Aralık ayındayız biliyorum ve “Kaş gezisi mi, ne alaka?” dediğinizi duyar gibiyim. Yıllar sonra bu kez bir sonbahar günü yola çıktım.Hem 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını izlemek, hem de sezon dışında Kaş’ta hayatın nasıl olduğunu görmek ve  Hayat Bana Güzel için çekimler yapmak istiyordum. Sezon henüz kapanmamıştı ama. Kasımda hava mis gibiydi. Malum, küresel ısınma belasından dolayı havalar soğuyamıyor. Ancak dünyanın ve insanlığın bu büyük derdi, gezginler ve tatilciler için nimet gibiydi.

Gündüz henüz soğumayan denizin tadını çıkarıp güneşlenmek, akşam üzerinize ince bir şeyler alıp muhabbetle ve müzik dinleyerek vakit geçirmek için oldukça keyifliydi. Üstelik yaz aylarına göre sakin. Tavsiyem Kaş’a 15 Eylül sonrası hatta ekimde gitmeniz.

Kaş gezisi küçük tatlı bir sahil kasabasında takılmaktan daha fazlası, civarında pek çok gezip görecek deneyimleyecek şey var. Tarihi ve doğal güzellikleriyle de zengin bir mirasa sahip. Kaş, Likya Medeniyeti’nin mirası üzerinde kurulmuş küçük bir sahil kasabası. Cumbalı evleri, uzun çarşısı, limanı, dalış okulları, hoş muhabbetli mekanlarıyla tam bir Akdenizli. Kaş ve civarında bolca kral mezarı ve lahit mezar göreceksiniz. Kaş çarşı içindeki Aslanlı Mezar’ı önündeki fotoğraf çekme kuyruğu ile hemen fark edeceksiniz. Elbette tarihi Likya Yolu da bugün maratoncuların uğrak yeri.

 

Bu gönderiyi Instagram’da gör

 

Akkurtsenay (@senayakkurt)’in paylaştığı bir gönderi ()

KAŞ VE CUMHURİYET RUHU

Kaş’ta 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları bir gelenek. Sadece kutlamalar için ciddi sayıda yerli turist Kaş’a akın ediyor. Dönemsel olarak Kaş’ta bulunan yabancılar ise şaşkın ve  ve meraklı şekilde izliyor hatta eşlik ediyor. Her yıl Kaş’ın meydanında uzun masalar kuruluyor. Yine meydanda kurulan sahneden Cumhuriyet kutlaması mesajları, marşlar ve konserler ile devam ediyor coşku ve eğlence.

Öncesi elinde meşale ve bayraklarla kortej yürüyüşü ile başlıyor kutlamalar. Tam bir bayram havası esiyor. Sadece meydanda değil neredeyse tüm mekanlarda ve esnafın çarşı içine kurduğu masalarda aynı ruh devam ediyor. Kaş’ta 29 Ekim’de yer gök kırmızı beyaz. Atatürk posterleri, bayraklar, balonlar, marşlar ve gözler dolu dolu…

Bu ritüelin arkasında yatan hikayede küçük farklar olsa da temel hikaye aynı. Cumhuriyet’in ilan edildiği haberi  zamanın koşullarında biraz geç gelir buraya. Haber gelince masalar kurulur, yemeli-içmeli, şarkılı coşkulu bir kutlama yapılır. Bugün o coşku hâlâ devam ediyor, Kaş’ta Cumhuriyet heyecanla kutlanıyor.

 

Bu gönderiyi Instagram’da gör

 

Akkurtsenay (@senayakkurt)’in paylaştığı bir gönderi ()

 

GEZİLECEK YERLER

Likya Medeniyeti ve Antik Kentler

Kaş civarında Likya Medeniyeti’ni oluşturan pek çok antik kentin kalıntıları bulunmakta. Likya, antik kentlerden oluşmuş bir birlikmiş. Özgürlük ve bağımsızlıklarına son derece düşkün Likyalılarda soy anneye göre belirlenirmiş. Aynı milleten gelen 23 kentin oluşturduğu Likya birliği demokratik bir medeniyetmiş. Yani oy kullanıp seçim yapıyorlarmış.Patara, Xantos, Olypos, Phaselis, Myra bunlardan birkaç tanesi. Likya birliğini oluşturan kentlerin Antik kalıntılarından bazıları bugün ziyaret edilebiliyor. Bunlar içinde UNESCO Miras Listesi’ndeki Xantos Antik Kenti ile benim favorim olan Demre’deki Myra Antik Kenti’ni gezmenizi öneririm.

