Ece ULUSUM
@eceulusum

Aslında Lin Pesto’yu ilk dinlediğimde Maazallah şarkısını seçmesini yadırgamış, yarısını dinleyip kapatmıştım. Ancak önyargılarıma karşın onun synth tınılarına kayıtsız kalamayan bir zevkim olduğunu, hemen sonrasında parçayı onun düzenlemesiyle mırıldanırken anladım. Ardından yayınladığı parçalar playlist’imde yerini aldı. Benim gibi düşünen az kişi de yoktu, adını ve kim olduğunu bilmediğimiz bu müzisyene kapılmıştık.

İlk kez Lin Pesto projesiyle sahne alan müzisyen, Zorlu PSM konseri öncesinde duyurusunu EP’sinin kapak hikayesiyle örtüşen bir videoyla yaptı. Estetik kaygıları müziğinde olduğu kadar imajı ve kapak tasarımlarında da kendini belli ediyor. Tamar Records’tan çıkan, prodüktörlüğünü ve düzenlemelerini Taner Yücel’in üstlendiği Son’un lansman konserindeki heyecanı göreye değerdi… Müzisyenle konseri öncesi yaptığımız sohbeti aktarıyoruz.

‘Ne olduğunu ben de bilmiyorum’

ο Kalp sıkışmasından çıkmış tüm bunlar. Yaratıcılığının kendine bir yol aramasından mı kaynaklıydı bu sıkışma?

Oksijen tükettiğimi hissettiğim zamanlardan sonra bir şeylerle uğraşmam gerektiğini düşündüğümden… Kafamda bir şeyler kurmak yerine her zaman yapmak istediğim şeyi yapmaya karar verdim.

ο Synth tınılarını ve enstrümanlarını ne zaman keşfettiniz?

Elimde sadece bir kayıt programı ve midi klavye vardı. Gitar çalmak yerine klavye ile bir şeyler kaydedeyim, akorları öğreneyim diye Logic’teki synth seslerini kullanmaya başladım. Cover’lara da synth-pop demek yanlış olur diye düşünüyorum. Ben de ilk başlarda öyle diyordum ama bence değil. Ne olduğunu ben de bilmiyorum. Sadece Son albümü için synth-pop diyebilirim.

ο Pop ve alaturka şarkıların cover’larını yaptınız. Siz neler dinliyorsunuz?

Ben her türlü müziği dinliyorum ama birkaç senedir müziğini kendileri kaydeden insanları bulup dinlemeye çalışıyorum. Aynı zamanda Japonca şarkılar dinlemeye başladım. Orası da çok farklı bir dünya, çok farklı sesler var.

 

Bu gönderiyi Instagram’da gör

 

lin pesto (@linpestoo)’in paylaştığı bir gönderi ()

‘Hayatım ve müzik ayrı olsun’

ο Şarkılarının ruh hali karanlık… Bunun Ankara sound’uyla ilgisi var mı?

Belki vardır, Ankara garip bir şehir. Burada tanıdığım herkes mutsuz ama başka bir yerde yaşamak da istemiyorlar. En azından benim tanıdığım insanlar öyle. Bu müziğe yansıyor mu bilmiyorum ama etkisi olabilir.

ο Albüm kapağının hikayesi nedir?

Donna Haraway’in Cyborg Manifestosu’nu okumuştum. Aynı zamanda Barbie bebeklerin ‘cyborg’ olduklarına dair Kim Toffoletti’nin bir makalesini daha okudum. Çok ilgimi çekti. Aklımda beliren başka bir kapak, Marilyn Manson’ın Mechanical Animals albümünün kapağıydı. İnsan olmayan, belki yarı insan yarı makine olan bir canlıyı düşünmüştüm önceden ben de. Albüm kayıtlarında da bazen analog bazen de dijital enstrümanlar kullandık. Başka bir nedeni ise Barbie bebeklerin dünyası bizlerin dünyası olamayacak kadar kusursuz, spesifik bir kesime pazarlanmaya çalışan bir durumu çağırıştırıyor. Bu da onun sonu olsun istedim.

ο Kendini müzisyen görmediğini söylüyorsun. Esas uzmanlık alanın nedir?

Müzikle amatör olarak uğraşmak daha güzel. Uzmanlık alanım da yok, ülkemizin her gün artan işsizlik oranının içindeyim.

ο Kendi adında başka bir proje yapmayı düşünüyor musun?

Kendi adımla bir şey yapmak istemiyorum. Hayatım ve müzik ayrı olsun isterim. Başka bir proje yapmak istiyorum ama.

ο Tamar Records ile çalışma sürecin nasıl başladı?

Hakan Tamar, yaptığım şarkılara en büyük desteği veren isimlerden biri. Besteleri ilk defa onun yaptığı radyo programında dinlediğimde çok mutlu olmuştum. Sonra aklında olan, kendi bağımsız plak şirketini kurma hayalinden bahsetti. Ben de bunun bir parçası olmak istedim. Zamanla bana ‘Hakan Abi’ oldu. Albümün hayata geçmesi için kendisi beni uzun zamandır tanışmak istediğim Taner Yücel ile tanıştırdı. Üçümüz İstanbul’da bir mekanda oturup uzun uzun konuşmuştuk müzikle ilgili. En mutlu günlerimden biri olarak beynime yüklendi.

‘Prodüktörlük yapabilmeyi çok isterim’

ο Yüzünü göstermemek sence dinleyicide ne gibi hisler uyandırıyor?

Bilmiyorum, garip geliyor olabilir ama gerçekten seven ve dinleyen insanların çok da önemsemediklerini düşünüyorum. Zaten onlar için müzik yapmak istiyorum.

ο Maskeyle sahne yapanları takip ediyor musun? Gazelle Twin ve Jonathan Bree… Onların amacı görselliğe takıntılı dünyayı eleştirmek. Senin böyle bir amacın var mı?

Jonathan Bree’yi severek takip ediyorum. Fakat benim onlar gibi bir amacım yok. Ben kendimi böyle daha rahat hissediyorum, koruyucu kalkanım olmuş oluyor.

 

ο Kulislerde ‘piyasa’ yapıldığı, müzisyenlerin de dahil olmak üzere sürekli story ve post paylaştığı bir dünyada yüzünü ne kadar süre koruyabileceksin?

Kulis deneyimim yok denebilecek kadar az. Çevremdeki insanların da anlayışla karşılayacaklarını düşünüyorum.

ο Hayalin prodüktörlük yapmak. Haziran sayımızda dünyada kadın prodüktörlerin kıtlığını kaleme almıştık. Bu doğrultuda girişimlerin olacak mı?

Bir gün prodüktörlük yapabilmeyi çok isterim. Kendi şarkılarımla başlayıp daha sonra başka sanatçılarla çalışabilmek çok güzel olur. Müziğin mutfak kısmında olmak bana heyecan verici geliyor. Daha öğrenmem gereken çok şey var ama.