Yeni medya öyle bir güçlü hale geldi ki, internetin belirlediği gündem geleneksel medyanın da en önemli konusu oluyor. Geleneksel medyanın anında ulaşamadığı yerde sosyal medya topluma adeta ilaç oluyor. Geleneksel medya kan kaybediyor ve bu nedenle gelenekseller yeni adımlar atmak, mecralarını çeşitlendirmek zorunda kalıyor.
Malum, önümüzde yakın zamandan en önemli örnek Kral TV var. 1994’ten beri müzik sektöründe öncü Kral TV, web sitesi, uygulamaları ve sosyal medya hesapları ile bütün gücünü dijitale yani yeni medyaya taşıdı, televizyon ekranlarına veda etti. Keşke öyle olmasaydı… Bir çıkar yol mutlaka bulunabilir. Yeni ve geleneksel medya birbiriyle harmanlanabilir. İstanbul Kültür Üniversitesi’nde yayın yapan Arka Koltuk King Size bunun başarılı bir örneği. Metehan Mete Çakır ile Türkiye’nin en uzun canlı radyo şovu Kent FM Arka Koltuk King Size ile farklı bir prodüksiyonla üçüncü kez karşımıza çıktı. Geçtiğimiz yıl olduğu gibi, İstanbul Kültür Üniversitesi ev sahipliğinde 24-28 Nisan’da gerçekleşti.
Yayın adeta festival havasındaydı. Tam 101.4 saat yani 4 gün, 5 saat, 40 dakika süren Arka Koltuk King Size, bu yıl 40’tan fazla sanatçı ve farklı alandan konuklarla yayın yaptı. Program hem radyoda hem de YouTube’da canlı yayınlandı. Biz de Back on Stage ekibi olarak canlı yayını 33’üncü saatinde ziyaret ettik. Metehan Mete Çakır’la konuştuk.
-
Bu format sizce radyo için bir ihtiyaç mı yoksa renk katmak için mi?
Arka Koltuk’un diğer radyo programlarıyla hiç alakası yok. Belki aynı konukları ağırlıyor olabiliriz ama bizim kafamız biraz farklı çalışıyor diğer radyoculara istinaden. Biz bir müzik grubunu alıp bir yerlere getirmeye çalışmıyoruz. Onlarla birlikte aynı kafayı paylaşmaya, aynı müziği dinlemeye çalışıyoruz. Dışarıda nasıl konuşuyorsak içeride de aynı şeyi konuşmaya çalışıyoruz. Ağız değiştirmiyoruz. Radyonun böyle şeylere ihtiyacı var. Ben Türkiye’de radyo sırasında ilk Instagram görüntülü canlı yayınını başlattım. Benden sonra bir sürü insan yapmaya başladı. Şimdi yapmıyorum, onlar devam eder mi bilmiyorum. Kendim gibi olmaya çalışıyorum.
-
33. saat itibariyle sizde neler değişti?
340 kalori harcamışım. Ona bakıyorum bir yandan da.
-
Epey yorucu yani.
Vallahi bilmiyorum, bitince göreceğim. Bugün de çok yorulduk ama her gelenin enerjisi de farklı. Mesela Kalben’in müthiş bir enerjisi vardı ama ben onunla aynı enerjide değildim. Ondan önce gelen bir arkadaşın enerjisi çok daha düşüktü. Her gelen kişiyle aynı enerjide olmaya çalışıyorsun, o da seni çok yoruyor. Bazen hocalarımız geliyor yayına. Onlarla ciddi bir şey konuşurken, bu akşam mesela mizahçılar var onlarla bambaşka şeyler konuşacağız. Bu yayın bittikten sonra 2-3 gün hiç radyo yüzü görmek istemem büyük ihtimalle.
-
Podcast ve YouTube aldı başını gidiyor. Siz ne dersiniz?
Ben podcast ve YouTube adamı değilim, canlı içerik adamıyım. Bant olan bir şeyi çok yapamıyorum. O zaman ben olamıyorum. Ne geliyorsa içimden canlı olarak yapmayı tercih ediyorum. Müzik programı değil daha çok diyalog programı Arka Koltuk. Bu sene bu formatın üçüncüsünü yapıyoruz. 65 saat yaptık, 75 yaptık şimdi de 101 saatteyiz. Daha da gitmez, artık bu son.
-
Bundan sonrası zorlar mı sizi?
Zorlaması değil mesele. Zaten bu sene festival gibi ilerliyor. Her zaman müzisyen konuklarımız var. Konuşmadığımız konu yok; teknolojiden e-spora, modadan eğitim dünyasına her şey var. İçine dans gösterisi koymadık belki, onu da en son hep beraber yaparız.(Gülüyor.)
-
201 saat olsa? Bol konu da var.
Evet ama uyumuyor değilim. Geceleri 2 ile 6 arası dinlenmeye geçmem lazım yoksa halüsinasyon görmeye başlarsın. Amaç uyumama yarışması değil, uzun soluklu yekpare bir yayın yapmak.
-
Beklenilen ilgi gösteriliyor mu?
Sanatçılarımız çok güzel destek veriyor. Kültür Üniversitesi’nin öğrencilerinin desteği var. Sahnede olması, talk show ortamı olması ayrı bir güzel. Canlı yayında insanlar izleyebiliyor. Ama bu aynı formatı alayım da televizyonda ya da YouTube’da yapayım istemem.
-
Siz zaten televizyon talk show’u ile radyoyu birleştirdiniz.
2 sene önce ilkini yaparken, bir gün Arka Koltuk’u biraz uzatalım deyip yarım saat uzattık. Bir gün “300 mesaj gelirse bütün hafta sonu yaparız” dedik. Geldi ve sözümüzü tuttuk. Sağ olsun bir sürü marka da destek verdi. Böylece bir proje haline geldi.
-
Müzik yayınları küçülmeye gidiyor. Bu gibi programlar çare olur mu?
Radyocular popüler dünyaya yayın yapmaya çalıştığı sürece zor.
-
King Size için son diyebilir miyiz buna yoksa devam edecek mi?
King Size senelik bir iş. Önümüzdeki sene yapılırsa yine aynısı yapılır. Kalkıp da 1 hafta yapalım olmaz. Daha renklenebilir. Konserli olur. İnsanlar gelir falan… En büyük hayalim radyo tiyatrosunu şunun içine entegre etmek ama 3 senedir edemedim. Radyoculuğa başlama sebebimdir radyo tiyatrosu. Belki önümüzdeki sene…