Zeynep TOKER
zeynep.toker@yellowbos.com
New Radiations albümüyle hem içsel hem de evrensel bir yolculuğa davet eden Marissa Nadler, 15 Kasım’da Zorlu PSM’de sahne alacağı Mix Festival öncesinde sorularımızı yanıtladı. 20 yılı aşkın kariyerinde gotik folk’tan atmosferik pop’a uzanan çok katmanlı bir ses evreni yaratan sanatçı, bu kez hem sözleri hem prodüksiyonu tamamen kendi elinden çıkan bir albümle karşımızda.
“Spotify’ın geniş kitleye ulaşma konusunda yardımcı olduğunu düşünmüyorum” diyerek dijital çağın müzisyen üzerindeki baskılarını açıkça dile getiren Nadler, turne sürecinden pandemi sonrası yaratım dönemine, streaming çağında bağımsız müzisyen olmanın zorluklarından İstanbul konseri için hazırlıklarına kadar pek çok soruya yanıt verdi.
Yirmi yılı aşan bir kariyeriniz ve dolu dolu bir diskografiniz var. New Radiations, on ikinci stüdyo albümünüz. Geriye dönüp baktığınızda sizin için dönüm noktası olan, müzikal kimliğinizi şekillendiren özel dönemler veya albümler hangileriydi?
Evet, hayatımın neredeyse tamamını albüm yaparak geçirdim diyebilirim. July, kariyerimdeki erken dönem işlerimle daha sonra gelen sanatsal kırılma noktalarım arasında bir kesişim noktasıydı. July, Strangers, For My Crimes, The Path of the Clouds ve New Radiations albümleri, benim için daha farklı bir yazım stilini temsil ediyor ve kişisel deneyimlere dayanıyor. Hala erken dönem albümlerimi çok seviyorum ama o zamanlar sanki bambaşka bir insandım.
Ağustos 2025’te yayımladığınız New Radiations albümünün prodüksiyonunu bu kez tamamen siz üstlendiniz. Woozy slide gitarlar, rüya gibi synth’ler ve yer yer çarpıcı riflerle örülü bu albüm yine de tamamen “Marissa Nadler” tınısını taşıyor. Bu albüme girerken kafanızdaki yaratıcı vizyon neydi? Prodüksiyonu da üstlenmek, şarkıların yönünü nasıl etkiledi?
Evet, bu albümün prodüksiyonunu ben yaptım. Önceki albümüm The Path of the Clouds’un prodüksiyonunu da ben üstlenmiştim. Partnerim Milky Burgess, bu detaylı ses dünyasının yaratılmasında çok önemli bir rol oynadı slide gitarlar, riff’ler gibi birçok unsuru o çaldı. Bu kez daha samimi ve sade bir albüm yapmak istiyordum. Önceki albüm oldukça görkemliydi ve bu kez ilham kaynaklarım farklıydı. Örneğin Leonard Cohen’in Songs of Love and Hate albümünü düşünüyordum. Müziğimde her zaman atmosfer vardı ama artık modern kayıt tekniklerine daha hakim olduğum için kafamdakileri gerçeğe dönüştürmek daha kolay hale geldi.
New Radiations’ta anlatı odaklı ve oldukça sinematik bir şarkı yazımı var. Örneğin Hatchet Man için “kozmik bir cinayet baladı” tanımı yapılıyor. Bir yandan gerçek kişilerden -ilk kadın solo pilot Geraldine Mock ya da kozmonot Valentina Tereshkova gibi- ilham aldığınız parçalar var. Bu karanlık ve hikayeli şarkılara sizi çeken şey ne? Böyle parçaları yazarken nasıl bir yaratım süreci izliyorsunuz?
Özellikle son iki albümümde gerçek kişilerden ilham alıyorum. Kendimle ilgili albümler yapmak bir noktadan sonra yorucu hale geliyor. Diğer insanların hikayelerini çok daha ilginç buluyorum. Tabii bu demek değil ki tamamen kopuğum, bu kişilerle bir tür ruhsal akrabalık hissediyorum. Örneğin To Be The Moon King gerçek bir kişiden esinlense de, şarkının temasının evrensel bir şekilde herkes tarafından hissedilebileceğini umuyorum. Hatchet Man ise tamamen hayal gücümden çıkan bir hikaye.
