İstanbul’un sanat takviminde kendine has bir yeri olan Artweeks, bu yıl alıştığımız formatın dışına çıkarak ‘Solo’ bir tavırla karşımızda. The Ritz-Carlton Residences İstanbul’da 10-14 Nisan tarihleri arasında kapılarını açan etkinlik, 12 galeri ve tam 53 sanatçının kişisel sergilerine ev sahipliği yapıyor. Şehrin sanat damarlarında dolaşan bu yeni format, hem sanatçılara daha geniş bir alan açıyor hem de izleyiciye derinlemesine bir keşif vaat ediyor. Ama elbette binanın getirdiği rezidans ruhuyla… Kalabalık karma sergilerin o tanıdık uğultusundan sıyrılıp, bireysel hikayelere ve üretim süreçlerine odaklanan bu yeni edisyon, bakalım İstanbul sanat ortamına nasıl bir soluk getirecek?
Sanatçıya Alan Açmak: ‘Solo’ Ne Vaat Ediyor?
Bu yılki etkinliğin arkasındaki itici güçlerden Bilgili Holdingin CEO’su Sinan Temo’nun sözleriyle, “Sanat, toplumun yanı sıra şehirleri de dönüştürebilen en güçlü unsurlardan biri.” Temo, sanatın geleceği şekillendiren bir güç olduğuna inandıklarını ve bu gücü desteklemekten gurur duyduklarını belirtiyor.
Peki, bu ‘Solo’ edisyon fikri nereden çıktı? MERKUR Galeri’nin kurucusu ve Artweeks’in organizatörlerinden Sabiha Kurtulmuş, bu formatın geleneksel karma sergilere bir alternatif sunduğunu anlatıyor. Amaç açık: Sanatçılara bireysel üretimlerini daha rahat sergileyebilecekleri, kendi hikayelerini daha bütünlüklü anlatabilecekleri bir alan sağlamak. Bu durum, sadece sanat ortamına yeni bir enerji katmakla kalmıyor, aynı zamanda biz izleyicilere de “sevdikleri sanatçıların eserlerini daha kapsamlı bir şekilde inceleme fırsatı” sunuyor. Hatta bazı eserler sırf bu etkinlik için üretilmiş, bazıları ise sanatçıların kariyerlerinden özel seçkilerle bir araya getirilmiş. Yani her bir stant, adeta bir sanatçının kişisel evrenine açılan özel bir kapı gibi.
Kürasyonun Nabzı: Çeşitlilik ve Uyum Bir Arada
İşin mutfağında ise Bilgili Holding Sanat ve Kültür Direktörü Begüm Güney’in dokunuşu var. Güney, Bilgili Sanat olarak temel misyonlarının sanatçıları ve sanatseverleri bir araya getiren platformlar yaratmak olduğunu vurguluyor. “Sanatı sahiplenmek,” diyor Güney, “yalnızca bugünü değil, geleceği de şekillendirmek anlamına geliyor.” Bu yılki kürasyonda resimden heykele, seramikten fotoğrafa uzanan geniş bir disiplin yelpazesinden sanatçıların bir araya getirildiğini belirtiyor. Öncelik, disiplinler arası uyumu yakalarken sanatsal çeşitliliği de korumak olmuş. Farklı seslerin bir arada olduğu ama her birinin kendi özgün tınısını kaybetmediği bir koro gibi düşünebiliriz belki de.
Kimler Var, Neler Var? Sahnedeki İsimler
Gelelim en merak edilen kısma: Bu ‘Solo’ sahnede kimleri göreceğiz? Liste hem kabarık hem de oldukça heyecan verici. Türkiye’nin önde gelen galerilerinden MERKUR, Pi Artworks, Sanatorium, artSümer, Evin Art Gallery, Olcay Art gibi isimler kendi sanatçılarıyla yer alıyor. Örneğin, MERKUR Galeri’de Burak Kutlay, Ekrem Yalçındağ, Hüsamettin Koçan gibi ustaların yanında Nilay Özenbay ve Şeyda Cesur gibi daha genç isimler dikkat çekiyor. Pi Artworks’te Kemal Seyhan ve Özer Toraman, Sanatorium’da Gizem Akkoyunoğlu, artSümer’de Deniz Üster, Civan Özkanoğlu ve Onur Gülfidan gibi sanatçılar kendi kişisel sergileriyle izleyici karşısında. Bireysel katılımcılar arasında ise Mehmet Dere, Fırat Engin, Günnur Özsoy, İrfan Önürmen, Antonio Cosentino, Mustafa Horasan, Nihat Odabaşı ve Fatma Tülin gibi çağdaş sanatımızın önemli figürleri bulunuyor. Kısacası, çağdaş Türk sanatının güncel durumuna dair bir kesit sunan bir durak burası.
Artweeks Istanbul’un bu ‘Solo’ hamlesi, şehirdeki sanat ortamına hem taze bir soluk getiriyor hem de sanatçı-izleyici ilişkisine bir boyut katıyor gibi duruyor. Bireysel yaratıcılığın ön plana çıktığı, daha odaklı bir keşif imkanı sunan bu format, belki de büyük sanat fuarlarının kalabalık ve hızlı atmosferinden yorulanlar için ferahlatıcı bir alternatif olacaktır. Nisan ortasına kadar sürecek bu sanat buluşması, bakalım gelecekteki edisyonlar için nasıl bir rota çizecek.