Deneysel folk müzisyeni Richard Dawson ve avangart arp çalgıcısı Rhodri Davies’in kurduğu Hen Ogledd’e, 2016’daki Bronze albümlerinde vokal ve elekronik için Dawn Bothwell katıldı. Vokalist Sally Pinklington’ın da katılmasıyla geçen Kasım son albümlerini çıkardılar. Dinledik ve sevdik. Bu sefer de onları merak ettik ve Back on Stage olarak mail’leştik. Kim bilir belki yakın zamanda buralara yolu düşer…
-
Albümünüz Mogic oldukça eklektik. Müziğinizi nasıl tanımlıyorsunuz ve kimlerden, nelerden etkilendiniz?
Richard: Alan Moore ve arkadaşlarına kırkıncı doğum gününde
büyücü olduğunu söylediği hikayesi üzerine çok düşünüyordum. Ayrıca
karşılaştığım yerel inançları düşünüyordum. Belki yolda, belki biri
konserde sesimi iyileştiren bir iksir verdiğinde… Ya da hayvanlarla
bağlantısı olan birileri. Belki müzisyenler, dansçılar ya da pastacılar.
Rhodri: Bireysel olarak çeşitli etkilerimiz var ama bazıları ortak:
Eliane Radigue, Datblygu ve Sun Ra’nın müzikleri, Akira Kurosawa,
Aleksei German ve Andrey Tarkovski filmleri, Fluxus akımı.
Newcastlelılığı ve oradaki sanattan beslenmiş olmayı paylaşıyoruz.
Dawn: Newcastle’dan ve dünyadan birçok arkadaş.
-
2012’de bir araya geldiniz, hikayesi nedir grubun?
Richard: Hen Ogledd arakadaşların grubudur ve bu müzikten önce gelir.
Dawn: İnternete göre Rhodri’yle Ocak 2013’te, Sally’yle Şubat 2011’de arkadaş olmuşum; Richard ise arkadaşım değil ve yok. Ancak Richard Dawson’ı dinlemeyi ve izlemeyi seviyorum ve bu grubun üyesiyim! Yani bazıları doğru bazıları değil.
Rhodri: Richard’la tanışmamız tesadüf. Hemen arkadaş olduk ve onun canlandırıcı eşsiz müzik yeteneğini farkettim. Dawn gruba 2015’te katıldığına bizi geleceğin Tunç Çağı’na atadı. Mogic‘in kaydı için geçen yıl bize katılan Sally’yle tamamlanmış hissettik ve bugünkü maceramız başladı.
-
Önceki albümünüz Bronze‘dan beri ne değişti?Mogic albümüyle beraber tamamen farklı bir Hen Ogledd dinledik. Mogic’in kayıt sürecinden de bahseder misiniz?
Sally: Hen Ogledd’e daha çok pop elementi getirmek grubun kararıydı ve benim için de yeni bir yöndü. Ama kesinlikle sevdim. Kayıttan üç gün önce fikirlerimizi paylaştık; akorlar, sözler, demolar… Dawn, Richard ve ben önceden birkaç prova yaptık. Ama kayıt zamanının
yaklaşışını hatırlıyorum ve bunların nasıl bir araya geleceğini ya da nasıl biteceğini anlamamıştım. Ayrıca davulda bize katılan Will Guthrie’nin neyin içinde olduğuyla ilgili hiçbir fikri yoktu. Özellikle önceki albümlere göre değişen yeni sesi hiçbirimiz tahmin edemezdik.
Richard: Ben çok fark göremiyorum; ruh aynı ruh, yeni ve eski.
-
Hangi enstrüman ve araçları kullanıyorsunuz?
Sally: Kısmi sıralayıcı, kısmi dijital ve analog synthesizer Roland JDXI’ı kullanıyorum. Bu benim ilk synthesizer’im ve bununla çalmak, özellikle beat yapmak çok heyecan verici. Hep piyano ve org çaldım yani davul yeni bir şey benim için. Yeni teknolojiyle çalmak harika olsa da minik tuşlar ve düğmeler klavyeyi doğal olarak çalmaktan çelebilir. Bunun daha fazlasını gelecek albümde yapmak istiyorum. Ayrıca gruba birçok karakter ekleyen vokoder üzerinden söyleyebiliyorum. İskoçya’da, Dawn, Edwin Morgan’ın The Loch Ness Monster’s Song şiiriyle birleşen yeni ezgisini tanıttığında çaldık. Perdeyi indirebildiğim kadar indirdim ve Nessie’nin ruhunu ortaya çıkardım! Çok iyi hissettirdi. Teknolojiyle şekillenmiş vokaller ve düz doğal şarkı söyleyiş arasında geçişler yapmak güzel.
Dawn: Edwin Morgan’ı Yamaha MG10XU mikser, Micro-korg, Electro-harmonix 720 stereo looper, Violetta Delay Pedal, telefon ve SM58 mikrofonla kanalize ettim.
Richard: Basitçe basçıyım.
-
Planlarınız ve hedefleriniz neler?
Sally: İnsanları dans ettirmek istiyorum! Ve umarım dünyayı gezeriz!
Dawn: Gesamtkunstwerk’in özelliklerini karşıtlarıyla baştan ele almak istiyorum.
Rhodri: Heyecan verici bir konser takvimimiz var ve gelecek yılın başlarında çıkacak albümümüz için stüdyoya gireceğiz.
10.000
Spotify aylık dinleyici sayısı