Burak ABATAY

Siz müziğinizi nasıl dinliyorsunuz? Apple Music, Spotify, Fizy, Muud, Deezer, Tidal, YouTube? Günde kaç şarkı dinliyorsunuz? Kaç müzik listesini takip ediyorsunuz? Evde kaç tane CD’niz, kasediniz veya plağınız var? 2000’lerin ortalarında ‘korsanla mücadele’, müziğe dair harcamalarımızdan telif haklarının adil dağılımına kadar birçok meseleyi de beraberinde getirmişti. Şöyle sorular soruluyordu, ‘Berbersiniz ya da restoran işletiyorsunuz. Dükkanınızda çalmak istediğiniz müziği çalacaksınız. Bunun için sanatçıya ödenmesi gereken telif nasıl toplanacak ve plak şirketleriyle beraber sanatçılara ulaşacak?’

ZAMAN TÜNELİ

Bugünlerde müziğe ne kadar para harcanıyor sorusunun yanıtını aramadan önce gelin önce müziğin dijitalleşme sürecini hatırlayalım:
› En sevdiğimiz dijital formatlardan MP3, yıllarca süren araştırmaların ardından Fraunhofer Enstitüsü tarafından icat edildi.› 1997 yılında, MP3.com adlı site, kullanıcıların telif haklarına sahip olmaları koşuluyla çevrimiçi olarak müziklerine erişmelerini sağlamak amacıyla kuruldu.› eMusic, MP3 dosyalarının yanı sıra bir abonelik hizmeti sunan ilk web sitesi haline geldi.
› Koreli bir elektronik üreticisi olan Saehan, dünyanın ilk MP3 çaları olan MPMan‘i üretti.
› P2P yani Peer-to-peer, iki aygıt arasında veri paylaşımını sağlayan protokol. 1999 yılında Napster isimli şirket, Boston öğrencisi Shawn Fanning tarafından kuruldu. Böylelikle yüklediğimiz MP3’ler başkaları tarafından da indirilebildi. Aynı yıl Shazam kuruldu.

 

Bu gönderiyi Instagram’da gör

 

Napster DACH (@napsterde)’in paylaştığı bir gönderi ()

MP3’TEN NERELERE…

› Nisan 2000’de ABD’li bir yargıç MP3. com’u telif haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle suçlu buldu.
› 2001’de ilk yasal müzik aboneliği hizmetlerinden birisini de sunacak KaZaa kuruldu. KaZaa’yı kuran ekip daha sonra Skype’ı da yarattı.
› Aynı yıl telif hakları gerekçesiyle Napster kapatıldı.
› 2001 sonunda Apple ilk iPod’unu sattı. 200 milyondan fazla satılarak, dijitalleşmeyi başka bir boyuta getirdi. Bundan sonra artık MP3’e muhtaçtık.

 

Bu gönderiyi Instagram’da gör

 

90s 00s nstlgia (@throwuback)’in paylaştığı bir gönderi ()

› 2002 yılında Last.fm, Londra’da kuruldu. Bu internet radyosu dünyada böyle bir platformda ilk reklam alan işletme oldu. Apple bu durur mu? Onlar da dijital müzik satışlarının büyük kısmını elinde tutacak iTunes’u kurdu.
› Roxio’nun Napster’ın kalan varlıklarını açık arttırmayla devralmasının ardından ücretli bir modelle tekrar ayağa kalktı. 2003 yılıydı ve işler kızışıyordu. LimeWire, Scour, Grokster, Madster ve eDonkey2000 gibi platformlar da epey popülerdi.

 

› Londra’da iklim dijitalden esti ve satın alınıp indirilen single’lar fiziki kopyaları ilk kez geçti. Listelere dijital satışlar da eklendi. HMV ve Virgin Megastores gibi fiziki satış yapan mağazalar elbette ki partiye geç kaldılar. 2005 senesinde Apple, 500 milyon adet şarkı sattı. Pazar herkesi iştahlandırdı ve Microsoft, Zune’u kurdu.
› Radiohead, 2007 yılında In Rainbows’u online satışa çıkardı ve dinleyicisine şunu söyledi: Gönlünüzden ne koparsa verin.
› 2008’de İngiltere’de plak şirketleri, meslek örgütleri ve medya şirketleri bir uzlaşı belgesi imzaladı.
› Tarihin en hızlı büyüyen şirketlerinden biri olacak Spotify bir sene sonra kuruldu.

RAKAMLAR NE SÖYLÜYOR?

Spotify’ın 2018 itibarıyla 87 milyonu aşkın abonesi var. Apple Music ise 56 milyon abone ile bir diğer dev. Goldman Sachs’ın geçen ay yayımladığı rapora göre işler biraz daha fantastik bir boyut alacak. Müzisyenleri ve türleri, üretim koşullarını ve tüketim koşullarını, hatta alt kültürleri bile derinden etkileyen müziğin dijitalleşmesi meselesi bahsettiğim rapora göre 2018’de müzik endüstrisinin boyutu 62 milyar dolar. Bunun 26 milyar dolarını canlı müzik oluştururken, 30 milyar dolarını kaydedilen müzik oluşturuyor. 6 milyar dolar ise söz yazarı ve besteciler için temsilcilik yapan, kendi adına telif hakları toplayan ve dağıtan müzik yayıncılığı şirketleri tarafından toplanan gelir.

