Batuhan K. OCAKÇI
20 yıldır, enstrümantal rock sahnesinin beğenilen gruplarından biri MONO. Bu türe de sığmadılar aslında, parçalarında shoegaze’den modern klasik tarzında birçok etkiyi duymak mümkün. Bu sürede değişen grup üyeleri gibi nedenlerle duraklamalar olsa da, 10 albüm yayınladılar ve tüm dünyada duyuldular. Farklı türlerden sanatçılarla çalıştılar, New York Orkestrası’yla çalışmaları canlı albüm haline geldi. Sahnedeki yüksek enerjileri ve müzikleriyle her zaman övgü toplayan Japon topluluk MONO, 29 Kasım’da %100 Studio’da sahnedeydi. Grup konserin setlist’ini hem eski hem de yeni parçalardan derledi, deneyimlerini ve duygularını izleyicilerle paylaştı. Azımsanmayacak Türk dinleyici kitlesi olan grupla konseri öncesinde sohbet ettik.
‘İŞ ALAMIYORDUK’
ο Grubun kuruluşunun 20’nci yılı. 20 yılda grupta değişmeyen şey nedir?
Tüm albümlerimizde aynı gitar ve bas gitarı kullandık. Onlar değişmedi. Bir de, hâlâ gençlik yıllarımızın açlığına sahibiz. Yetinmiyoruz, daha derin keşifler yapmak istiyoruz. En başından beri bu da aynı.
ο Plak şirketinizdeki değişiklikler, gruptaki eleman değişiklikleri sizi nasıl etkiledi?
Nowhere Now Here, yeni yolumuzda yürürken karşılaştığımız güçlükleri anlattığımız müzikal bir iz oldu. 2017’de plak şirketi ve yönetim değişikliklerinin üstüne bateristimizin ayrılmasının ardından adım atamaz haldeydik. Hiç iş alamıyorduk, “Başka gruplar böyle anlarda dağılıyor” diye düşünüyorduk. Sonuçta bu karanlıktan yeni bir aydınlığı kucakladık şarkıyla.
ο 20’nci yılınıza özel bir belgesel ya da animasyon filme ne dersiniz? Müziğinizin sinematografik bir yanı var gibi. Bir animasyon filme çok yakışırdı diye düşündük.
Kafanızdan nasıl bir şey geçiyor görmek isterim! (Gülüyor.) 20 yılımızı güzel hatırlayacağımız bir şeyler planlıyoruz biz de.
Bu gönderiyi Instagram’da gör
‘BİRAZ ÜZÜCÜ AMA ÇOK GÜZELDİ’
ο 23 enstrümanlı bir orkestrayla gerçekleşen konserler unutulmaz. Böyle bir turne düşünüyor musunuz?
Orkestrayla çalışmak çok özel bir deneyim. Geçen haftalarda 20’nci yıla özel orkestra konserimizle Los Angeles’taydık. Harikaydı, biraz üzücü ama çok güzeldi. Aralık ayı içinde Londra’da gerçekleşecek konseri de merakla bekliyoruz.
ο Müziğinizi anlatanların genellikle aydınlık ve karanlık kavramlarını çok sık kullandığını gördük. Aydınlık ve karanlık kavramları sizin için ne ifade ediyor?
Bence müzik, kelimelerle öylece anlatamadığımız şeyleri açıklamanın bir yolu. Kalbinizin içine gidip o zifiri karanlıkta bir ışık yakmakla ilgili. Bu tehlikeli bir şey, hata yaparsanız karanlığa kapılabilirsiniz. Hiç denemezseniz, umuttan bahsedemezsiniz ama. Tüm bunlarla oluşan müzik ve duygular tüm sınırları aşabilir.
ο Nowhere Now Here’in albüm kapağını çok seviyoruz. Sizin için hikayesi nedir?
Mısırlı bir sanatçı, Ahmed, Pink Floyd’un albüm kapaklarından birine sahip. Bir gün birden bize Nostalgia şarkımızdan ilham aldığı bir işini gönderdi. Bu nedenle de albüm kapağında onunla çalışmaya karar verdik. Harika bir sanatçı. Hayat bir çok şeyle dolu. İyi, kötü, üzgün, mutlu şeyler… Bir rüya gibi. Umuttan vazgeçemezsiniz. Albüm kapağı da bu hisleri anlatıyor, geceyi aydınlatan ışık.
ο 3 eski şarkınızı Steve Albini ile yeniden kaydettiniz. Bu fikir nereden çıktı? Stüdyo sürecinde neler oldu?
com(?) adında bir şarkımız var, grubun en karanlık ve agresif parçası. İlk olarak bu parçayı yeni bateristimiz Dahm ve Steve Albini’yle kaydetmek istedik. Steve’in Şikago’daki stüdyosunda bir günde üç şarkıyı kaydettik. 70’ler tınılı bir sound oldu. Plakta dinlerseniz daha da iyi olduğunu anlarsınız.
ο Spotify’da sizi en çok dinleyen şehirler arasında ilk sırada İstanbul var. Türk dinleyicilerle aranızda nasıl bir bağ var sizce?
Vay, çok mutlu olduk! İstanbul’a birçok kez geldik, en sevdiğimiz yerlerden. Yeni albümle tekrar gelmek için sabırsızlanıyoruz.