Hip-hop, bugün ana akımın ta kendisi. Öyle ya, spordan siyasete, ticaretten modaya, her şeyi etkiliyor. Eski Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama, Jay-Z’nin 99 Problems isimli hit parçasına kürsüde gönderme yapıyor, yüzyılın dövüşleri arasında gösterilen Khabib ve Conor McGregor’ın mücadelesi öncesinde İrlandalı kafes dövüşçüsü Drake’i yanına alarak gövde gösterisi yapıyor. Üst tabakanın da hayatında bu denli yer kaplayan hip-hop kültürünün nereden geldiğine çoğu kişi pek dikkat etmiyor. Hikaye, 1960’ların sonunda New York şehrinde, disko trendiyle başlıyor. Şampanyalar, mücevherler, takım elbiseler, fiyakalı arabalar ve bunlara sahip ünlüler ve elbette sözde ünlüler… Kısacası New York denince akla disko ve lüks geliyordu.
Eyaletin kuzeydoğusundaki Bronx ise o sıralarda yanmakla meşguldü, gerçekten yanmak! Çeteler vardı, cinayetler ve gasplar oluyordu ayrıca çok fazla yangın çıkıyordu. İşsizlik ve yoksulluk baş gösteriyordu. New York’un paralı yetişkinleri diskolarda günlerini gün ederken Bronx’un fukara çocukları bir alternatif arıyordu. Yerel bir DJ olan Kool Herc, 1520 Sedgwick Caddesi’ndeki bir oyun odasında, 1973’te sandalyelerin bile olmadığı bir yoklukta süt kasaları kullanarak ilk partisini verdi. Radyodaki disko müziği yerine insanlara soul müziği verdi. Parçaların, davul ve bas haricindeki enstrümanlarının sustuğu kısımları çaldı, neredeyse yeni şarkılar yarattı. Hip-hop ve beraberinde break dans, işte böyle bir arayıştan doğdu. Pahalı saatler, altın dişler takan rap müzisyenlere aldanmayın. Bu da o günkü hip-hop partilerinden, throw back tadında bir kare.