Ece ULUSUM
eulusum@hayhuy.co
Türkiye’nin ilk caz orkestrası şeflerinden İsmet Sıral, caz müziği için “Dinlemek çalmaktan daha zordur” der. Kim bilir, ülkece belki bu yüzden başta caz müziğe hızlı alışamadık ama kulak verdikçe sevdik ve çoğaldık.
Caz çok zengin bir müzik, 50’nin üzerinde türü var. Bu müziğin sınırlarına ulaşmak pek mümkün değil. Bu da keşfetme isteğini sürekli diri tutuyor. Hazır 30 Nisan Uluslararası Caz Günü de gelmişken bu güzel müzik türünü kapağımıza taşıdık. Müzik türlerinin birbirine girdiği ve yeni avangart türlere kapı açtığı dönemde, türlerin anlamı ve nasıl doğduğu pek sorgulanmaz oldu. İşleri biraz başa saralım istedim o nedenle.
Caz Kitabı‘nın yazarı İlhan Mimaroğlu cazı şöyle tanımlıyor: “Caz Amerikalı siyahların müziğidir. Fakat bu, beyaz müzisyenlerin de -ara sıra aynı başarıyla- caz çalmadıklarını anlatmaz. Doğaçtan bir müzik olduğu için, yaratıcıyla icracıyı birleştirir.”
Caz eleştirmeni Marshall W. Stearns ise “Caz, Avrupa çalgılarını kullanan ve Avrupa armoniğinin, Avrupa-Afrika melodiğinin ve Afrika ritminin unsurlarını birbirine bağlayan doğaçtan çalınan Amerikan müziğidir” diyor. Yani her milletten bir parça var bu müzikte.
Caz macerası 1800’lü yıllarda başlıyor, blues türüyle benzer kaderi paylaşıyor. Uzun yıllar Afroamerikanların duygularına tercüman olan caz müzik, ‘beyazların’ ilgilenmediği bir tür olarak kaldı. New Orleans sokaklarında büyüdü caz. Doğan Hızlan bir yazısında şöyle diyor, “Caz, dışarı taşar. Çünkü büyük oranda sokaktan gelmiştir, orada büyümüştür…” Taa ki 1891 yılında Papa Jack Laine’nin orkestrası Ragtime kurulana dek. Laine beyaz cazın babası olarak kabul ediliyor.
Afroamerikan müzisyenler 1930’lu yılların sonuna dek büyük caz kulüplerde çalamıyordu. O zamanlar kimse siyah Amerikalı caz müzisyen Duke Ellington‘ın Columbia Bölgesi’ni onurlandıran seride bir çeyrekliğin yüzü olacağını düşünemezdi… Günümüzde ne
mutlu ki caz müziği ırkları, sınırları toplumları birbirinden ayıran her şeyi yıktı. Bilinen ilk caz konseri de 1893 yılında Chicago Dünya Fuarı’nda gerçekleşti.
Bugün Spotify’da ‘caz/jazz’ yazınca önünüze yüzlerce playlist geliyor. Sadece Spotify’ın sürekli güncellediği Tezata, Jazztronica, Women of Jazz gibi 30’un üzerinde listesi var; Coffe Table Jazz başlıklı listenin yaklaşık 2 milyon takipçisi var. Cazın bugüne gelebilmesindeki en büyük adımsa Dixieland Jazz Band’in ilk plaklarını yayımlaması oldu. Bu iki parçalık plağın çıkış tarihi çok uzak değil, 1917…
1950’li yıllarda caz dünyanın dört bir yanında kendine yer buldu ancak en güzeli de her kültüre göre şekillenmesiydi. Latin ve Afro-Kübalı müzisyenler başka boyuta getirdi, bugünse elektronik, rap ve füzyon türleriyle boyut atladı. Caz öyle bir geniş kültür ağı kurdu ki sinema, moda, dans, edebiyat ve daha birçok disiplinde kendine yer edindi.
