Arda Aşık

Ada topraklarının müziğe kattıkları herkesin malumu. İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkma süreci Brexit’in ise okyanus aşırı etkisi elbet olacak. Süreci yönetemeyen Theresa May, geçen ay istifa etti. Brexit, siyasi olduğu kadar müziğin geleneksel fabrikasının ithalat ve ihracatı bakımından da belirsiz. CD’lerden sanatçıların vizelerine kadar birçok şey soru işareti…

FESTİVALLER

Mayıs ayında, başkent Londra’da gerçekleştirilen, heavy metal endüstrisine dair başlıkların tartışıldığı Dünya Metal Kongresinde, Brexit konusu ilgi odağıydı. Bloodstock Festival‘inin booking’iyle ilgilenen Vicky Hungerfood, Birleşik Krallık dışından getirilen isimlerin, bu sefer sahneden önce kendilerine hazırlık zamanı kalacak şekilde ülkeye varamayacaklarından endişe duyduklarını belirtti. Bu yıl, bir sorunun baş göstermesi beklenmiyor. Mevcut transit düzenlemelerin 2020 sonuna kadar devam edeceği öngrülüyor.

Gomez grubunun esas oğlanı Tom Gray, Brexit’in ne olacağının durumunu akıbetini belli edeceğini söylüyor, “Gümrük birliğinden ayrılmamız, tarifeler uygulamamız ve karnet sistemini kullanmamız gereken bir şeyse sıçtık!” Ayrıca İngiltere, müzik turizmiyle yılda 810 bin yabancıyı ülkesine çekiyor.

CD’LER, KASETLER VE PLAKLAR

İşin bir de materyal ayağı var. CD, plak ya da kaset, Avrupa’da büyük bir piyasa. Entertainment Retailers Association’la plak şirketleri ve Brexit ilişkisi tartışmasına katılan, Banquet Records’tan Jon Tolley “Birleşik Devletler’den aldığım plakların gümrükten geçmesi yıllar sürüyor ve her kayıt için aynı süreci yaşarsak bununla nasıl başa çıkarız bilmiyorum” diyor.

Warner Music’ten Fransız depolarında stok yapan bazı müzik dükkanlarına, şirketin yayınlarının ulaştığından emin olmak için 25 Mart’tan itibaren 12-19 Nisan aralığındaki siparişlerin yerleştirilmesi emri gelmişti. Tolley, büyük şirketlerin sırf kendileri için iş modellerini değiştirmeyeceğini söylüyor, “Warner’i bizim için Fransa’dan taşımayacak ya!” Ayrıca CD’lerdeki perakende marjının düşüklüğüne pound’un düşüşü ve vergilerin yükselmesi eklenince maliyet arttı. Fiziksel müzik iyice pahalanıyor.

SANATÇILAR

Bir diğer konu, İngiliz müzisyen ve grupların ada dışına çıkmaları. Karne sistemi, iş amaçlı seyahatler için izin verilen yük miktarıyla ilgili. Gitarlar, amfiler, davullar hatta bagetler. Avrupa turnesine çıkan gruplar için bu kalem büyüyecek.

1975‘ın menajeri Jamie Oborne “Bu bir zorluk tabii ama bir şekilde halledeceğiz” diyor. Ancak küçük isimler için büyük bir sorun. Kazancının yarısını Avrupa turnelerinden elde eden gitarist ve söz yazarı John Smith “Kıtayı gezebildiğim bir düzen kurmak 12 yılımı aldı, bu özgürlük kısıtlanırsa ne yaparım?” diyor. Klasik müzik dünyasının da başı ağrıyor. Orkestra üyelerinin giriş çıkışları zora girecek.

TEKNİK EKİP

Bir de vize sorunu var. Endüstriden sanatçılar için özel vize sesleri yükselse de hükümetten ses yok. Üstelik Birleşik Krallık’ın yaratıcı endüstrilerinin boyutu 100 milyar pound olmasına rağmen. Music4EU’nun kurucusu Sammy Andrews “Gösteriyi mümkün kılanlar mühendisler ve teknik ekip; ışıkçı, ses mühendisi, gitar, davul teknisyenleri, menajerler…” Vize dolayısıyla gidilen yerin yerlilerinin bu iş için istihdam edileceğini ve bunun kendi endüstrilerine darbe vuracağını belirtiyor.

BİR İHTİMAL DAHA VAR

Yine de unutulmaması gereken bir şey var. Tarih çoğu zaman beklenmedik sonuçlara gebe olmuştur. Yuval Noah Harari’nin bestseller’ı uzun bir süre meşgul eden kitabı Sapiens’in 239’uncu sayfasında dediği gibi “Tarihin altın kurallarından biri, geriye dönüp bakınca bariz olarak görünen şeyin olay esnasında son derece belirsiz olmasıdır.”

240’ıncı sayfada ise “Devrimler tanım gereği öngörülemezler. Öngörülen bir devrim asla patlak vermez” diyor. Öyle ya, kim tahmin ederdi, 4’üncü yüzyıl Roma’sının imparatoru Konstantin’in alışılagelmiş çoktanrıcılığa ya da halihazırda yaygın olan Zerdüştlük, Budizm yerine Hristiyanlığa tutunacağını kim öngörebilirdi? Sovyetologlar 1989 devrimlerini, Ortadoğu uzmanları 2011’de meydana gelen Arap Baharı’nı sezemedikleri için eleştirilmediler mi?

Libertines’in frontman’i Pete Doherty, Brexit’in müzik endüstrisinin kaderine edeceği etkiye daha marjinal bakanlardan. Brexit’in müzik dünyasının başına gelecek gelmiş geçmiş en güzel şey olduğunu iddia ediyor. “En inanılmaz hareketleri göreceğiniz en çılgın yeni dalga geliyor!” diyor ve ekliyor “Göl kenarındaki bir köyde yazılan şiirle hapishanede yazılan şiirin arasında fark var.