Zeynep TOKER
zeynep.toker@yellowbos.com
Modern disko’nun en büyük temsilcilerinden Purple Disco Machine, 2024 sonu dünya turnesi kapsamında İstanbul’a geliyor. 15 Kasım’da Zorlu PSM’de düzenlenecek MIX Festival sahnesi öncesi sorularımızı yanıtlayan sanatçı, klasik funk mirasını bugüne nasıl taşıdığını, Nile Rodgers iş birliğiyle ses getiren Honey Boy’un arka planını ve İstanbul setine özel hazırlıklarını anlattı.
Purple Disco Machine, canlı performans deneyimlerinden streaming dünyasının evrim geçiren yapısına, disko’nun globalleşen etkisinden kendi müzikal özüne kadar birçok konuda samimi açıklamalarda bulundu. “Disko’nun dünya çapında bu kadar büyük yankı uyandırması hâlâ beni şaşırtıyor” diyen sanatçı, İstanbul’daki performans için benzersiz bir gece vadediyor.
Klasik disko-funk mirasından beslenen bir sound’unuz var. Sahnede ve stüdyoda “nu-disco” ruhunu yakalamak için hangi unsurları özellikle önceliklendiriyorsunuz? Sound’unuzun temel DNA’sı nasıl şekillendi?
Benim için her şey groove’la başlıyor. Bas hattı ve ritim bölümü disko’nun kalbidir, bu yüzden onların sıcak, funky ve karşı konulamaz olmasına özen gösteririm. Sonrasında duygulu melodiler, zengin yaylılar ve modern prodüksiyon teknikleriyle bu yapıyı tamamlarım. Sound’umun DNA’sı, geçmişin ruhunu bugünün enerjisiyle birleştirmek üzerine kurulu geçmişe saygı duyarak, insanları şimdide dans ettirebilmek.
2024’te yayınladığınız Honey Boy gibi büyük iş birlikleriyle dikkat çekti. Bu tür projeler sizi nasıl yeni bir yaratım evresine taşıdı?
Honey Boy, belki de şimdiye kadar yaptığım en bilinçli ve yoğun funk temelli kayıtlardan biri. Üretim sürecinde, bu parçaya disko-funk efsanesi Nile Rodgers’ın dahil olması gerektiği çok açıktı. Bu iş birliği, bana daha büyük düşünmenin ve daha geniş hayal etmenin heyecanını hatırlattı. Ortaya çıkan enerji çok taze ve ilham vericiydi.
Bu gönderiyi Instagram’da gör
Elektronik müzik dünyası son yıllarda hızla değişiyor. Streaming platformlarının etkisi, live-performans formatlarının dönüşümü, kültürlerarası kesişimler… Sizce bu değişimler disko-funk/house sahnesini nasıl etkiliyor ve Purple Disco Machine bu dönüşüme nasıl yanıt veriyor?
Sahne artık her zamankinden daha küresel. Streaming algoritmaları sayesinde niş sesler bile büyük kitlelere ulaşabiliyor. Canlı performanslar ise artık sadece DJ set değil, birer deneyime dönüşüyor. Disko-funk ve house müzik de bu sayede Afrobeat, Latin ritimleri ve pop duyarlılıklarıyla kaynaşarak evrim geçiriyor. Benim yanıtım ise her zaman meraklı kalmak, bu etkileri özümsemek ve disko’nun özünü yeni bağlamlarda yaşatmak oldu.
Bu yıl Türkiye’de, MIX Festival kapsamında sahne alacaksınız. İstanbul’daki performans için nasıl bir hazırlık süreci içindesiniz? Setinizde Türk dinleyiciler için özel ne gibi sürprizler olabilir?
İstanbul’un enerjisi çok canlı ve ben de setimi bu enerjiye göre özel olarak hazırlıyorum. Kendi disko-house parçalarımdan bazı yayınlanmamış düzenlemelere kadar birçok özel parça olacak. Belki birkaç sürpriz de… Amacım klasik groove’lardan günümüz marşlarına uzanan bir yolculuk sunmak ve bu geceyi MIX Festival’e özel kılmak.
Sahnede klasik, funk, soul ve house ögelerini bir araya getiriyorsunuz. Canlı performanslarınızda “oyun değiştiren anlar” sizin için hangileri? İzleyiciyle en güçlü bağ kurduğunuz bölüm sizce hangisi?
Kalabalıkla aynı ritimde birleştiğimiz anlar benim için her zaman unutulmaz. Binlerce kişinin aynı anda hareket ettiğini hissetmek, birlikte şarkı söylemek, büyük bir düşüş öncesi oluşan beklenti… Tüm bunlar sahnede o elektriği yaratan anlardır. İşte bu yüzden sahneye çıkmayı çok seviyorum, ortak bir enerjiyi paylaşmak için.
Kendi kariyerinizi geriye dönüp baktığınızda, başlarken bugünkü halinize sizi en çok şaşırtan şey ne oldu? Ve bugün hala korunmasını istediğiniz “öz” yönünüz ne?
Açıkçası disko’nun bugünkü küresel etkisi beni en çok şaşırtan şey oldu. Başlarken bu müzik türü biraz niş ve retro gibi görülüyordu ama şimdi her yerde kabul görüyor. Korunmasını istediğim şey ise, bu müziğin özgünlüğü funk kökleri, ruhsal özü ve zamansızlığı.
Türkiye’deki elektronik müzikseverler ve Back on Stage okuyucuları için özel bir mesajınız var mı?
Bu geceyi sizinle paylaşmak için sabırsızlanıyorum. Türkiye’nin müziğe olan tutkusunun efsanevi olduğunu biliyorum ve MIX Festival sahnesine tüm enerjimi, funk’ı ve sevgimi getireceğime söz veriyorum. Gelin, birlikte unutulmaz bir gece yaşayalım!