2018’de 18-34 yaş arası insanlar müziğe yıllık 163 dolar harcıyor. 13-17 yaş
arası ise 80 dolar harcıyor. Toplamda ise yıllık harcamamız 152 dolar. Gelişmiş ülkelerde ‘streaming’ payın 2018’de yüzde 18 büyüdüğünü ifade eden rapor, bu büyümenin 2030’da yüzde 37 olacağını öngörüyor. Çünkü küresel anlamda yeni ödeme çözümleri, iş modelleri ve fikri mülkiyet haklarının tanınması büyüme için zemin hazırladı.

RİSKLER NELER?

Kaç tane streaming hizmeti sunan şirket vardır sizce? Tam 400 şirket, online müzik dinleme hizmeti sunuyor. Streaming kullanıcılarının yüzde 76’sı bütün şarkılara tek seferde erişimi çok önemli görüyor. Rapor diyor ki, bunun sonucunda her şey yolunda gitmezse tüm bu alışkanlıklara sahip olmuş jenerasyonlar korsana yol alabilir. Özgürleşmeyi öğrenmiş bir müzik sektöründe streaming ve plak şirketlerini atlamayı seçip doğrudan sanatçılarla iş yapmaya kalkarsa, plak şirketleri bütün kataloğunu geri çekebilir. Eğer müzisyenler ya da plak şirketleri streaming şirketlerine ücretsiz hizmetlerini kısıtlamaları ya da ‘premium’ hizmetlerine zam yapmak noktasında baskı uygularsa fiyatlar da yükselebilir. Mesela Spotify’ın üç major plak şirketi olan Universal, Sony ve Warner ile yaşadığı problemi örnek gösterirsek, şirketin 2016 yılında endüstrideki payı yüzde 55’ten yüzde 50’ye düşmüştü.

 

 

Bu gönderiyi Instagram’da gör

 

Deezer (@deezer)’in paylaştığı bir gönderi ()

PLAK ŞİRKETLERİNİN ROLÜ

Mesela Deezer’ın CEO’su Hans-Holger Albrecht de meselenin farkında. Verdiği röportajda sektördeki rekabete ilişkin “Plak şirketlerinin rolü ne olmalı?” sorusuna şu yanıtı veriyor: “Apple’ı ele alalım, küresel akıllı telefon pazarının yaklaşık yüzde 20’sine sahip. Yani Apple cihazları kullanmayan yüzde 80’lik bir popülasyon var. Bu da diğer oyunculara yer açmak ve başarılı olmak için stratejiler demek. Amazon, Google, Apple gibi rakiplerle rekabet etmek kolay değildir. Ancak güvenebileceğiniz alternatif stratejiler ve rekabet avantajları vardır. Tam da burada plak şirketlerinin rolü konusunda, download pazarının yüzde 80’ine hakim olan iTunes’tan deneyimler edindiklerini düşünüyorum. Onların rolü, pazardaki rekabet baskısını korurken müziğin fiyatının olmasını sağlamaktır.

YAYINCILAR NE DÜŞÜNÜYOR?

Raporda yer alan röportajlardan birinde İngiltere’nin Müzik Yayıncıları Birliği CEO’su Jane Dyball şöyle anlatıyor: “Öncelikle, ücretli aboneliği reklam destekli akış modelinden ayırmak önemli. Reklam destekli modelin müzik yayıncıları için bir meydan okuma olduğunu düşünüyorum, abonelik modeli ise bir fırsat. Geleneksel modele göre, yayıncılar rekor satışlar açısından düşünmek için kullanılıyor. Satılan albüm başına yaklaşık 50 peni kazanacaklarını biliyorlar. Bu nedenle kârlarını telafi etmek için kaç albüm satmaları gerektiğini tahmin edin. Akış ile gelen trilyonlarca veri dizinini müzik endüstrisinin 30 milyar dolarını kaydedilen müzikler oluşturuyor. (daha önce milyonlarca dizindi) kolayca işleyebilmek için gereken teknoloji ile hâlâ mücadele ediyoruz. Bu yüzden teknik bir zorluk var. Streaming henüz hâlâ gerçek zamanlı değil. Bu da bir yayıncının Spotify’da yayınlanan bir şarkının ödemesinin ne olacağını bilmesini çok zorlaştırıyor.”

YETER Kİ MÜZİSYENLER KAZANSIN

Akıllı telefonlar, tabletler, telekomünikasyon şirketlerinin yatırımları, arabalardaki müzik dinleme sistemleri gibi teknik gelişmeler ve yatırımları da düşündüğümüzde pazar geleceğe dair herkesi iştahlandırıyor. Rapora göre 2030 yılında, 1 milyar kişi, müziği streaming platformlardan dinleyecek. Rapora göre insanlar bugün harcadığı paradan daha az para harcayan tüketiciler olacak.

Bugün müzik hayatımızın göbeğinde olan streaming’in gelecek yıllarda daha büyük alışkanlıklarla hayatımızdaki yerini sağlamlaştıracağı büyük bir gerçek. Burada da sanırım önemli olan bağımsız müzisyenlerin, daha zayıf durumdaki plak şirketlerinin, büyük streaming ağlarından alacağı parayı arttırması. Umarım bu durum sanatın, sanatçının ve sanatçıya yatırım yapıp para kazanmak isteyenleri bir nebze rahatlatır. Yoksa Napster’ın yok olması, iTunes’un ölmesi, Spotify’ın, Apple Music’in, Amazon Music’in akıbetinin ne olacağı çok da önemli değil. Müzisyenler kazandığı sürece üretim ve tüketim var olacak, o denli niteliğini arttıracak. Yeter ki az parayla çok hizmet alalım; yeter ki müzisyenler kazansın; yeter ki devletler ve kanunlar telif haklarını göz etsin. Çünkü yarın sabah hep çok güzel olacak.