Zeynep BEŞERLER
Mitolojik dünyadan etkilenerek oluşturulan Hermes projesi 16 Kasım‘da Borusan Müzik Evi’nde sahnelendi. Seyircinin ayaklarını yerden kesen bu projenin altında, elektronik müziği barok müzikle birleştirme kabiliyetiyle övgüler alan Burak Özdemir var. Özdemir’le konserini, Hermes’in müziğine etkisini ve gelecek projelerini konuştuk.
ο Konser nasıldı?
Konserin ilk dakikalarında seyirci, sahnede olup bitenleri gözlemliyordu. İlerleyen dakikalarda seyirci farkına varmadan kendini doğaüstü bir seremoninin ortasında buldu. Eserin sonuna doğru seyirci ritim tutmaya başladı. Bir noktada sahneyle seyirci arasındaki görünmez duvar yıkıldı. Eser bittiğinde insanlar birbirine sarılıyordu.
‘DÜNYA SAHNESİNDE YER ALIYORUZ’
ο Barok enstrümanlarıyla elektronik müziği harmanlama fikri nasıl ortaya çıktı?
İki büyük tutkum çocukluğumdan beri hep paralel ilerledi; elektronik müzik ve barok. 2005’te İstanbul Caz Festivali’nde fagot ile elektronik müziği buluşturduğum projem Vintage Keys ile sahne aldım. 19 yaşımda İş Bankası Genç Yetenekler Yarışması’nı kazandım, resital sonrası ikinci annem Zeynep Hamedi ile tanıştık. Asım Kocabıyık Vakfı ile Berlin Sanat Üniversitesi’nde barok müzik eğitimi aldım. Juilliard’da müzik teknolojileri üzerine doktora yaptım. Mezuniyet projem elektro-barok operam Fuga, New York’ta sahnelendi. 2010’da Borusan konuk şef projesi konserim için sevgili Rahmi Koç ile Lütfi Kırdar Kongre Sarayı’ndayken Zeynep Hamedi ile kuliste sarıldık. Asım Kocabıyık Vakfı’nı ve Borusan Ailesi’ni o zamandan beri her zaman yanımda hissettim. 2008’de Musica Sequenza’yi kurdum. Sampling Baroque projemizi İstanbul Müzik Festivali’nde sahneledik. 10 yılı aşkın süredir barok ile elektronik müziği birleştiren projelerle
dünya sahnelerinde yer alıyoruz.
‘NEDEN BÖYLE BİR HEDİYE BIRAKTI?’
ο Hermes‘in sizin için anlamı nedir?
Hermes projesinin esin kaynağı aynı isimli Yunan tanrısı… Tasarımcı Daniel Mulder ile projenin görselleri ve kostümlerini geliştirdik. Hermes kostümünü giydiğimde etkisi altına giriyorum ve bana güç veriyor. Hermes adeta konserde bizi gücü altına alıyor, müziğime bir vücut oluyor. Dijital sanatlara olan ilgim çok yüksek, ancak teknolojiyi kuru buluyorum. Hermes gibi multi-medya projelerinde teknoloji sanki hayat buluyor. İçinde sanat olmadan tüketilen teknolojide bir eksiklik görüyorum. Öte yandan müziğin biz insanlar üzerindeki etkisi, binlerce yıllık tarihi boyunca sırrını koruyor. Evren neden bize böyle bir hediye bıraktı, belki hiçbir zaman cevaplayamayacağız.
ο Bu konser doğaçlamaya çok açık. Her performans birbirinden farklı mı?
Hermes’in yazılmış bir koreografisi yok. Ben dans ettiğimin pek farkında olmuyorum. Konserde farkındalık konusunda bir illüzyon yaşıyoruz. Her performans öncekinden farklı oluyor. Eserin belirli bölümleri doğaçlamaya açılıyor. Bu bölümler yapılandırılmış doğaçlama… Atmosferik, gürültü, kargaşa, derin, hafif, ıslak, kuru, şeffaf, mat, parlak, itici, absürt, komik, korkunç gibi sıkça kullandığımız müzik terimleriyle doğaçlama pasajlarının genel rengini belirliyoruz. Ancak sahnede sanatçıların birbirleriyle olan iletişimi de doğaçlama pasajlarının yapısal gelişiminde büyük rol oynuyor.
ο Bu bir seriye dönüşecek mi?
Hermes bir quadrolojinin ilk basamağı. Devas şu an yazım aşamasında olduğum ikinci bölüm. Ocak’ta Almanya’da kayıtları gerçekleşecek ve 2020 yazında piyasaya çıkacak. Devas, Hindistan tanrılarından ilham alan çok renkli bir proje. Musica Sequenza’nin yaylılarının yani sira, sitar, tabla, shehnai ve pakhavaj gibi yöresel Hint enstrümanlarının da kullanıldığı projede melodik tekno, ambient, avangart gibi elektronik müzik türleri, geleneksel Hint müziğiyle buluşuyor. Afrika tanrılarını işleyen üçüncü bölüm Orishas 2021’de, son bölüm olan Di Inferi ise 2022’de hayata geçirilecek.
‘YENİ ESERİMİ SAHNELEYECEĞİZ’
ο Bundan sonra planlarınız neler?
Musica Sequenza’nin 2019/20 sezonu oldukca renkli. Devas’ın dışında Opium, Morphine ve Inferno gibi yeni prodüksiyonların prömiyerleriyle dinleyicilerimizle buluşacağız. 23 Mayıs 2020’de İsviçre’deki Uluslararası Bach Festivali’nde yeni projemiz Opium‘un (Afyon) dünya prömiyerini gerçekleştireceğiz. Çağdaş sanatçıların kısa süreli sergilerine ev sahipliği yapmanın dışında fazla bir aktivitenin yer almadığı Kammgarn Müzesi, önümüzdeki birkaç yıl sürecek bir restorasyona giriyor.
Bu tarihi değişiklik gerçekleşmeden önce, İsviçre Kültür Bakanlığı ve Uluslararası Bach Festivali, müzedeki Joseph Beuys’un katında bir eser sahnelemem için bana bir eser siparişi verdi. Opium eserim için müze binasına bir radyo anten kulesi inşa ediliyor. Konseri kulaklıklarla dinleyecek olan seyirci, müzeyi bir sergi gibi gezerken, canlı seslendirilen müzik performanslarına tanık olacak. Projede kapsamlı ışık ve video tasarımları da yer alıyor. 1 Haziran 2020’de Halle’deki Uluslararası Handel Festivali’nde yeni bir Handel projemiz Morphine‘in dünya prömiyeri olacak. Ekim 2020’de Sasha Waltz & Guests dans grubuyla Floransa Bargello Müzesi’nde Inferno isimli yeni bir eserimi sahneleyeceğiz. Eser, Dante Alighieri’nin 700’üncü ölüm yıldönümü etkinlikleri çerçevesinde gerçekleşecek.