Ece ULUSUM

Bir rock grubunun stadyum konseri, çoğu zaman müzikten çok bir buluşma havasında geçer. Özellikle de Türkiye için… Eğer sahnedeki figürler efsaneleşmişse artık sadece müzisyen değil, bir dönemin, bir gençliğin ve geri gelmeyecek anıların temsilcileridir. BKM’nin 30. yıl kutlamaları kapsamında düzenlenen Guns N’ Roses konseri, tam olarak bu beklentiyle dolup taşan on binleri Beşiktaş Tüpraş Stadyumu’na çekti. Özel jetler, haftalar süren prodüksiyon hazırlıkları, iş ve sanat dünyasından katılımcılar… Her şey, 32 yıl sonra İstanbul’a dönen Guns N’ Roses içindi.

Makine Tıkırdıyor, Vokal Tekliyor

Rival Sons’ın sahneyi ısıtan enerjik performansının ardından Axl Rose, Slash ve Duff McKagan’ın liderliğindeki grup sahneye çıktığında, Welcome to the Jungle ile kopan alkış tufanı, biriken hasretin en net göstergesiydi. Müzikal olarak bakıldığında, grup bir makine gibi işliyordu. Tam 29 şarkılık bir setlist’i 3 saat boyunca kesintisiz çalmak, her babayiğidin harcı değil. Özellikle Slash, o ikonik silüeti ve Gibson’ından döktürdüğü kusursuz sololarıyla grubun lokomotifi olduğunu bir kez daha kanıtladı. En çok alkışı da izleyiciden o aldı. Duff McKagan’ın ritmi düşmeyen basları da sağ olsun geceyi ayakta tuttu. Sweet Child O’ Mine, Paradise City gibi marşlar çalındığında stadyum tek bir ses oldu. Ancak makinenin en önemli parçalarından birinde, Axl Rose’un sesinde, akşamın başında bariz bir zorlanma hissediliyordu. Vokalinin duyulması için enstrümanların sesinin kısıldığı anlar, efsanenin de zaman karşısında savunmasız olduğunun bir kanıtı gibiydi. Neyse ki Axl, gecenin ilerleyen saatlerinde biraz daha toparlayarak yola devam etti ama konserin önemli bir bölümünde enstrümanistlerin omuzlarına binen sorumluluk dikkatlerden kaçmadı.

Rock ‘n’ Roll Ritüelinin Ötesinde Bir An

Her büyük stadyum konserinin bir zirvesi olur.  Guns N’ Roses’ın İstanbul konserinin zirvesi ise  hüzünlü bir an oldu. Knockin’ on Heaven’s Door şarkısını, kısa bir süre önce 15 yaşında bir bıçaklı saldırıda hayatını kaybeden Mattia Ahmet Minguzzi’ye ithaf ettiğinde, stadyumdaki atmosfer bir anda değişti. Dev ekranlara yansıyan Mattia’nın fotoğrafı, on binlerce insanın paylaştığı coşkulu eğlenceyi, yine on binlerce insanın paylaştığı sessiz bir yasa dönüştürdü. Telefon ışıklarının aydınlattığı stadyumda söylenen bu şarkı, genç bir ruh için yakılmış kolektif bir ağıta dönüştü.

Grup, konser sonrası This I Love şarkısıyla paylaştığı fotoğrafların altına “İstanbul, bir onurdu…” notunu düştü.