Gökçe HİMMETOĞLU

Brüksel’de yaşayan arkadaşım Bediz, Temmuz’un ikinci haftası Ultra Müzik Festivali’ne gideceklerini ve katılmak isteyip istemeyeceğimizi sorduğunda kabul etmemin sebebi arkadaşlarımla keyifli bir tatil geçirmekti. Festival hakkında fazla bir bilgim yoktu, Hırvatistan’ın Split şehrinde olacağını öğrenince aklıma gelen ilk fikir Dalmaçya sahillerinde denize girmek oldu. Planlar yapılmaya başlayınca araştırmaya ve çevremdeki tecrübeli müzikseverlere danışmaya başladım. Katılmak üzere olduğum festivalin ilki 1999’da ABD, Miami’de yapılmış.

Yirmi yaşındaki festival bugün 20 ülkede gerçekleştiriliyor. Program akışında dünyaca ünlü isimlerin yer aldığı, elektronik müzikseverlerin yakından takip ettiği Ultra Music Festivali’nin Avrupa ayağı olduğunu böylece öğrenmiş oldum. Festival, müzik programının yanı sıra Hırvatistan’ın güzel adalarında eğlenceli tekne ve sahil partileriyle kapsamlı bir program sunuyor.
Ayrıca festivalin tüm akışını takip edebileceğiniz ve izlemek istediğiniz sanatçıları işaretleyerek planlama yapabileceğiniz bir de uygulaması bulunuyor. Festival sırasında seçtiğiniz performansların uyarıları telefonunuza geliyor. Ben de daha Hırvatistan’a gitmeden seçimlerimi yaptım. Dansa kendimi kaptırdığım zamanda gelen uygulama mesajı sayesinde The Chainsmokers performansı için doğru sahnedeydim.

Biz festival öncesi tatil programımıza Hvar Adası’nı da kattığımız için Split’e feribotla ulaştık, ancak İstanbul’dan Split’e direkt uçuşlar da bulunuyor. Konaklayacak yer konusunu son dakikaya bırakmamakta fayda var çünkü festival fazlasıyla popüler ve şehir çok kalabalık. Biz son dakikaya bıraktığımız için Airbnb ile ayarladığımız ev konusunda çok da umutlu değildik ancak şansımıza hem merkezi, hem de temiz bir apartman dairesinde bulduk kendimizi.
Işıl ışıl tişört
Geçen yıl festivale katılan arkadaşımız Nick, en iyi akışın ilk ve üçüncü gün olduğunu söyledi, biz sadece ilk gününe katılmayı planladık. Renkli giyinmemiz gerektiği bilgisini de alınca dördümüz de aynı tonda turuncu renkli tişörtlerden yaptırmaya karar verdik. Üzerlerindeki eğlenceli baskılar ve takım hissi veren görüntümüzle festival alanında çevredekilerden büyük övgü aldık.

Festivale dünyanın dört bir yanından gelen müzikseverler, ülkelerinin bayraklarıyla alanı renklendiriyor. Sahne alan sanatçılar bu bayraklardan katılan ülkeleri anons ediyor. Bu nedenle şehirdeki hediyelik eşya dükkanlarında farklı ülke bayraklarını bulmak mümkün, ancak biz ne yazık ki Türk bayrağı bulamadık.

Festival alanına ışık şovları ve müziğin sesini takip ederek ulaştık. Öncelikle bilekliklerimizi almamız gerektiği için sıraya girdik. Daha sonra festival görevlilerinin de bizim gibi turuncu giymiş olması güzel oldu ve onların tezahüratlarıyla alana girdik. David Guetta’nın sahnesini kaçırmamak için hemen ana sahneye yöneldik. Dans ederek kalabalığı aştık ve sahneyi çok rahat görebileceğimiz bir yere ulaştık.

Sahnede David Guetta, binlerce kişi hem dans ediyor hem de zıplıyor. Sahne ışıklı ve zaman zaman havai fişekler ve ateşlerle daha da renkli hâle geliyor. Cranberries’den Zombie çalmaya başladığında tüm kalabalık bir ağızdan söylüyor. Gecenin ilerleyen saatlerinde tüm DJ’lerin Zombie’yi mutlaka çaldığını farkediyorum. Bunun Dolores O’Riordan’ı anmak için yapıldığına karar veriyorum.
 Festival, ana sahnenin yanı sıra iki ayrı sahnede daha sanatçıları ağırlıyor. Dinlemek istediğimiz ikinci DJ, Maceo Plex’in Resistance Sahnesi’nde çıkacağını öğrenince Nick bu sahnenin çok daha çılgın bir dans ortamı olduğunu söylüyor ve heyecanla oraya yöneliyoruz. Resistance, ana sahneye yukardan bakan bir alan üzerinde kurulmuş devasa bir çadır. Temmuz sıcağında hem de sürekli dans ederek çadırın içinde nasıl nefes alacağımı düşünürken sık aralıklarla ve müziğin ritmine uygun olarak içeri verilen soğuk buhar sorularımı cevaplıyor. Bize de sadece etrafımızı saran müthiş enerjiye kendimizi bırakarak dans etmek kalıyor. Ultra’da renkli kıyafet tercih etmek önemli.

Ultra uygulaması ana sahnede yer alan The Chainsmokers performansının başlamak üzere olduğunu haber verdiğinde susadığımız için içecek kuyruğuna giriyoruz. Çok sıra olmasını önlemek amacıyla iki aşamalı bir yöntem geliştirilmiş. Öncelikle bilekliklerinize para yüklüyorsunuz sonra da bara gidip içkilerinizi alabiliyorsunuz.

Seçenekler ne yazık ki sınırlı, isteyenlere 1 litrelik fosforlu şişelerde kokteyller sunuluyor. Biz de pek alkol barındırmayan mojitolarımızı alıyoruz ve The Chainsmokers performansıyla yeniden kendimizi dansa bırakıyoruz. Ultra Europe sahnesinde ikinci defa yer alan grup, Ultra’yı ve seyircilerin enerjisini ne kadar sevdiklerini söylüyor. Something Just Like This başlamadan önce herkese “Eller havaya!” diyor.

Sabaha karşı saat 03.30’da gecenin son performansı DJ Armin Van Buuren’dan geliyor. En yeni mikslerini muhteşem bir sahne gösterisi ile sunuyor. Biz altı saattir hiç durmadan dans etmiş olmamıza aldırış etmeden eğlenmeye devam ediyoruz. Sabah 05.00’te yorgunluk yerine müthiş bir enerjiyle alandan ayrılıyoruz. Festival’in bizim katılmadığımız günlerinde Swedish House Mafia, Carl Cox, Above&Beyond, Alesso gibi önemli isimler sahne aldı. Bir dahaki sefere tüm programa katılmaya karar vererek Split’ten ayrıldık.