Glitch, ambient, techno ve breakbeat etkilerini müziğine taşıyan prodüktör Korhan Oraydın nam-ı diğer Non Square, Mart ayında yayımladığı Reflections of Us albümüyle dikkatleri üzerine çekti. Kendine özgü karanlık dünyasını dinleyiciyle paylaşan Non Square ile konuştuk.
-
Prodüktör, ses tasarımcısı ve besteci kimliklerinizin birbirini tamamladığı aşikar ancak farklılaştığı noktalar var mı?
Açıkçası müzik üzerine hem alaylı hem de eğitimli olmama rağmen besteci olarak anılabilmek için farklı bir disiplinden gelmem gerektiğini düşünüyorum. Ben ses tasarımcısı ve elektronik müzik yapımcısı olarak anılmaya çalışıyorum. Detay konusunda ise, doğru seslerin örgütlendiği döngüsel parçalar üretmek ve underground kültüre kendi etkilerimi katabilmek benim için en önemli noktalardır.
-
Fransız plak şirketi InFiné’nin Explorer2 toplamasında yer almak size nasıl ufuklar açtı?
InFiné Music ile çalışmak çok önemli ancak sancılı bir süreçti. Adımın yazılması ve basılması ile ilgili yaşadığım sorunlardan ötürü yurt dışında müzikle ilgili bir kariyer planlayacaksam takma ad kullanmanın daha mantıklı olduğunu anladım. Bu deneyim sonucunda kendi adım yerine “Non Square” takma adını kullanmaya karar verdim.
-
Reflections Of Us‘ın biraz perde arkasından söz edebilir misiniz? Ne kadar sürelik bir çalışmanın sonucu? Ne gibi kararsızlıklar yaşadınız ve albüm tamamen bittiğinde nasıl hissettiniz?
Reflections Of Us, Audioban ile tanışmadan önce Eylül 2018 yılında tamamlanmış 3 parçalık bir EP idi. Ekim 2018 ile Mart 2019 arasında 5 parça daha eklenerek albüm halini aldı. Tabii bütün bunların öncesinde yaklaşık 1-1.5 yıl süren ses tasarımı ve taslak hazırlığı var. Her üretken insanın yaşadığı gibi inişli çıkışlı bir dönemdi. “Bu galiba olmadı” diye İdilim’in kafasını az şişirmedim. Fakat yapılanı ne kadar çok değiştirsen de, ona ne kadar çok ekleme yapsan da mükemmeliyetçiliğin bir sınırı yoktur. Bu nedenle en baştan ne yapmam gerektiğine karar verip ona göre ilerledim. Ortaya çıkan sonuç ise gerek bütünlülük, gerekse dinamik olarak tam hayalini kurduğum şekilde oldu.
-
Audioban ile yollarınız nasıl kesişti? Bu platformun size neler katacağını düşünüyorsunuz?
3 parçalık EP’yi bitirdiğim zaman, Türkiye’den bir plak şirketiyle çalışacağımı hiç düşünmüyordum. Demomu ilk gönderdiğim Alman plak şirketi, Monkeytown’dan, “Parçalarını beğendik fakat aktif bir artist değilsin. Lokal sahnende bile bilinmiyorsun. Önce lokalde bir şeyler yap ama bağlantıda kalalım” cevabı gelince buralarda ne yapabilirim diye bakınmaya başladım. Birkaç arkadaşım Audioban’dan bahsetti ve eski arkadaşım, sevgili Hatice Arıcı’nın ekipte olduğunu öğrenince onunla iletişime geçtim.
İlk toplantı sonunda albüm yapma kararı aldık ve ben de bu ailenin bir parçası oldum. Audioban, sadece benim için değil tüm müzisyen, sanat ve müzikseverler için önemli bir oluşum. Yüklendikleri misyon ile Türkiye’de büyük bir boşluğu doldurmanın yanı sıra yeni bir kültür yapısı oluşturuyorlar. Biz de güzel bir aile olduk ve birlikte bol bol yapacaklarımız olacaktır.