Bu gönderiyi Instagram’da gör
New Radiations adlı parçada “sıkışmış, donmuş ve bıkkın” bir dünyanın duygusundan söz ediyorsunuz. Pandemi sonrası dönem ve küresel çalkantılar göz önünde alındığında, son yıllarda yaşanan olaylar üretim sürecinizi ya da müziğinizin temalarını nasıl etkiledi? Şarkılarınız sizce bu zamanların bir yansıması mı, yoksa hem sizin hem de dinleyici için bir kaçış mı?
Bence her ikisi de. Zor zamanlardan, büyük çalkantılardan çok sayıda sanat eseri doğuyor. Bu bazen bir başa çıkma yöntemi, bazen de bir meditasyon ve iyileşme yolu oluyor.
Müzik dünyasında ilk başladığınız yıllardan bu yana büyük dönüşümler yaşandı. Streaming platformlarının hakimiyet kurduğu bu çağda, bağımsız ve plak şirketli tecrübeleri olan biri olarak sizce bu değişimlerin olumlu ve olumsuz yönleri neler? Spotify gibi platformlar size daha geniş kitlelere ulaşma fırsatı mı sundu, yoksa gelir adaletsizliği ve görünürlük sorunları bu faydaları gölgede mi bırakıyor?
Streaming ekonomisinde müzisyen olmak bugünlerde gerçekten çok zor. Spotify’ın bana daha geniş bir kitleye ulaşma konusunda pek yardımcı olduğunu düşünmüyorum. Bu sistemin faydalı olduğunu da düşünmüyorum. Sanatçılara daha adil ödeme yapılabilmesi için bazı yasal düzenlemeler gerekiyor. Aksi halde müzisyenler daha hızlı ve daha fazla üretmeye zorlanıyor, bu da işin kalitesine zarar veriyor. Bence bu durum daha da değişmeye devam edecek. Bu büyük şirketlerin CEO’larının, bağımsız müzisyenler geçim sıkıntısı çekerken milyonlar harcayarak sağcı podcast’leri desteklemesini hiç doğru bulmuyorum. Benim sanat eğitimi geçmişim var. Turnede olmadığımda resim satarak ya da sanat dersleri vererek geçinebiliyorum. Ama streaming’in sanatçılara ne kadar az kazandırdığını duysanız şok olursunuz.
Şu sıralar İngiltere ve Avrupa’da bir turne içindesiniz. New Radiations şarkılarını sahnede dinleyicilere aktarmak nasıl bir deneyim? Atmosferik ve içsel şarkılarınız sizce canlı performansta nasıl bir dönüşüm geçiriyor?
Yollarda olmak gerçekten iyi hissettiriyor. Uzun zaman olmuştu ve bazen insanların müziğimle bu kadar bağ kurduğunu unutuyorum. Bu turne bana duygusal ve ruhsal olarak çok iyi geldi. Elbette şarkılar canlı performansta farklı duyuluyor çünkü sahnede sadece ben oluyorum. Konserlerde daha ham, samimi ve atmosferik bir ses oluşuyor. Milky de benimle turnede, o da yeni albümdeki tek diğer müzisyen. Bu nedenle, sahnede duyacağınız şey albüme oldukça yakın ama bazı vokal katmanları olmadan olacak.
15 Kasım’da Zorlu PSM’de düzenlenecek olan Mix Festival kapsamında İstanbul’da sahne alacaksınız. Bu özel konser için nasıl bir hazırlık içindesiniz? Setinizde İstanbul’daki dinleyiciler için özel sürprizler veya yeni düzenlemeler olacak mı?
Türk dinleyiciye çalmayı çok seviyorum. İstanbul’a yeniden döneceğim için çok heyecanlıyım, gittiğim en güzel yerlerden biri ve bir zamanlar asla bu kadar uzak bir yerde konser vereceğim aklıma gelmezdi. Özel olacak mı derseniz, eminim öyle olacak! Ama sürprizleri önceden söyleyip bozmak istemem.
Son olarak, Back on Stage okurlarına ve İstanbul’daki hayranlarınıza iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?
Evet, sadece teşekkür etmek istiyorum. Müziklerimi dinlemek için zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederim.