Çağatay YILMAZ
@cagatayilmaz3
İyi bir hikaye birinin yolculuğa çıkmasıyla ya da şehre birinin gelmesiyle başlar denir, bilirsiniz. Roman Thiery’nin anlattığı hikayelerde bunlara ek bir şey var, unutulmuş enstrümanlar. Üstelik kolay unutulamayacak, büyük piyanolar. Bir müzisyen enstrümanını nasıl bırakıp gidebilir?
Henüz 20 yaşında, memleketi Fransa’da gezinirken rastladığı terk edilmiş bir piyanoya bakıp bunu merak etmiş o da. Amatör bir müzisyen aynı zamanda, hayatına nasıl yön vereceğini düşünürken ilham kaynağını böylece bulmuş. Sonuçta, 10 yıldır devam ettirdiği projeyle dünyanın her yerinde keşfedip hikayelerini ölümsüzleştirdiği piyanoların sayısı 100’ü çoktan geçmiş… Yolu Fransa’dan Uzak Asya’ya, oradan Çernobil’e kadar uzanmış. Türkiye’ye gelmek istediğini de söylüyor, belki yakında onu ve kamerasını buralarda görebiliriz. Fotoğrafçı ve müzisyen Roman Thiery, sorularımızı cevapladı.
‘5 YILA YAKIN SÜREMİ ALDI’
ο Fotoğrafını çektiğiniz ilk piyano size ne hissettirmişti?
İlk piyanoyu 2009’da Güney Fransa’da bulmuştum. Annemin terk edilen miraslarla ilgili bir projesine eşlik ederken bir piyanoya rastladık. Benim için bir aydınlanma anıydı. İki büyük tutkumu, piyano ve fotoğrafçılığı bir araya getirme fırsatı buldum. O anı çok iyi hatırlıyorum, ilk piyano tüm projenin ilham kaynağıydı.
ο Sizi fotoğraf çekmek için ne cesaretlendirdi?
Piyano çalmaya Fransa’da bir müzik okulunda, 5 yaşındayken başladım. Annemin işi sayesinde de fotoğrafçılığı merak ediyordum. Hangisine odaklanmak istediğimle ilgili hep ikilemdeydim. Dediğim gibi, sonunda ikisini birleştirebildim.
ο Projeye başladığınızda bu kadar ilgi çekeceğini tahmin etmiş miydiniz?
Hiç sanmıyordum. Başta sadece kişisel bir dürtüydü. Birilerinin dikkatini çekti, sosyal medyada da ilgi görünce ilginç olabileceğini fark ettim. Gösterilebilir hale getirmek 5 yıla yakın süre aldı.
Bu gönderiyi Instagram’da gör
‘NASIL BULDUYSAM ÖYLE DURUYOR’
ο Bazı fotoğraflarda nota kağıtları ya da çiçekler gibi detaylar var. Siz mi ekliyorsunuz?
Fotoğraflarda hiçbir şeyi ben eklemiyorum, bunun anlaşılması benim için çok önemli. Projenin tüm amacı bu! Fotoğraflarda ilgimi çeken şey zaten piyanoların nerede bırakıldığı, hangi oda, nasıl bir açı… Çiçekler ya da nota kağıdı gibi detaylar da nasıl bulduysam öyle duruyor. Yaptığım tek değişiklik etraftaki çöpleri temizlemek.
ο Hasarlı binalara girmek riskli bir şey. Herhangi bir kaza yaşadınız mı?
Kesinlikle riskli, tehlikeli. Binaya girmeden önce genel durumuna bir bakmak ve yürürken dikkat etmek önemli. Ben bir kaza yaşamadım ama bazı arkadaşlarımın başına geldi. Her zaman dikkatli olmak zorundasınız.
ο Projeden hatırladığınız, sizi özellikle etkileyen bir yer var mı?
Dürüst olmak gerekirse, ilk fotoğraf. Sonsuza dek hatırlayacağım bir an. Tarif etmekte çok zorlanıyorum. Dahası, bence bu piyano beni bugün olduğum yere getirdi. Fotoğrafçılık dünyasındaki bilinirliğimi ona borçluyum. Diğer yerler beni tarihi açıdan etkiliyor daha çok. Binaların hikayesini de bulmaya çalışıyorum. Neden terk edildiklerini merak ediyorum.
Bu gönderiyi Instagram’da gör
‘SESLERİNİ SON DUYAN KİŞİ BENİM’
ο Aynı zamanda bir müzisyensiniz. Fotoğrafladığınız piyanoları çalmayı denediniz mi?
Evet, amatör bir piyanocu olarak piyanoların sesini duymaya çalışıyorum. Sanırım seslerini duyan son kişi benim.
ο Proje için planladığınız yeni yerler var mı? Türkiye’de de terk edilmiş alanlar, hatta saraylar var. Buraya gelmeyi düşünür müsünüz?
Avusturya’da yeni piyanoları keşfettiğim bir yolculuktan yeni döndüm. ABD’de bir gezi planlıyorum bir süredir. Plan neredeyse oluştu ama biraz daha çalışmak istiyorum. Japonya’ya, ‘piyano diyarı’na gitmeyi de hep düşlemişimdir. Türkiye’ye henüz uğramadım ama isterim. Okuyucularınızın güzel ülkenizde bildiği terk edilmiş piyanolar varsa, bilmekten çok mutlu olurum! (Gülüyor.)
Bu gönderiyi Instagram’da gör
ο Çernobil’e de girdiniz. Nasıldı?
2017’de Çernobil’de bir hafta geçirdim. Bana yardımcı olan bir rehber sayesinde yasak alanlara da girdim. 10’dan fazla yerde çekimler yaptım. Çok özel bir deneyimdi.
ο Projeniz için bir sponsorunuz var mı?
Şu an için bir sponsorum yok, kendi başıma çalışıyorum diyebilirim.
Bu gönderiyi Instagram’da gör
ο Başka planlarınız var mı? Farklı enstrümanlarla belki?
Proje sürüyor, durmakta zorlanıyorum biraz. Yazılar, sergiler ve panellerle de giderek büyüyor. Benimle çalışmak isteyen tarihçiler ve sanatçılarla da tanışıyorum. Birkaç aydır, İkinci Dünya Savaşı’nda yağmalanan piyanolarla ilgilenen bir organizasyonla iş birliği yapıyorum. Kendi çapımda, gördüğüm piyanoların bilgilerini ileterek yağmalanmış mı diye listelemeye çalışıyorum. Bir de, bu piyanoların seslerini kaydettiğim bir proje için heyecanlıyım. Dijital bir hale getirebilirsek, fotoğrafladığımız piyanoları sanal bir ortamda da olsa çalmak mümkün olacak.