- Parçalarınızda organik sesler de kullanıyorsunuz. Favori sesiniz nedir? Bu albümde eliniz en çok hangi tınılara gitti?
Parçalarımın neredeyse hepsinde hi-hat sesi olarak kendi sesimin manipüle edilmiş hallerini kullanıyorum ve bunu yapmayı seviyorum. Kendine has bir hal oluşuveriyor. Genel beat ve padlerde de aynı durum söz konusu. Tını olarak değil de atmosfer olarak tercih ettiğim ve benim takıntılı olduğum bir konu olan alan yaratma, en çok üzerinde düşündüğüm konulardan birisi. Müziklerin yaratıldığı ortamla ilişkisi benim için çok önemli. Bu nedenle parçaların genelinde bir oda atmosferi duymak mümkün.
- Parçalarınıza isim verme sürecinden söz eder misiniz?
Biraz değişken. Kimi parçanın ismi başlamadan belliydi, kimisinin ismi ortasında kondu, kimisinin ismi ise sonucunda hissettirdiği ile değişti. İlk yaptığımda Land of Nod vokalsiz ve adı bambaşkaydı. Sonrasında üzerine mırıldanmalar ve yazma süreciyle son hâl ve adını aldı. Aynı şekilde Ophitic Texture bambaşka bir parçaydı ve adı farklıydı.
https://www.youtube.com/watch?v=q5Oryugz7P8
-
YouTube hesabınızda Land Of Nod için bir trailer gördüm. Bir klip var mı?
Açıkçası o iş bir yılan hikayesi. 2 yönetmen arkadaşım, Land Of Nod’a klip çekmek istedi. Fakat bir türlü sonuca ulaşamadık. Şimdi bir iki kişi daha farklı parçalara bir şeyler yapmak istiyor. Sonucunu hep birlikte göreceğiz.
-
Neden ‘karanlık’ tarafı seçtiniz?
Karanlıkta olmak bazı insanlar için kolay olanı tercih etmektir. Bunun için nelerin feda edildiği pek düşünülmez. Bir de yaptığınız, daha doğrusu sizi temsil edeceğini düşündüğünüz türü ya da sanatı iş olarak kabul edip, popüler olan hiçbir şeye hizmet etmediğinizde zaten otomatik olarak karanlık tarafa hizmet etmiş bulunuyorsunuz. Karanlık tarafta olmak, bilindiğinin aksine daha zor ve meşakkatlidir.
-
Salon’daki lansman konsersiniz nasıldı? Sizce bir müzisyenin dinleyicisiyle yüz yüze buluşması ortaya neler çıkarıyor?
Lansman gecesi inanılmaz keyifliydi. İnsanın kendi müziğini dinleyicilere canlı aktarması tarif edilebilecek bir şey değil. Benim için en verimli yanlarından biri ise, teknik olarak neyi doğru yapıp yapamadığımı anlamamı sağlaması oldu. Bu müziğin dinleyicilerce doğru deneyimlenebilmesi için albümdeki gibi detaylı şekilde aktarılması gerektiğine inanıyorum. Fakat bunu yapmak hem zor hem de yorucu.
-
Müzisyen olarak nasıl bir imaj yaratmak istiyorsunuz?
Müzisyen olarak en çok arzu ettiğim şeylerden biri, insanlarda merak uyandırmak, bir diğeri ise artık benim imzam haline gelmiş olan bir ses dünyası ile anılıp, parçalarım dinlendiğinde Non Square’e ait olduğunun anlaşılmasıdır.
-
Bundan sonra neler yapacaksınız? Konser planlarınız nasıl?
Yeni parçalar üzerine çalışmaya başladım bile. Zamanla bunları konserlerde paylaşmaya başlarım diye düşünüyorum. İlk olarak uzun süredir aklımda olan bir remiks ya da rework çalışması gelebilir. Bir yandan DJ set üzerine çalışıyorum. Bazı sahneler ya da mekanlar konser vermeye elverişli olamayabiliyor. Böyle durumlar için DJ set şart gibime geliyor.