.
Biletler yandı mı peki?
Diğer soru, iptal olan etkinliklerde satılan biletlerin akıbeti. Neyse ki şirketler arasındaki dolambaçlı anlaşmaların aksine, bilet satış sözleşmesi doğası gereği herkese açık olarak yapılıyor. Bileti alırken hemen hepimizin okumadan ‘okudum, onaylıyorum’ butonuna tıkladığı sözleşmelerden söz ediyoruz.
Bu konuda bilet satış firmalarının hakkını teslim etmek gerek, salgın nedeniyle iptal edilen konserlerin bilet iadeleri yapılmaya başlandı. Kendi internet sitelerinde gerekli yönlendirme ve bilgi yeterince mevcut. Ancak, satış sözleşmelerinden anlaşıldığı kadarıyla iade tutarları içinde ‘hizmet bedeli’ olarak alınan ücretler bulunmuyor.
Tünelin ucundaki ışık
“Normalleşme” kelimesini yöneticilerin konuşmalarında sıklıkla duymaya başladık. ABD’de Nisan ayı içinde, Türkiye’deyse Mayıs ayının sonundan itibaren salgın öncesi hayata dönülmesi bekleniyor. Ancak bu dönüşün de zaman alacağı kesin. Her durumda, en azından bir süre el dezenfektanları ve maskeler hayatımızın bir parçası olmaya devam edecek gibi gözüküyor.
Türkiye’de müzik dünyasının krizlere alışkın olduğu hep konuşulur. Bu konuda da her şeyin ‘bir şekilde’ yoluna gireceğine inancımız tam. Ancak artık krizleri çözmek yerine daha hazırlıklı olmayı seçsek, herkes için daha iyi olmaz mı?