Xantos

Xantos Likya’nın dini ve idari merkeziymiş. M.Ö. 545’te Perslere karşı büyük bir savaş verip kaybedeceklerini anlayınca kadınlarını ve çocuklarını öldürüp, evlerini yakıp intihar ederek yok olmuşlar. O sırada kentte bulunmayan 80 aile kurtulmuş. Kent böyle yok olmamış, tarihte bir başka büyük yangın ve Brütüs’ün şehre ele geçirmesi çabasında da ölümüne savaşmışlar. Sadece kilisesi, meydanı ve tiyatrosu duruyor. Giriş şartları ve farklı giriş kapıları gibi bilgileri içeren şehir haritası girişte var. Myra Antik Kenti: Likya dönemi mezarları, Roma dönemi tiyatrosu ve Bizans dönemi kilisesi ile ünlü. Kaya mezarları ve amfi tiyatrosu inanılmaz güzellikte. Xantos’a ve pek çok antik kente göre çok daha iyi durumda ve korunmuş olduğundan daha etkileyici bir görüntüsü var.

 

Bu gönderiyi Instagram’da gör

 

Akkurtsenay (@senayakkurt)’in paylaştığı bir gönderi ()

Kaleköy

Simena Antik Kenti olarak da bilinen ve karadan ulaşımı pek mümkün olmayan Kaleköy, Kaş Demre arasında bir noktada. Teknelerle denizden ulaşılabilen bir sit alanı. Sınırlı sayıda yaşam alanı, işletmesi ve birkaç pansiyonu var. Tekne turlarıyla Kekova Batık Kent gibi yerleri gezip koylarda denize girebilir, bir durak olarak da karşısındaki Kaleköy’e gidebilirsiniz. Bizim gibi Üçağız’dan tekne kiralayıp sadece Kaleköy’e gitmek isterseniz, işletmelerin iskelelerine yanaşan tekneden inip, yamaca kurulu bu küçük yerleşim yerinin labirent gibi birbirine bağlanan dik yollarından tepeye kadar çıktığınızda keyifli bir manzaraya kavuşuyorsunuz. Özellikle gün batımında manzara çok güzel. Kaleköy’ün kıyısında suyun içindeki Kral Mezarı etrafında fotoğraf çektirmek ya da sezonda kano kiralayıp gezmek de çok tercih ediliyor. Yalnız, işletmeleri bana biraz bakımsız ve özensiz geldi. Keşke daha temiz, daha hoş görünselerdi.

Noel Baba

Noel Baba olarak bildiğimiz Aziz Nikola mucizelerin azizi, fakirlerin kurtarıcısı, çocukların ve denizcilerin koruyucusu olarak biliniyormuş. Patara‘da doğmuş, Demre’de ki Myra Antik kenti’nde piskoposluk yaptığı söyleniyor. Bu topraklarda doğup yaşamasına rağmen Haçlı Seferleri’nde kemikleri çalınıp İtalya’da Bari’ye götürülmüş. Demre’de bulunan St. Nicola Kilisesi turistlerin oldukça ilgi gösterdiği yerlerden biri.

Plaj ve Limanağzı

Yazın Akdeniz’in suyu da sıcaktır. Ben pek tercih etmem ama Kaş nispeten serindir. Kasım ayındaysa deniz henüz soğumamıştı. Yüzey biraz soğuk ama derinler sıcaktı. Herkes son deniz keyfi peşindeydi, tabii ben de. Kaş’ın içinde Küçükçakıl ve Büyükçakıl denize girmek için iki plaj. Küçükçakıl’ın minicik ücretsiz çakıllı plajının sağ ve solunda farklı işletmelerin şezlong, restoran ve bar ortamından faydalanabiliyorsunuz. 29 Ekim ve sonrasını sezondan sayıp ücret belirliyorlar, mekanlar farklı harcama limiti talep edebiliyor. Seçim sizin. Bir de meşhur Kaputaş Plajı var. Kaş’tan Kalkan’a giden yol üzerinde hayli uzun bol basamaklı bir merdivenle iniliyor. Belediye işletmesi bir tesisle tuvalet, şezlong, soyunma kabini hizmeti vermeye başlamış. Ben eski bakir halini bildiğimden şaşırdım. Mecburi değil ama, istemezseniz çakıllara atın kendinizi. Ayrıca Kaş limandan, doldukça hareket eden teknelerle karşı kıyıdaki Limanağzı’na gidiliyor. Yan yana birkaç farklı işletme var, tekne sırası ile uğruyor. İstediğinizde inip plajından, kafe ve restoranından faydalanıyor, deniz ve güneşin tadını çıkarıyorsunuz. Bazısında bungalow tipi konaklama seçeneği var. Karadan Likya Yolu yürüyüşünden gelenler yamaçlardan gelebiliyor. Ama genel tercih teknelerle ulaşım yönünde.