Türkiye’de caz müziğinin geçmişiyse epey ilginç. Başlarda caz kelimesi kötü manada kullanılıyor, ‘cazırtı’ ile eşleştiriliyor. Gazetelerde bile ‘caz yapma’ deyişi boşa konuşma manasında kullanılıyor. Bugün demode bir söz…
Caz müziği sahnelerde çok az olsa da görülüyor. Özellikle İsmet Saz öncülüğünde. Ancak sınıf atlaması yani salonlara girmesi 1955’te Hilton’un açılmasıyla başlıyor. Müzikten politikaya pek çok disipline etki eden bu otel bir akım başlatıyor hatta buna da Hiltonizm deniyor. (50’li yıllarda Türkiye: Cazlı Sazlı Sözlük)
Kimler kimler geliyor İstanbul’a… Ancak ne mümkün arabesk ve popla yarışması. Cazseverler çeşitli girişimler yapıyor, öyle ki 1959’da Defterdarlık Memurları Yardımlaşma Derneği yararına Louis Armstrong İstanbul’da konserler veriyor. 90’larda festivaller geliyor…
3 günlük Bilsak Caz Festivali’nin başlattığı akımı Akbank Caz Festivali ve İstanbul Caz Festivali takip etti. Böylece dünyanın dört bir yanından caz müzisyenler ülkemize gelmeye ve yerli caz müzisyenler de kendilerine layık sahne bulmaya başladı. Bugün Bozcaada Caz Festivali, PSM Caz Festivali, İzmir Avrupa Caz Festivali gibi birçok festival var. Birçok mekan da tekli caz konserleri gerçekleştiriyor.
Yerli caz müzisyenlerimiz dünyanın dört bir yanında kendine sahne buluyor, caz müzik geniş kitlelere hitap ediyor. Büyük kurumlar caz müziğe destek veriyor ve caz herkesi kucaklıyor.
Yerli Caz Festivali Rehberi
Zorlu PSM Caz (25 Nisan-1 Haziran)
PSM Caz Festivali, 3. senesinde de dopdolu! ‘Her müziğin cazı’ mottosuyla yola çıkan festival çatısı altında blues, elektronik, world, funk, indie, klasik, pop ve rock müziğin çeşitli temsilcileri yer alıyor. 25 Nisan-1 Haziran tarihleri arasında gerçekleşecek organizasyon dünyanın dört bir yanından sesleri bir araya getirmenin yanı sıra panellerden film gösterimlerine, atölyelerden açık hava etkinliklerine 5 hafta boyunca kültür sanat dünyasının nabzını tutacak.
İstanbul Caz Festivali (26 Haziran–17 Temmuz)
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından, 22 yıldır Garanti Bankası sponsorluğunda gerçekleştirilen İstanbul Caz Festivali, bir kez daha çağdaş müziğin en iyi ve en yeni örnekleriyle müzikseverlerle buluşacak. 29 Haziran-18 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilecek 26. İstanbul Caz Festivali, yıldız isimlerden yeni keşiflere 300’ü aşkın yerli ve yabancı sanatçıyı İstanbul’un 27 farklı mekanında ağırlayacak.
Bozcaada Caz Festivali (19-21 Temmuz)
Bozcaada Caz Festivali, ilk iki senesinde gördüğü ilginin heyecanıyla üçüncü yılına hazırlanıyor.
XJAZZ İstanbul (17-22 Eylül)
Berlin’in en önemli festivallerinden XJAZZ Festivali’nin tarihleri açıklandı ancak program için
henüz çok erken. Müzik tutkunlarını yeni ve çağdaş müziklerle buluşturan festival,eşzamanlı
olarak Ankara ve İzmir’de düzenleniyor.
Akbank Caz Festivali (Ekim)
1991’den beri devam eden uzun soluklu festivalin detaylarını ve programını merakla bekliyoruz. Cazın farklı tonlarını bir arada sunan festival kapsamındaki konser, söyleşi ve
atölyeler düzenleniyor.